Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

‘Suçlu biz değiliz, yoksulluğu yaratanlar’

Ülkenin gerçek gündemlerine dönebilir miyiz artık lütfen…

Hep birlikte Togg’u banttan indirdik, çok da gurur duyduk, ama bitti. O zaman belirttim, yine altını çiziyorum; ‘yerli arabamız’ diyorsak adına, bir siyasi lidere, bir siyasi partiye, bir siyasi görüşe angaje edilmemelidir bu başarı. Oy devşirme gibi basit siyasi hesapların parçası haline getirilmemelidir.

Ayrıca başörtüsü için referandum yapmak da nereden çıktı? Garip, garip olduğu kadar boş bir gündem meşguliyeti. Başörtüsünün yanında şort ya da mini etek giymeyi de referanduma mı götüreceğiz yani? Bu ülkede kadınların giyimleri üzerinden söz söylemekten vazgeçin! Bu kapıdan yiyeceğiniz ekmek size hayır getirmez.

Bambaşka bir yerde, bambaşka kafalarda yürümek, bu ülkede yaklaşık 2 yıldır giderek daha da ağırlaşan bir yaşam mücadelesinin içinde olan hiç kimseye iyi gelmiyor.

Sorunlar çözülmüyor, pazar çantaları dolmuyor mesela ya da ekmek ucuzlamıyor…

İstanbul Üniversitesi öğrencisi Burak Başer’in sadece bir aylık yurt ücretini ödemediği için Esenyurt KYK yurdundan atıldığını ve atıldığı yurdun önünde bireysel bir oturma eylemi başlattığını biliyor musunuz?

Elinde tuttuğu kağıtta; ‘Yurttan atıldım, yurda geri alınmak istiyorum!’ yazıyor.

19 Ekim’de yurttan atıldıktan sonra kalacak yer bulmak için 10 günlük ek süresi olmasına rağmen sosyal medyadan durumunu anlatan bir paylaşım yaptığı için ek sürenin dolmasını da beklemeden kapı önüne koymuşlar kendisini.

25 Ekim’den bu yana resmen sokakta bu çocuk!

Daha 19 yaşındaki gencin bize öğrettiği hayat dersinin farkına varmak isteyen var mı aranızda?

Barınma hakkımız, direne direne kazanacağız” diyor attığı sloganda.

Çok doğru, haklar ancak direnerek kazanılır. Dikkatinizi çekerim; DİLENEREK değil!

Sosyal devlet anlayışını dilenci toplumla örtüştürmeye çalıştıklarının farkında olan bir tek gençler mi acaba?

KYK yurtları zaten ihtiyacı olan öğrencilerin barınması için bu ülkenin vatandaşlarının verdiği vergilerle kurulan yurtlar değil mi? İşletmeleri için gereken ödenekler bu ülkenin vatandaşlarının maaşını bankadan çekmeden ödediği vergilerle karşılanmıyor mu?

Neden bir aylık yurt ücretini ödememiş olmak kışın kapıda olduğu şu zamanlarda sokağa atılma nedeni oluyor? Neden sosyal medya paylaşımları ayrıca cezalandırma nedeni oluyor?

Yoksulluğun ve tweet atmanın suç olduğu bir ülkede yaşıyoruz!” diyen bu gencin yüzüne bakmaktan ben utandım, siz de utanıyor musunuz?

Gün geçtikçe depresyon hapı kullanan yaşıtlarımın sayısı artıyor, sıra arkadaşlarım geleceksizlikten intihar ediyorlar!” sözleri ise bir haykırış gibi. Gençler geleceğin gelmesini istemiyor bu ülkede.

Ama akıllı bir çocuk.

Suçlu biz değiliz, yoksulluğu yaratanlar” diyor. Önüne koyulan gündeme saplanıp kalmıyor. Kim ne giymiş ne çıkarmış, derdi bu değil.

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Kasapoğlu açıklamalarında; ‘Dünyanın en büyük, en güçlü, en mükemmel, en kapsayıcı yurt altyapısı bizde’ diyor, bu yurt parası öğrencide var mı yok mu onu demiyor. Burs-kredi yetiyor mu bundan bahsetmiyor. Bir lütufmuş gibi bu sene yurt ücretine zam yapmadığını da söylüyor. Ancak ödeyebiliyor mu öğrenci bu parayı, bu soruyu cevaplamıyor” diyerek de derdini çok açık ortaya koyuyor.

Sosyal medya paylaşımının ardından kendisine ulaşmaya çalışan çok kişi olduğunu, ‘Gel bizde kal kardeşim’ çağrılarının yanında para toplama, bir biçimde yardımda bulunma girişimlerini biliyoruz.

Yardım kabul etmiyormuş genç kardeşim.

Yurda geri alınmak istiyorum. Ancak bunun sadece isteyerek olmayacağını biliyorum. Barınma hakkımı direnerek kazanacağımdan eminim. Bugün sadece kendim için değil, benimle aynı şeyi yaşayan, geçinemeyen tüm öğrenci arkadaşlarım için direneceğim” diyor.

İşte size ülkenin gerçek gündemi.

Açın gözünüzü artık!

HABERLER