Bu köşeden uzun uzun akademik odaların karşı durdukları şehir suçları ile yazılar okudunuz, insan sağlığının nasıl tehdit edildiğine ışık tutmaya çalıştık birlikte, şehrin sorunlarının nasıl çözüleceğine ilişkin yöntemleri konuştuk, en çok da vatandaşa şirin görünüp kendi bildiğini okuyan, kendi bildiğini okurken bir yandan da cebini doldurmaya çalışanların maskesini düşürdük aşağıya…
Bugün bambaşka bir zaviyeden bakalım istedim konuya…
Akademik odaların ‘Boşuna mı okuduk?’ isyanının altındaki derin sıkıntıları dile getirmek istiyorum bu kez…
Asgari ücretle iş arayıp onu dahi bulamayan mimar, mühendis ya da şehir plancıları da kendileri ile aynı bölümden mezun olan meslektaşlarının kurdukları işlerde çalışıyorlar çoğunlukla malum…
Fakat bu işyerlerinde uygulanan ücret politikasının TMMOB’un belirlediği rakamlarda olmadığı da bir gerçek. Rekabetçi ortamın giderek kızıştırdığı piyasada kazançları giderek düşen ve kendisi haricinde bir çalışanı istihdam eden mimarlık ya da mühendislik ofislerinin sadece işçi giderlerini karşılamak için yaklaşık 100 bin lira kazanması gerekiyor ayda.
Konuya iki ayrı açıdan bakabiliriz…
Bir yandan çok sayıda mezun veren iş kolunda talepten çok arz olunca iş kolunun çalışanları değersizleşiyor, yani ya asgari ücret ya da ‘işi öğren’ bahanesiyle asgari ücretin de altında çalıştırılması için gayret sarf ediliyor.
Diğer yandan bakkal dükkanı gibi her köşe başına açılan üniversitelerden mezun olan gençler gerçekten de mesleklerinin nasıl icra edildiğini öğrenmek için belirli bir süreye ihtiyaç duyuyor, zira okudukları okullardan kalifiye olmadan mezun oluyorlar.
Hükümetin rakamlarla oynayarak bazı koşulları iyi göstermek amacıyla açtığı üniversiteler gençlerin işsizlik oranlarında bir rakam olmalarını en azından dört yıl öteliyor belki, ama sonuçları çok daha kahredici oluyor.
Bir yandan da çocuklarının bir meslek sahibi olmaları için canlarını dişlerine takarak onları okutmaya çalışan, varını yoğunu ortaya döken dar gelirli ailelerin sınıf atlama mücadelesinin yarattığı ekonomiden beslenmek söz konusu…
‘Şuraya bir üniversite açalım, ekonomisi de gelişsin’ lafının mimarı kimse gidip alnından öpesim geliyor bazen. Ben hayatımda hiç üniversite açıldığı için ekonomisi gelişen yer duymamıştım bu zamana kadar, daha doğrusu üniversitenin böyle bir amaç için açıldığına şahit olmamıştım. Tabi uluslararası eğitim ticareti yapmıyorsanız…
Ekonominin gelişmesi için üretimin teşvik edilmesi gerekirken üniversite açmak fikri dahiyane bir buluş bence…
İşin ekonomik boyutu bu biçimdeyken bir de akademik odaların kendi bünyelerinde yaşadıkları ve pek de dışa yansımayan sorunları var elbette.
Pek çok akademik oda bugün ciddi ekonomik sıkıntıların pençesinde boğuşurken halen şehir sorunlarına ışık tutmak için çaba gösteriyor her şehirde.
Bazı odalar çalışan sayısını azaltırken bazı odalar çalışanlarının çalışma süresinde dahi sınırlamaya gitmek zorunda kalıyor.
Yine de bıkmadan, usanmadan sürdürülüyor mücadele…
Anlayacağınız şehirlerin son mohikanları da kendi içlerinde ayrı, topluma karşı sorumluluklarında ayrı bir savaş veriyor…
YEŞİLTAŞ MAZBATASINI ALDI
CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş bugün itibariyla İl Yüksek Seçim Kurulu’ndan mazbatasını aldı. Yarın CHP İl Başkanlığında devir teslim töreni ile koltuğu da devralacak.
Seçim Kurulunun bahçesinde küçük bir konuşma yapan ve “Çok kısa sürede sokaklara ineceğiz, halkın emeğin, emekçinin sesi olarak çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Bu şehrin emekten yana olan, yoksul insanları bizi gördüğünde ‘Bizim partimiz’ diyecek” sözleri ile kongre sürecinde verdiği sözü yineleyen Yeşiltaş umarım bu noktada ciddi bir başarı hikayesine imza atar. Zira önümüzdeki süreçte CHP’nin yerel seçimler için işi hayli zor…
NOT: TMMOB İKK olarak yapılan ‘Boşuna mı okuduk’ açıklamasında gözlerimin aradığı İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Ülkü Küçükkayalar yazımı okuduktan sonra beni bilgilendirmek adına bir not iletmiş tarafıma;
“Uluslararası Geosentetikler Kongresi’nde bir ‘case study’ sunumu yapmak için Roma’da bulunmaktayım. Mesleki bir başarının uluslararası kabulü için çabalıyorum. Odamız İMO üyelerimiz tarafından temsil edilmiştir” diyen başkana hassasiyeti için teşekkür ediyorum. Ülkemizin adının uluslararası arenalarda duyurulması da mevzubahis açıklamaya katkı koymak kadar değerli…