CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bursa’yı, büyükşehri en rahat alabileceğimiz yerde, büyükşehir adayı ile il başkanı arasındaki çekişme yüzünden kaybettik. Bütün Bursalılara karşı mahcubiyetimiz var!” açıklaması ne talihli bir açıklamadır!
Bir genel başkanın hem kendisini hem de ekibini böylesine doğru biçimde, vatandaşın karşısında, böylesine objektif eleştirmesi bence çok yerinde bir hamle.
Bursa’da bu soruyu defalarca taraflara sormuş, hep de ıvır kıvır cevaplar almış, yazılmamak kaydıyla anlatılanlarda da hep genel başkanın açıklamalarını doğrular bilgileri edinmiş bir gazeteci olarak söylüyorum; keşke genel başkanınız kadar cesur olabilseydiniz!
Bundan sonrasında da CHP’de siyaset yapan, siyasi ikbal güden ya da gütmeyen, önümüzdeki seçimlerde çalışmaya niyeti olan her partili kendisine ve partisine karşı ancak bu denli şeffaf, bu denli dürüst olursa başarı kaçınılmaz olacağının farkında olmalı.
Eğer daha önceki seçimlerde olduğu gibi listelerde yer almak, bazı mevkilere aday olmak adına bölünmelere, çekişmelere gidecek, (bir delege seçiminde kadınların birbirinin saçlarını çekiştirmek suretiyle iyice ayağa düşürdüğü biçimiyle) kavgalar edecekseniz bu iş şimdiden yatar size söyleyeyim.
Pek meşhur laf var ya hani, aslında hiç de sevmem, ‘Cehennemde solcuların kazanına zebani koymamışlar, onlar kendi kendilerini zaten aşağı çekiyor diye’ hah işte bu lafı doğrular biçimde hareket etmek artık ciddi kayıplar yaşatır. Bunu unutmamak gerekiyor.
Çağrımdır; bu kez şunun adamı, bunun destekçisi olmayın. ‘Ben onun programına katılmam, bunun çalışmasında bulunmam’ demeyin. Sadece millet için ve değişim için çalıştığınızı düşünün.
Yoksa bir sonraki seçimlerde ayağından çekiştirecek kimseyi bulamayabilirsiniz…
SEÇİMİN AYAK SESLERİ ALMANYA’DAN MI GELİYOR?
Üretim neredeyse durma noktasına gelmiş, geçim sıkıntısı dağları aşmış, sağlıkta, eğitimde, yargıda yaşanan sorunlar saymakla bitmiyor, bir taraftan da muhalefet bastırıyor, ancak başka hükümetler döneminde olsa şimdiye kadar kapımızı çoktan çalması gereken erken seçim bir türlü gelmiyor.
Erken seçim gelmiyor, fakat muhalefet partileri en küçük bir zayıflık gösterdiklerinde baskın seçim olacağından büyük endişe duyuyorlar. Bu nedenle de gardları hep yüksek olmak zorunda. Hiç bir hataya tahammülleri yok.
Memlekette gidişat böyleyken hükümetin attığı her adım, ‘acaba erken seçimin habercisi midir?’ diye yorumlanıyor.
Partili Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a son seçimlerde yüzde 65 destek veren Almanya’ya ‘seçim bilgisayarlarının güncellenmesi ve altyapının hazırlanması için’ ekip gönderilmesi meselesi de bu meraktan nasibini aldı elbette.
AK Parti’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın son seçimlerde en yüksek oy aldığı yerlerden olan Almanya’ya, ‘seçim bilgisayarları olan’ bölgelere, kontroller için, Dışişleri Bakanlığı Bilgi İşlem Daire Başkanlığı ekibi gönderildi.
İşlemlerin yapıldığı bölgedeki memurlar pek konuşmak istemeseler de, “Son seçimin üzerinden dört yıl geçti. Bizden güncelleme istendi. Programlar yenilendi, Türkiye ile uyumlar test edildi. Seçim bilgisayarlarının denemeleri yapıldı ve yeni programlar yüklendi” diyorlar.
Malum, yurt dışında yaklaşık 3 milyon seçmen bulunuyor ve 1 milyon 450 bine yakını Almanya’da. Bu rakam, Türkiye’deki birçok büyük şehirden fazla.
Bir de Almanya’nın bizi kıskandığını unutmamak lazım!
Sokak röportajlarında nasıl da rahat yaşadığımıza sürekli vurgu yapan gurbetçi vatandaşlarımız, tatillerini bitirdikten sonra, son derece huzursuz ve memleket hasreti ile yaşadıkları ülkelere geri döndükleri hatırlatıldığında sinirlenseler de gurbetçi olmanın verdiği hassasiyetle olsa gerek AK Parti hükümetine ayrı bir sempati duyuyor.
Almanya, Avusturya, Belçika gibi ülkelerdeki Türklerin büyük çoğunluğu AK Parti’ye oy veriyor. Nispeten daha zengin ve Türklerin eğitim durumlarının yüksek olduğu İsviçre, ABD gibi ülkelerde AK Parti’nin oyu düşüyor.
Halkımızın siyasi tercihleri gurbette de değişmiyor yani.
Tercihler değişmese de sular giderek ısınıyor seçim sath-ı mailinde…