Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Siyaseten mi yaptınız?

Son zamanlarda sıklıkla üzerinde konuştuğumuz ‘siyaset’ sözcüğünün içinin nasıl doldurulması gerektiğini anlamak adına öncelikle kökenine inerek dilimize nereden, nasıl bir anlam ile girdiğine bakmak gerekiyor.

Bu konuda meşhur Vikipedi bizi şöyle aydınlatıyor;

“Osmanlıca üzerinden Türkçeye geçen Siyaset sözcüğü Arapça Seyis (At Bakıcısı) kelimesi ile bağlantılıdır. Türk dilleri içerisinde yer alan ve -At- kökünden türemiş olan ‘Atkarma’ (siyaset, idare) ve ‘Atkarmak’ (siyaset yapmak, idare etmek, icra etmek, muvaffak olmak) sözcükleri de benzer anlamları karşılamaktadır. Bu bağlamda ‘Siyaset’ (ve ‘Atkarma’) sözcüğü aslında atın idare edilmesi manasına gelmektedir.

Bu noktadan günümüze geldiğimizde idare edilen ‘At’ın biz, yani sade vatandaş olduğunu anladığınızı umuyorum.

Konuyu biraz daha yumuşatırsak, ‘Siyaset veya politika, gruplar arasında kararların alındığı veya bireyler arasındaki güç ilişkilerinin, kaynakların dağıtımı veya statü gibi diğer etkileşim biçimlerinin ilişkilendirildiği bir dizi faaliyeti ifade eder’ diyor aynı kaynak…

Hem geçmişine hem de bugününe baktığımız sözcüğün hiçbir yerinde; ‘Bugün ak dediğine yarın kara diyebilirsin, 24 saat içinde 180 derece dönüş yaparak şahane manevralar alabilirsin, bir gün önce muhalefet ederek yerin dibine batırdığın partiye ertesi gün göz kırpabilirsin, siyasi görüşünle taban tabana zıt bir partinin mensubu ile çıkar ilişkilerine girip her türlü bakış açısının gözünü çıkarabilirsin…’ gibi şeyler yazmıyor.

Oysa biz bir süredir Bursa siyasetinde tam da bu cümlelerin karşılığı bir ‘siyaset’e şahitlik ediyoruz.

Bir gün önce halen İYİ Parti’nin üyesi olan, ancak AK Parti’ye geçeceği kesinlik kazanan, konuyla ilgili soruları yanıtlamak için telefonlarını dahi açmayan Yenişehir Belediye Başkanı Ercan Özel’e yönelik çok ciddi eleştiriler içeren bir açıklama izledik İYİ Parti İl Yönetimi tarafından yapılan. Yönetime İYİ Parti Bursa Milletvekili Selçuk Türkoğlu da eşlik etti. Bu kısmı özellikle belirtiyorum, çünkü yakın zamanda kulislerle sıklıkla dillendirilen ‘Selçuk Türkoğlu CHP’ye katılacak’ iddiası da unutulmaması gereken bir detay. Tabi ki bu kulislerde konuşulan, işin gerçeklik boyutundan söz etmek şimdilik mümkün değil.

Açıklamanın en can alıcı kısmı ‘Şerefin yoksa sen de yoksun Ercan Özel’ cümlesiydi.

Öyle bir laf ki, taşı yerinden kaldırır…

Konuyla ilgili yazdığım yazıda İYİ Parti’nin iki belediye başkanının birden AK Parti saflarına geçeceğini belirtmiştim. Yenişehir’de bu olaylar yaşanınca ve İYİ Parti İl Başkanlığının Karacabey’de de benzeri bir açıklama için hazırlandığı duyulunca, pabucun pahalı olduğunu gören Karacabey Belediye Başkanı Fatih Karabatı ilk iş partisinden istifa ettiğini duyurdu bugün.

Açıklaması şöyle;

“Karacabey’e hizmet etmek amacıyla üstlendiğim belediye başkanlığı görevimde bir yılı geride bırakırken, tüm kararlarımı vatandaşlarımızın menfaatlerini gözeterek almaya özen gösterdim.

 

Geldiğimiz noktada, görevimi daha özgür bir zeminde ve daha kapsayıcı bir anlayışla sürdürebilmek adına, parti üyeliğimden istifa ettiğimi ve belediye başkanlığı görevimi bağımsız olarak sürdüreceğimi kamuoyunun bilgisine sunuyorum.

Karacabey’e olan sevdamız, siyasi kimliklerin çok ötesindedir. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her bir hemşerimizin sesi olmaya, birlikte üretmeye ve ilçemizi hep birlikte daha ileriye taşımaya devam edeceğim”

Karabatı’nın ilk olarak mevcut partisi ile ilişiğini kesmesi ‘siyaseten’ doğru bir hamle. Ancak bu hamle kendisinin bir süre sonra AK Parti saflarına katılmayacağı anlamına gelmiyor elbette. Hatta duyumlar, İYİ Partili her iki belediye başkanının da en geç Kurban Bayramı sonrası AK Parti saflarına geçeceği yönünde.

Ne dedik yazının başında; ‘siyaset, atı idare etme işidir’ dolayısıyla atı idare ediyorum diyerek aslında kendi ekmeğinize bakıyor oluşunuzu siyasetin üzerine yıkmanız pek de anlamlı olmuyor. Üstelik kelimenin içini de ‘ayak oyunları, çıkar ilişkileri, hesaplar kitaplar…’ gibi pek hoş olmayan bir sürü kavramla doldurmak insanı iyice irite ediyor.

Sonuçta her iki belediye başkanının da gideceği adres gayet net. Bu adrese kendilerini seçenlerin iradelerini de taşıyabilirler mi orası ise tam bir muamma…

****

 

 

SANA NE!

 

Aslında konu eskidi, yazmaktan vazgeçmiştim de hatta, ama işte insan bu kadar üzerine gelinince dayanamıyor demek ki, doğurmuş, üstelik ‘anormal’ biçimde doğurmuş bir kadın olarak fikrimi beyan etmek istedim.

Konuyu anladınız çoktan…

Sivas’ta bir maçta, Sivassporlu sporcuların elinde “Doğal olan normal doğum” pankartı…

Doğal olmayansa, işleri futbol oynamak olan 11 tane adamın bu konu hakkındaki fikirlerini kocaman bir pankart yaptırarak bir statta izleyicisi ile paylaşması.

Doktor musunuz kardeşim?

Doğuracak kadının kocası mısınız?

Doğacak bebeğin sağlığı hakkında söz sahibi olacak konumda bir yakınlığınız mı mevcut?

Yoksa siz mi doğuracaksınız?

Cevabın ‘hayır’ ise; SANA NE!

Ben kendime nasıl doğurmak uygunsa öyle doğururum. Sen onu merak etme. Benim normalim beni ilgilendirir, eğer bir mesaj vererek toplumu uyarmak, bilgilendirmek istiyorsan ülkede normal olmayan işleri sayabilirim sana tek tek…

Liselerde öğretmenlerin ayıklanıp sürüldüğü, yahut işsiz bırakıldığı, bir bakıma fişlendiği uygulamalar normal değil mesela…

En doğal haklarını kullandıkları için halen cezaevinde olan öğrencilerin varlığı normal değil…

Meclisten geçirilmeye çalışılan İklim Kanunu ile zaten bitmiş olan tarımın tekelleşmesine vesile olmak normal değil…

Kadın cinayetleri normal değil…

Çocuk tacizleri normal değil…

Emeklinin, asgari ücretlinin açlık düzeyinde yaşaması normal değil…

O pankartı taşıyan Sivasspor’un ilk 11’inde “Türkiye doğumlu” üç oyuncu varmış! Sanki gözünü sevdiğimin Sivas’ında doğmuş da hepsi bir de normal doğumunun doğal olduğuna yönelik fikirlerini beyan ediyorlar ayan beyan…

SANA NE kardeşim! SANA NE!!!

HABERLER