Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Toplu ulaşalım arkadaşlar, başka yolu yok!

Yakın zamanda işiniz Tapu ve Kadastro İl Müdürlüğü’ne düştüyse gözünüze çok ciddi bir detay çarpacak eminim. Birinci kattaki Nilüfer İlçesi Tapu Müdürlüğünün önü mahşer yeri gibi kalabalık, ikinci katı ortaklaşa kullanan Osmangazi ve Yıldırım İlçeleri Tapu Müdürlüklerinin kalabalığı ise birinci kata yetişemiyor bile. Tahmin edeceğiniz gibi Osmangazi Tapu Müdürlüğü yoğunlukta ikinciliği ele almışken, Yıldırım İlçe Tapu Müdürlüğü üçüncülükle yetinmek zorunda kalıyor.

Hasılı kelam, şehir oluk oluk batıya, yani Nilüfer’e akıyor!

İşte Bursa’nın en kritik sorunu…

Çok merkezli olmayı başaramamış, nüfusu eşit yoğunlukta dağıtamamış bir kent var önümüzde. Dolayısıyla sorunların başında trafik geliyor. Günün sadece birkaç saati ulaşım için kolaylaştırıcı olan trafik insana çoğu kez ‘yürüyerek gitsem daha kolay giderdim’ dedirtiyor.

Bundan sonraki yazılarımıza da konu olacak dediğim, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in düzenlediği değerlendirme toplantısının ana gündem maddelerinden biri de trafikti.

Şehri keşmekeşten kurtarmak için en önemli tedbirin toplu ulaşımı özendirmek olduğunu belirten Bozbey’i ‘Yol yapmak yerine otobüse binin diyor’ yorumunda bulunan pek çok kişinin aksine yerden göğe kadar haklı buluyorum.

Almanya’nın halen en çok kullanılan ulaşım aracının tren olduğunu burada hatırlatmak isterim. Şehir içi ve şehirler arası otobüs ve tren saatlerini bilmek Almanya’da yaşamak için çok önemli. Bunların dışında bisiklet kiralama noktaları da emrinize amade. Yeter ki, siz kendi aracınızla yollara çıkıp trafik yoğunluğu yaşatmayın. Başka bir açıdan bakarsanız şöyle de diyebilirsiniz; ‘Bir yere rahat ulaşmak için kendi aracınız olması şart değil. Biz toplu ulaşımın tüm alternatiflerini bir araya getirerek size kesintisiz ulaşım sunmak için buradayız’

Elbette Almanya gibi ülkelerde bu kültürün yerleşmesi için yıllardır uğraşıldığını, bizim ülkemizde ise dokunduğumuz yerden petrol çıkıyormuşçasına bir zenginlik yaşıyormuşuz gibi herkesin kendi aracı ile yolculuk etmesinin şiddetle özendirildiğini ve toplumun kodlarının daha ziyade buna göre şekillendiğini vurgulamak lazım.

Ama kıralım arkadaşlar artık bu zincirleri toplu ulaşalım rica ederim, yoksa biliyorsunuz; ‘Almanya bizi kıskanıyor’

Hal böyle olunca vatandaşı toplu ulaşıma özendirmek de zorlaşıyor. Yine de çabalar yok değil. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “Sadece Bursa’da toplum ulaşımı kullananlar için her ay yaklaşık 350 milyon lira destek veriyoruz. Ücretsizler ve indirimler var. Öğrenciler toplu ulaşımı yaklaşık 5 liraya kullanıyor. Öğrencilerin toplu ulaşımı en ucuz kullandığı illerden biri Bursa. Toplu ulaşımda gittiğin kadar öde ile ilk defa uygulanan bir sistemi Bursa’ya getirdik. Toplu ulaşımı alışkanlık haline getirmek için yapıyoruz. Kadınların gece istediği yerde inebilmesini sağlıyoruz. Alternatif güzergâhlarla ilgili yoğun olarak çalışıyoruz” diyor.

Çalı ve Demirtaş arasında yeni bir raylı sistem hattı için fizibilite rapor çalışmaları başlatılmış. Raporlar çıktıktan sonra ihale aşamasına gelinecek. Artık ne zaman olur bilinmez, ama niyet Çalı ve Demirtaş tarafına da raylı sistem ile ulaşımın sağlanması. Bursaray için 24 adet hafif raylı sistem vagonu alım süreci de başlamış. Biliyorsunuz bu süreçler öyle bakkaldan ekmek almaya pek benzemiyor. Süreci başlatıyorsun üç yıl beş yıl sonra geliyor ürününüz. Bakalım bu vagonlar ne zaman gelecek…

Başkanın söylemeyi unuttuğu, kent yaşamı açısından son derecek kritik olan bir toplu ulaşım yeniliğini de sıklıkla kullandığım için ben söyleyeyim; ‘Artık Bursa’da Cumartesi geceleri Bursaray 24 saat kesintisiz hizmet veriyor’ böylece hafta sonu biraz nefes almak, sevdiği insanlarla buluşmak, sevdiği mekanlara gitmek isteyenler için ‘Eyvah son treni kaçırmayayım…’ endişesi de ortadan kalkmış oldu.

Artık ekonominiz ve muhabbetiniz ne kadarına müsaade ederse o kadar vakit geçirebilirsiniz Cumartesi akşamları dışarıda.

Hazır söz eğlenceden açılmışken, turizmden aldığı pay sıfırın altında seyreden, gecelik konaklaması 1.8’den 1.4’e düşmüş olan Bursa’nın turizminin yaşayan bir ölü olduğu gerçeğini kabullenmek ve işe buradan başlamak da bence bir erdem.

“Maalesef, şehrimizde geceleyen turist sayısı 1,4’tür. Bursa gibi tarihi turistik açıdan zengin 12 bin yıllık geçmişi olan bölgeleri bulunan bir şehirde böyle bir rakamın olması hepimizin oturup düşünmesi gereken bir konudur” diyen Bozbey oluşturulan çalışma grubu ile dört toplantı yaptıklarını ve belli bir noktaya geldiklerini vurguluyor.

Saat 21.00’dan sonra sanki rahmetli Adile Naşit ‘İyi uykular çocuklar’ demiş de tüm Bursa uykuya dalmış gibi bir ıssızlık var şehrin üzerinde. Sadece birkaç eğlence mekanı ve civarı hareketli. Oysa ben kendi çocukluğumdan da hatırlarım Heykel’e dolaşmaya çıktığımızı, Emirsultan’da Tophane’de Bursa manzaralı çay içip dondurma yediğimizi…

Resmen üzerimizde ölü toprağı var…

Alinur Aktaş döneminin (pimapenli giriş kapısı hariç) bize bıraktığı en büyük hediye Hanlar Bölgesinin restorasyonu oldu. Bu benim imza projem diyerek meseleye sahip çıkan Aktaş, merkezi hükümetin de desteğini alarak öyle veya böyle şehre Hanlar Bölgesini yeniden kazandırdı. Fakat mesele şu ki, şehir uyuyor…

El ayak çekilince Başkan Bozbey’in tabiriyle ‘art niyetli insanlar’ çıkıyor ortaya. Bir süre sonra bin bir zahmet, bin bir eziyetle gün yüzüne çıkarılan bu tarihi bölge yeniden yitip gidecek…

Hasılı kelam, Hanlar Bölgesinin 24 saat yaşayan, kıpır kıpır bir yer olması, şehrin merkezine de yakışması lazım. Bursa’nın meşhur yemeklerinin yenilebildiği, belki gezek gecelerinin canlandırıldığı, güzel kafe ve bistroların olduğu…

Neden olmasın…

“Bursa’ya gelen turisti çarşı, hanlar bölgesi, Ulu Cami, İznik’e götürüp orada kalarak akşam da kafile olarak gidip yemeğini yiyip eğleneceği mekânları oluşturarak bunu çözmemiz lazım. Turist burada durmuyor. Otobüsle akşam İstanbul’a gidiyor. İznik için önümüzdeki yıl önemli. Birinci Konsül’ün kabulü 1700’üncü yılı 2025 yılında İznik’te olacak. Papanın İznik’e gelmesi söz konusu. İznik’in tanıtımıyla birlikte biz Bursa’yı da tanıtmış olacağız. Bu çalışmayı yapmak ve bu fırsatı değerlendirmek sorumluluğundayız” diyen Başkan Bozbey ve ekibinin şimdiden konuyla alakalı çalışmalara başladığını biliyoruz.

Umarım insanın ayağına kırkta yılda bir gelecek bu fırsat iyi değerlendirilir. UNESCO Dünya Mirası Listesine girmeyi şimdilik erteleyen İznik’in önemi de bu vesileyle bir kez daha anlaşılmış olur.

 

NOT: Toplantı değerlendirmelerinin devamı gelecek…

 

HABERLER