Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Süt parası Maarif Vakfına!

Ben ekonomi konusunda uzman bir isim değilim, ancak anladığım kadarıyla ifade etmem gerekirse, ki gerekiyor; kapitalist toplumlarda ekonomiyi ayakta tutan güç bir üst ekonomik dilime sıçrayabilme umududur. İnsanların ellerinden bu umudu alırsanız, ekonomik dengeleri alt üst edersiniz ve bir süre sonra o çok sevdiğiniz kapitalist düzenin sürdürülebilirliği ortadan kalkar!

Buraya kadar tamamsak, şimdi meselenin diğer bir boyutuna geçelim:

Daha dün çeşitli boyutları ile dile getirdiğim çocukların gelişimleri için ihtiyaç duydukları gıdalara ulaşamaması konusunun sağlık açısından yansımalarını anımsayacağınızı umuyorum.

Detayları merak edenler “Çocuklarımızı doyurmak için Avrupa Birliği Fonu alalım!” isimli yazımı okuyabilirler. Ancak, kaba hatları ile özetlemek gerekirse, bedensel ve zihinsel gelişimini tamamlamak için yeterli gıdaya ulaşamayan çocuklarda bodurluk, öğrenme geriliği, raşitizm, trioid hastalıkları gibi pek çok sorun gözlemlenebilir, hatta gözlemlenmeye başladı bile.

Eğitim İş Sendikası’nın hem ulusal hem de yerel gündemimizde bir haftadır haklı yerini koruyan araştırmasında da bu sonuçlara ulaşmıştık.

Hemen ardından Avrupa Birliği’nden alınan fonla meslek liselerinde okuyan Suriyeli öğrencilerin beş yıldızlı otelde bir kampa götürüleceğini de eklemiştim ve yazımın sonunda;

İnsan düşünüyor; acaba kendi çocuklarımızı doyurabilmek için de Avrupa Birliği’nden fon mu istemeliyiz?” demiştim.

İşte bu konudaki fütursuz sorumu cahilliğime verin…

Çünkü hiç gerek yokmuş öyle Avrupa Birliği Fonlarına falan. Meğer biz bize yetermişiz de aradaki çatlaklar, sızıntılar engelmiş kavuşmaya…

Eğitim İş Sendikası Bursa Şube Başkanı Yeliz Toy;

“Kamuoyuna açıklanan MEB 2021 Yılı İdari Faaliyet Raporu’na göre 2021 yılında MEB bütçesinden Maarif Vakfı’na 1 milyar 77 milyon TL kaynak aktarıldığı bildirilmiştir. MEB teşkilatı bünyesinde Yurt Dışı Eğitim Genel Müdürlüğü adında bir birim varken, bu genel müdürlüğün çalışma ve sorumluluk alanında paralel bir çalışma yürüten Maarif Vakfı’na aktarılan 1 milyar 77 milyon TL tutarı ile Türkiye’de sayıları 5 milyonu aşan ilkokul öğrencisine 1 yıl boyunca ücretsiz okul sütü dağıtımı yapılması mümkündü. Çocukları sağlıklı beslenme olanağına sahip olmayan, temel besin maddelerine bile ulaşamayan bir ülkede böylesine büyük bir kaynağın “yurt dışı eğitim faaliyetleri” adı altında faaliyet gösteren paralel Maarif Vakfı’na aktarılmasının açıklanabilir tek bir yanı yoktur!” diyor son yaptığı açıklamada.

Bizim ülkemizde toplumsal eşitlik ilkelerine gönülden bağlı olmayan erkeklerin en çok korkması gereken kadınlar, çalışkan kadınlardır. Eğitim İş Sendikası’nın çalışkan şube başkanı Yeliz Toy da yaptığı her açıklamada bu iddiamı bir kez daha doğruluyor adeta.

Suriyeli öğrenciler için Avrupa Birliği’nden fon alınıyor, ‘Yurt Dışı Eğitimi Faaliyetleri’ için çılgınca bütçeler ayrılıyor, iyi güzel de sormak istiyorum; Milli Eğitim Bakanlığı bu ülkenin çocukları için öğretmen maaşlarını ödemek dışında ne yapıyor?

Okullara verilen ödeneklerin komikliğini biliyoruz, temizlik personeli sayısını biliyoruz, yeni yatırımların özde değil sözde olduğunu görüyoruz, kandırmacalı kütüphane yapma çabalarını takip ediyoruz, pandemi sürecinde okulların sabun dahi bulamadığını biliyoruz, devletin verdiği kitapların yetersizliği nedeniyle velilerin çocuklarına sürekli kitap almak zorunda olduğunu biliyoruz…

Samimiyetle soruyorum; Milli Eğitim Bakanlığı bu ülkenin okuyan evlatları için ne yapıyor?

Başka bir açıdan bakarsak, Yeliz Toy’un dediği gibi; “Toplumun sağlıksız geleceği mi inşa edilmeye çalışılıyor?”

Bilinçli olarak mı yapılıyor bütün bunlar?

Yoksa taaaa 2016 yılı Mart ayında dönemin Sebahattin Zaim Üniversitesi Rektör Yardımcısı Bülent Arı’nın “Okuma oranı arttıkça beni afakanlar basıyor, ben her zaman cahil halka güvendim. Yani ülkeyi ayakta tutacak olanlar, okumamış, hatta ilkokul bile okumamış, üniversite okumamış cahil halktır” sözleri gerçeği mi yansıtıyordu?

İşte burada kapitalizmin umutlarını yıkışınız devreye giriyor. Sağlıksız beslenme ile sağlıksızlaştırılmış, öğrenme geriliği yaşayan, okumamış ve cahilleştirilmiş insanların bir üst gelir basamağına çıkma umudu olmaz.

Bu insanlar belki umutlarının tükendiğinin farkına biraz geç varır, ama inanın ki, varır! Çünkü aradaki uçurumun büyüklüğü bir süre sonra can acıtır. Sistem sürdürülemez olur!

Şu anda o noktada mıyız?

Kendimize sormamız gereken sorulardan biri de bu olmalı bence…

NOT: Çokça yazıldığı için bir not düşmeyi uygun gördüğüm bir diğer konu; CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında verilen karar ve adaletin bir gün herkese lazım olacağına duyduğum inançtır.

Ne demiş büyüklerimiz; “Ayarını bozduğun kantar, gün gelir seni de tartar!”

Bence bu ülkenin cesur ve çalışkan kadınlarından korkmaya devam edebilirsiniz…

HABERLER