Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Soğuksu’da inşaatlar başlamış!

Bursa’nın sanayi ve ticari hayatının nereye doğru gittiğine yönelik çok az konuşulduğunu düşünüyorum son günlerde.

Konuşanlar arasındaki en önemli isim elbette geçmiş dönem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlarından Erdem Saker.

Şehirle ilgili kritik toplantıların hepsine tabiri caiz ise iki eli kanda olsa katılan, toplantıları sonuna kadar takip eden, vakti zamanında 2020 Çevre Düzeni Planını şehrin tüm dinamiklerini bir araya toplayarak ortak bir mutabakat halinde hazırlayıp kullanıma sunan Saker, geçtiğimiz günlerde Eko Haber Gazetesindeki köşesinden; “Kestel’de OSB kurma hayalinizi kafanızdan silin” başlıklı yazısı ile seslendi.

Hatırlarsınız, Kestel’de adı ‘İleri Teknoloji Organize Sanayi Bölgesi’ olan, ancak şehrin sanayi bölgesine doymuşluğundan sebep yeni sanayi bölgeleri yaratmak adına böyle bir kılıfla hareket edildiğini herkesin bildiği, az buz değil 5 bin 100 hektar alana kurulması planlanan bir sanayi bölgesi var.

Yaklaşık 2 buçuk yıldır konunun yanlışlığına yönelik yazılar yazıyorum zaman zaman, dolayısıyla konuyla ilgili gelişmeleri yakından takip ediyorum.

Saker de yazısında bahsi geçen sanayi bölgesinin, 42 bin 300 hektarlık büyüklüğe sahip Kestel ilçe topraklarının önemli bir bölümünü oluşturduğuna dikkat çekiyor.

Benim şimdiye kadar hiç düşünmediğim bir oran orantı kurmuş kendisi. Çok kıymetli bir karşılaştırma.

Bu OSB oluşumunun pompalayacağı göç hareketinin düzensiz yerleşimlerle yok edeceği değerli tarım topraklarını da düşündüğümüzde, tarımsal değeri yüksek Kestel’imize vereceği zarar çok daha büyük olacaktır” diyor efsane başkan yazısında.

Böylesine zarar verici bir sanayileşme yerine köy bazlı tarım kooperatiflerini önceleyen Saker, “Bu değerli tarım arazimizi yok edecek OSB kurma peşinde olanların da önüne aşamayacakları bir zengin tarım barajı oluşturun” diyerek eli vicdanında sanayicilere seslense de bu konuda kulaklar sağır ne yazık ki…

Kestel’deki tarım topraklarını devasa sanayi kuruluşlarıyla doldurmayı hedefleyen oluşumun Ankara’da büyük bir güce sahip olduğu açık. Konu yargıya taşınmış durumda. Genellikle yargıya taşınmış, böylesi geriye dönüşü olmayacak konularda yargı öncelikli olarak yürütmeyi durdurma kararı verir, dava sonuçlanana kadar da bu kararını kaldırmazdı önceden. Artık böyle bir kararın verildiği günleri unuttuk. Dolayısıyla dava süreci devam ededursun, aldığım duyumlara göre bölgede inşaatlar başlamış bile

Şöyle ufaktan ufaktan sanki yapıyormuş gibi de yapmıyormuş gibi de diye tarif ediyor bölge halkı yapılan inşaatları. Ortada harıl harıl bir çalışma görmüyorsunuz, ancak sürekli bir faaliyet, bir inşaat yapma durum mevcut.

Bizim bir de hali hazırda kurulmuş olan TEKNOSAB’ımız var biliyorsunuz ki…

Orada durumlar nasıl diye de bir bakmak lazım ki, doğunun akıbetini anlayabilelim…

BTSO Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, bölgede 12 firmada üretimin başladığını, çalışan sayısının ise 4 bin 700’e ulaştığını söylüyor yaptığı konuşmalarda. Yıl sonuna kadar 37 firmanın daha faaliyete başlayacağı bilgisini de ekliyor kendisi.

Bu bilgilerden de anlayacağınız üzere TEKNOSAB’a yerleşim son derece yavaş ilerliyor.

Şimdilerde yepyeni bir girişim daha var. Bu konuyu daha önceki yazılarımda da ele almıştım. Bir kez daha dile getirelim ve olası sonuçları hakkında da konuşalım isterim. Henüz 12 firmanın üretime başladığı TEKNOSAB sınırları içerisinde iki büyük lojistik merkezi kurulması için talep toplanmaya başlandı.

Başkan Burkay’ın açıklamalarından yola çıkarak şöyle ifade edebiliriz; TEKNOSAB’da Güney Marmara’nın en büyük ve en kapsamlı lojistik merkezini hayata geçirmek için kollar sıvandı.

“Bu çerçevede bir ilke imza atarak TEKNOSAB Lojistik Park Girişim Sermayesi Yatırım Fonumuzu kurduk. Toplam yatırım bütçesi 210 milyon dolar olan proje kapsamında SPK’dan onay alarak ilk grup payların BTSO ve TEKNOSAB üyesi yatırımcılara ihraç süreçleri ile ilgili hesap açım işlemlerini başlattık. TEKNOSAB Lojistik Park Projesi’ne ortak olurken, Bursa ve Güney Marmara’nın en büyük ve en kapsamlı projesinin ortağı olmanın yanında bu büyük projenin değer artışı, kira gelirleri ve birçok avantajından da faydalanabilecekler” diyerek iş adamlarına çağrıda da bulunuyor Burkay.

İşin buraya kadar olan kısmı ticari kurallar çerçevesinde son derece yerli yerinde. Lojistik merkezler hali hazırda zaten katledilmiş tarım toprakları olan TEKNOSAB sınırları içerisinde olacağından burada da bir mesele yok, daha doğrusu burası bir meseleydi ve bu savaşı kaybettik, yenilgiyi kabullendik Bursa olarak.

Mesele şu ki, Bursa İbrahim Burkay’ın iddia ettiği gibi sanayide dönüşümünü tamamlayan iller arasında falan değil. Bursa bir yandan diğer illerin, özellikle de İstanbul’un kirletici ve tüketici sanayisini sırtlanmış durumda, bir yandan da Marmara’nın en büyük lojistik merkezlerine sahip olarak aslında sanayiden değil al sattan para kazanmanın peşinde.

Şimdi işi böyle açık açık ortaya koyarsak, aslında TEKNOSAB’ın değil de lojistik merkezlerin iş yapacağını söylersek dürüst hareket etmiş oluruz kanaatindeyim. Al sattan para kazanırken şehre istihdam sağlanamayacağının da altını çizelim de vatandaş kendisine yeni iş kapıları açıldığını falan sanıp umutlanmasın…

Bir yanda Bursa Ovası’nın batısında tüm itirazlara rağmen bir TEKNOSAB oluşturup sanayi arsalarını satarak kazanıyor, sonra da burada üretim yapılamayacağının bilinciyle lojistik merkezler aracılığı ile bu bölgeleri ticarethane haline dönüştürmeyi amaçlıyorsunuz, diğer yanda Bursa Ovası’nın doğusuna yeni bir TEKNOSAB oluşturmak için çabalıyorsunuz…

Bir yandan da 2050 Çevre Düzeni Planının bir an önce hayata geçirilmesini istiyorsunuz…

Ben de merak ediyorum, bu planın içinde ne olacak?

Kime dur diyecek, kime yürü diyecek yeni plan…

HABERLER