Son dönemde doktorlara karşı adeta bir savaş açıldığı fikrine sadece ben mi kapılıyorum, yoksa bu konuda siz değerli okurlarım da bana katılır mısınız?
Bir yandan meslekleri açısından itibarsızlaştırılan, bir yandan uğradıkları şiddetle ciddi fiziksel ve psikolojik tehlike altında görevlerini yapmaya çabalayan hekimler, mesleklerini icra etme biçimleri konusunda değişen düzenlemelerle, BTO Özel Hekimlik Komisyonu üyesi Dr. Ömer Levent Soydinç’in sözleri ile aktaracak olursam, “Büyük sağlık sermayesinin kıskacına alınmak istenmektedir!”
Kamuda çalışan hekimlerin sorunlarını sıklıkla dile getiriyoruz bu köşeden. Halk Sağlığı Merkezlerinde çalışan hekimlerin de sesi olmaya çabalıyoruz elimizden geldiğince. Bugün ise Özel Hekimlerin sorunlarından dem vuracağız.
Karşımızda yepyeni bir yönetmelik değişikliği var;
‘Özel Hastaneler Yönetmeliği ile Ayakta Teşhis ve Tedavi Yapılan Özel Sağlık Kuruluşları Hakkındaki Yönetmelik’te yapılan değişiklik bahsettiğim.
Bize ne diyor bu süslü satırlar, önce ona bakalım.
Önceden şöyle yapıyorduk; mesleğini serbest olarak icra eden bir doktor tercih edersek, doktorun hizmet bedeli hasta tarafından karşılanmak koşuluyla özel sağlık kuruluşlarından hizmet alabiliyorduk.
Yani, özel doktorumuzun anlaşmalı olduğu özel hastanede ameliyatımızı olabiliyor, tedavimizi görebiliyorduk.
Peki, yapılan değişiklik ne diyor?
–Ancak özel hastane veya tıp merkezinde ilgili branşta boş uzman hekim kadrosu olması halinde ve yıllık sözleşme yapmak suretiyle mümkün olabilecektir…
–Boş uzman hekim kadrosu olmaması durumunda, o branştaki toplam uzman hekim kadro sayısının ancak yüzde 15’i kadar hekim ile sözleşme imzalanması mümkün olacaktır…
-Aynı branşta birden fazla hekimle sözleşme, ilgili branşın toplam kadro sayısının üçte birini geçemeyecek şekilde yapılabilecektir…
“Bu düzenlemelere göre 4 bini İstanbul’da olmak üzere yaklaşık 7 bin muayenehane hekiminden ancak 500’ü hastanelerle sözleşme yapabilecektir. Bu durum, mesleğini muayenehanesinde bağımsız olarak icra eden meslektaşlarımızın çalışmalarının büyük ölçüde engellenmesi anlamına gelmektedir!” diyor BTO Özel Hekimlik Komisyonu üyesi Dr. Ömer Levent Soydinç yaptığı açıklamada.
Son zamanlarda hekimlerin gerek özel hastanelerde şirket kurarak çalışmaya zorlanmaları ve hak kayıplarına uğramaları, gerekse kamudaki çalışma koşulları ve sağlıkta şiddet artışı nedeniyle muayenehanede serbest çalışmaya yöneldiğini biliyoruz.
Bu tercihlerin önüne geçmek için hekimlerin özel sağlık kuruluşlarında ya da kamuda rahat çalışma koşullarına kavuşmaları adına çaba göstermek yerine mesleği kökünden baltalamak daha doğru gelmiş anlaşılan.
O zaman hep birlikte ne diyoruz; “Giderlerseeee… gitsinler!”
BİZİM NİYE ODAMIZ YOK?
Bir hak arayışına yönelik ses de bizim sektörümüzden gelsin.
Geçtiğimiz günlerde Anadolu Gazeteciler ve Spor Yazarları Derneği’nin 30. kuruluş yıldönümü etkinliklerinde konuşan Genel Başkan İbrahim Erdoğan;
“Bu memlekette herhangi bir şarta şurta bağlanmamış, kuralsız kaidesiz yapılabilen tek iştir gazetecilik. O nedenle de maalesef ayağa düşmüş, saygınlığı yok olmuş, güvenilirliği kalmamış, adeta sokağa düşmüş, hatta oradan merdiven altına inmiş, yerlere serilmiştir. Dramatik olan ve acil çözüm bekleyen hazin tablo maalesef budur” diyerek meslek örgütlerine Basın Meslek Odası çalışmaları içini lobi faaliyetlerine hız verme çağrısında bulundu.
TBMM çatısı altında bir yasal düzenleme ile mümkün olacak ‘Basın Meslek Odası’ Bursa Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Nuri Kolaylı’nın da sıklıkla dile getirdiği bir gereklilik olduğundan, ‘Neden olmasın?’ diyorum.
Yaptığımız konuşmada; bir meslek odamız olması durumunda, belirli çalışan sayısına ulaşmış iş yerlerinde, iletişim uzmanı çalıştırma zorunluluğu gibi koşulların da işlemesinin sağlanabileceğini söyledi ASGD Başkanı İbrahim Erdoğan. Not olarak buraya düşelim.
Tıpkı avukatlık, doktorluk, mühendislik gibi gazeteciliğin icrasının ve icra edenlerinin de belirli kurallara bağlandığı, bir meslek odası çok yerinde olur bence.