23Mart tarihinde CHP örgütünün katılacağı ön seçim öncesinde tüm ülkeyi dolaşmak üzere yola çıkan, bugün de Bursa’ya uğrayan Belediyeler Birliği Başkanı ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, çok önemli mesajlar verdi kürsüden.
Konuşmasını eski siyasetçilerin kendisini dinlemeye gelen vatandaşla da konuşarak sürdürdükleri miting konuşmalarına benzettim. Bir kulağı hep salondaydı, gelen tepkilere anında yanıt verdi, bunu yaparken konuşmasını bağlamından uzaklaştırmadan devam etmeyi de başardı.
Tüm bunları anlatıyorum, çünkü karşımızdaki kişinin akli melekelerini ne kadar doğru ve yerinde kullandığının göstergesidir her biri.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak 6 yılda 1200 teftiş ve soruşturma geçirdiklerini, hepsinden alınlarının akıyla çıktıklarını söyledi. “Belediyecilikleriyle yıkamadıklarını suç uydurarak yıkmaya çalışıyorlar, şahsıma açılan davalarda 25 yıl hapsim isteniyor, 5 yıl siyasetten men talebinde bulunuyorlar. Bunu da kameraya bakarak söylüyorum, çünkü beni izliyor biliyorum…” dedi mesela…
Önemli, zira benzeri durumlar Bursa’daki CHP’li belediyelerin başına da geliyor, daha fazlası da gelmek üzere. Neler yaşandığını öğrenmemiz kıymetli, neye karşı durduğumuzun altını çizmek adına.
“Muhalif düşünceye sahip herkesle yol yürümeye hazırız. Herkesle bir araya geleceğiz. Hiçbir seçimden kaçmayacağız. Hiçbir şeyi son ana bırakmayacağız” diyerek parti içine de mesajını iletmiş oldu…
Parti içindeki muhalif kanadın bu konuşmayı nasıl değerlendireceğini önümüzdeki günlerde göreceğiz diye düşünüyorum, zira hepsi oradaydı bugün itibariyle… Bir yandan da İmamoğlu isminin birleştirici gücünü görüyoruz diyebilir miyiz diye düşündüm. Gelecek çok şeye gebe bu konuda…
Bursaspor’u unutmadı. Hatta meşhur ceketini çıkarıp kollarını sıvama aşamasıyla birlikte boynuna Bursaspor atkısını da taktı. “Çeşitli talihsizlikler yaşamış Bursaspor’un yanında tüm Bursalılar var. Ben Mustafa Bozbey’e güveniyorum takımı çok iyi yerlere getirecek” dedi. Böylece Bozbey bir yükün daha altına girdi. Hadi hayırlısı bakalım…
Diploma konusu en önemli mevzulardan biriydi. Dün yaptığı konuşmasında da değinmişti, diplomanın iptalini sağlamak için adeta talimat verildiğine ve 23 Mart tarihinden önce diplomanın iptal edilmesinin talep edildiğine dair duyumlar aldıklarına. Aynı konu bugün de gündemdeydi. Zaten gündem diplomalar üzerine dönüyor ülkede…
Ardından gelen çok önemli birkaç cümle ise tüm ülkeyi ilgilendiriyordu;
“35 yıl sonra diplomamı iptal ettirmeye çalışıyorlar. Öyle aceleleri var ki savcılık ikinci kez yazı yazmış işleri hızlandırın diye. Oysa üniversite 5 yıl önce karar vermiş. Ama davanın Ankara’daki savcısı ‘Ekrem karşıma çıkmasın’ diyor. CHP’nin adayını da kendi belirleyecek aklınca. Ama bilmiyor ki, bu partide milyonlarca Ekrem var. Davanın asıl savcısı var ya Ankara’da, malum şahsın acelesi var. 23 Mart’tan önce ‘diploma iptal edilsin’ diyor. Benim 35 yıllık diplomamı iptal ettirmeye çalışanlar başarılı olurlarsa, benim 35 yıllık diplomam böyle bir talimatla kolayca iptal edilirse, bundan sonra bu ülkede hiç kimse elindeki resmi belgeye güvenemez! Yarın canları isterse sizin babadan kalma 40 yıllık, 50 yıllık zeytinliklerinize de çökerler, bankadaki paralarınıza da çökerler, devlette, yargıda etkisi olanlar bir kumpas kurar, elinizdeki mahkeme kararını iptal ederler. Böyle kolayca elinizdeki evraklar geçersiz sayılırsa sizin devlete güveniniz kalır mı?”
İşte bu soru çok kritik, işte bu soru çok önemli…
Bence herkesin kendisine sorması gereken bir soru…
‘Elimdeki resmi evraklar geçersiz sayılırsa…’
Para, pul, ev, arsa, dükkan, miras, şirket, ortaklık… Hepsine soru işareti koymak lazım…
Bundan sonrasında Ekrem İmamoğlu ile CHP örgütünün buluşmasını değerlendirelim…
Salonun havasını soluyup konuşmaları dinleyince şunu söyleyebilirim ki; önümüzdeki genel seçimlerin sloganı ‘Adaleti kaybettik’ olacak. Zira kaybettik gerçekten de kendisini. Yakın bir gelecekte bulabileceğimizi de düşünmüyorum.
İmamoğlu’ndan önce kürsüye çıkan ve son derece etkili bir konuşma yapan CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş da adaletin eksikliğinden bahsetti, Yeşiltaş’ın arkasından konuşan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey de “Yaşananları unutmuyoruz, unutturmayacağız da!” diyerek adalete atıfta bulundu.
CHP’nin yaş ortalamasının giderek gençleştiğine şahitlik etmek keyif vericiydi benim için. Gençlerin coşkusunun salona pozitif yansıması da CHP buluşmalarını bir panel havasından çıkarıp parti buluşmasına dönüştürmeyi başardı.
Salon konusu çok konuşuldu. En yetkili ağızdan alınan bilgiyi aktarayım size. Malumunuzdur belki, Kastamonu, Trabzon ve Erzincan’da İmamoğlu’nun konuşması için salon tahsisi sıkıntısı yaşandı. Devletin kurumlarına ait salonların tahsisi çeşitli gerekçelerle gerçekleştirilmedi. Tam da bu nedenle, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Bursa’da ağırlandığı Tofaş Spor Salonu’nun tahsisi istenerek riske girilmedi. Buluşma Nilüfer Cengiz Göllü Voleybol Salonunda gerçekleştirildi.
Konuyu anlattık, şimdi kimse salon istenmemiş ki, falan diye ortaya çıkmaz umarım. İstenmemiş çünkü bence son derece haklı sebepler mevcut…
Salonun tamamen dolu olduğunu söylemeye gerek yok herhalde. Dışarıda da bir miktar kalabalık olduğunu belirtelim. Buluşmanın hafta içi mesai saatinde olduğu göz önünde bulundurulursa, taşıma su ile değirmen döndürme gibi illüzyonlara girilmediği, Ramazan ayındaki inziva hali dikkate alınırsa bence her şey olması gerektiği gibiydi.
Buluşmayla ilgili tüm organizasyonun eksiksiz olduğunun da altını çizelim.
Şimdi son olarak şu belediyelerin siyasi partilerin kasası gibi kullanılması durumuna atıfla Ekrem İmamoğlu’nun ziyaretinin masraflarını kimin karşıladığı konusuna da değinelim.
Elbette bunu şimdiden net olarak bilme şansım yok, ancak bu konudaki fikrimi belirtebilirim. Tüm CHP örgütüne yapılan davette ‘Cumhuriyet Halk Partisi Cumhurbaşkanı Aday Adayı Ekrem İmamoğlu Bursa’da yurttaşlarla buluşuyor’ deniyor. Dolayısıyla bu buluşma bir siyasi parti içi buluşmadır. Belediye çalışmalarının incelenmesi, devletin bir protokolünün ziyareti değildir. Haliyle Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bu ziyaretle ilgili kasasından masraf etmesi de doğru değildir. Bildiğim kadarıyla İmamoğlu ekibinin kasasından karşılanıyor tüm bu organizasyonların masrafları. Belediyelerin kasasından ödenen bir şey yok anlayacağınız.