Bu şehrin en önemli sorununun plansız olmak olduğunun altını defalarca çizdim. Zaten bu büyük bir buluş olmadığından, üstelik ben de konuyla ilgili tüm bilgileri akademik odalardan edindiğimden, bahsettiğim altını çizişin hem akademik bir yönü vardı, hem de belediye başkanlığı yarışı sırasında tüm adaylar tarafından desteklenen bir konuydu yeni plan ihtiyacı…
Şimdi seçimin üzerinden tam dört koca ay geçmişken, geldiğimiz noktada yeni plan oluşturmak için toplantıların yapılmaya başlandığını biliyoruz. Bu toplantıların akademik yönünün ağırlıklı olacağını, içine kentin tüm dinamiklerini katacağını da biliyoruz.
Buraya kadar her şey tamam…
Bursa 2050 Çevre Düzeni Planı ya da 1/100.000’lik yeni plan olarak adlandıracağımız çalışmanın içine kentsel dönüşüm çalışmaları da katılacak, ulaşım master planı da katılacak, sanayi master planı da katılacak, son şekliyle askıya çıkış için ise en az 1.5-2 yıl gibi bir süre gerektiği konuşuluyor.
Ben buraya kadar da pek ala makul karşılıyorum durumu. Önceden hazırlanan altlığın üzerinde yükselecek, aslında yeni bakış açısının şekillendireceği ve umarım ki akademik odaların, üniversitelerin katılımlarının birer gösteri objesi olarak kullanılmak yerine fikir bazında ciddi ciddi değerlendirileceği bir çalışma olacak.
İşin bundan sonrası ise garip bir döngüye giriyor…
Bakıyorum tüm çevreler, buna çıkar çevreleri de dahil, bahsettiğim planın hayata geçmesini bekliyor!
Hadi konuyu biraz daha açalım.
Hatırlarsınız Kestel’in eski belediye başkanı Önder Tanır’ın karşı çıktığı ve bedelini belediye başkanlığı koltuğundan ayrılarak ödediği bir proje vardı, benim kısa adıyla Doğu TEKNOSAB’ı olarak tarif ettiğim, Kestel’e bağlı Soğuksu ve Seymen mahallelerindeki sanayi depolama alanı projesi.
Bu projenin Bursa’nın Ankara’dan yönetildiğine yönelik en açık örneklerden biri olduğunu, çünkü tarım arazisi üzerine kurulmaya çalışılan Doğu TEKNOSAB’ı ve Doğu KOBİ OSB’si için bu şehrin seçtiği belediyelerin, belediye meclislerinin üzerinden atlanarak, koltuk altına alınan bir dosya ile yapılan seyahat çerçevesinde Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından planın onaylandığını vurgulamak önemli.
Batıda da bir KOBİ OSB isteniyordu ve tüm bu istekler aslında askıya çıkmaya hazır planın askıya çıkışını seçimlerden sonraya yani bir yıl ileriye atmıştı. Bunu da Bursa Büyükşehir Belediyesi Eski Başkanı Alinur Aktaş bizzat kendisi açıklamıştı bir toplantıda!
Küçücük bir hatırlatma daha, vakti zamanında önce TOKİ tarafından, sonradan TOKİ’nin bölgede konut yapma projesi rafa kalkınca oluşturulan bir kooperatife arsaların devredilmesi ve kalan toprağın da köylüden bu kooperatif eliyle alınması suretiyle elde edilen hayli geniş bir alandan bahsediyoruz. Köylüden 3 liraya al, git Ankara’dan plan onaylat, sanayi arsası haline dönüşen yerlerin dönümünü 3 milyona sat!
Az buz bir rakam değil. Ogaste.com yazarı Yüksel Baysal’ın yazılarındaki bilgilere dayanarak şunu söyleyebilirim ki, 3 milyon metrekare civarında bir alan burası!
Üstelik teknolojik üretim yapılması planı ile yola çıkılan yerlerde kimlerin arsaları olduğuna ilişkin listeleri de Yüksel Baysal’ın yazılarında bulabilirsiniz. Mefruşatçılar mı dersiniz, haritacılar mı dersiniz… Ne isterseniz mevcut, teknolojik üretim yapacak tesisler hariç!
Anlayacağınız üzere mesele yüksek teknolojik, katma değeri yüksek üretim yaparak vatana millete katkıda bulunmak değil. Mesele kendi arsa topladığı yerlere sanayi imarı çıkartıp gayrimenkul satışından zengin olmak!
Projeyle ilgili şu anda gelinen aşamada, akademik odalar gerekçelerini ortaya koyarak dava açma sürecini işletiyor.
Bu yolda İnşaat Mühendisleri Odasının ve Şehir Plancıları Odasının dava açma nedenlerinin benzerlikleri de aklın yolunun bir olduğuna işaret ediyor aslında.
İMO Bursa Şube Başkanı Serdar Atilla Erdem, yapılan plan değişikliğinin Çevre Düzeni Planı’nın genel ilke ve hedeflerine, plan bütünlüğüne, sürekliliğine, şehircilik ilke ve esaslarına aykırı olduğunu söylerken, planın önce yürütmesinin durdurulmasını, ardından da tümden iptaline karar verilmesini istiyor.
Şehir Plancıları Odası Bursa Şube Başkanı Murat İlkme de; imar mevzuatına aykırı olması, ilgili tüm kurumların görüşlerine yer verilmeyerek bazılarının dikkate alınmaması, yürürlükteki çevre düzeni planının genel ilke ve hedeflerine, plan bütünlüğüne, sürekliliğine aykırılığı, hukuki dayanak noksanlığı konularını davanın gerekçeleri olarak gösteriyor. Elbette Şehir Plancıları Odası da öncelikle yürütmenin durdurulması kararının verilmesini, ardından planın tümden iptalini istiyor.
Yürütmenin durdurulmasının istenmesi mühim, çünkü bu tür davalar uzun süren davalar olduğundan, adalet sisteminin çalışma biçiminin de artık pek güven vermemesinden, üstelik konunun emsalleri bilindiğinden, sürecin şöyle işlediğini söyleyebiliriz; dava açılır, yürütmeyi durdurma verilmez, inşaatlar yükselir, inşaatlar bittiğinde ya da bitmek üzereyken plan iptaline karar verilir. Ortada kocaman binalar, zaten doğal yapısı bozulmuş bir doğa ile baş başa kalınır ve aslında kaçağa düşmüş olan o lüks, kocaman binalar yıkılamadığından mecbur bir yol bulunur, davanın açılmasının da bir anlamı kalmaz.
İşte bu nedenle yürütmeyi durdurma kararının verilmesi bölgedeki tarım topraklarının işgalinin ilk etapta durdurulması için çok kıymetlidir.
Buraya kadar akademik odaların 2050 Çevre Düzeni Planını neden istediğini de anladığınızı düşünüyorum.
Fakat planı hasretle bekleyen başkaları da var demiştim hatırlarsanız.
Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, Türkiye’nin üretim ve ihracat üssü Bursa’da yerleşim alanlarının içinde kalan yaklaşık 8 bin sanayi kuruluşunun bulunduğunu belirterek, “Bu firmaları planlı sanayi alanlarına taşımamız lazım. Bursa’da 1/100.000 ölçekli master plan zaman kaybetmeden hayata geçirilmeli” açıklamasında bulundu daha dün.
Hadi bağlayalım…
Doğu TEKNOSAB’ı için kolları sıvayan kooperatif zaten BTSO bünyesinden isimlerin oluşturduğu bir yapı. Onlar için de gözler 1/100.000 ölçekli planın üzerindeyse, biz bu planı daha çok konuşuruz, daha çok inceleriz, hatta artık daha da detaylı inceleriz…
Şehir içinde sıkışan sanayinin şehir dışına taşınması için bu projelerin elzem olduğuna dikkat çekilen konuşmaya ben de küçük bir yanıt vermek istiyorum. Hali hazırda bu tür işletmelerin taşınması ve yaşaması için hayata geçirilmeye çalışılan Çataltepe Projesinin üzerinde durun o halde. Otosansit’i canlandırın. Yetmiyorsa eğer, o zaman da tarım toprağı olmayan yerlere yönelin mümkünse…
Burkay; “Bursa’da gelişi güzel büyüme değil, planlı büyüme istiyoruz” diyor.
Yukarıda Allah var, ben de gelişi güzel bir büyüme istemiyorum bu şehir için. Öyle biz burayı seçtik beğendik, hadi burada bir sanayi bölgesi oluşturalım şekilli büyümeleri hiç istemiyorum.
Bu noktada işin büyüğü elbette Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’e düşüyor. Kendisini Norm Haber stüdyolarında birkaç kez konuk ettim. Her defasında şehrin sanayiye artık doyduğunu, daha fazla sanayi bölgesine ihtiyaç duymadığını dile getirdiğini hatırlıyorum bu küçük hafızam beni yanıltmıyorsa.
Şimdi bu konuda dik durma zamanı…
O halde en kısa sürede bu tartışmalara bir nokta koymakla ilgili topu gerekli mercilere atmış olayım ve takipte kalmaya devam edeyim, zira bizim işimiz fikri takiple yakından ilintili malum…