Yıllardır üzerinde konuşulan konulardan biri Bursa’nın turizm pastasından hak ettiği payı alamıyor oluşu.
Tavuk mu yumurtadan, yumurta mı tavuktan bitmek tükenmek bilmeyen tartışması gibi şöyle bir noktaya bağlanır genellikle bu konu;
‘Konaklayacak, eğlenecek, dinlenecek, farklı lezzetler tadacak mekanlar mı var da turist gelsin…’
‘Turist mi var da konaklamaya, eğlence tesisine, farklı lezzetler sunan mekanlara yatırım yapılsın…’
Biri olmayınca diğeri olmuyor aslında. Dolayısıyla şehrin gelişmesi için zaman zaman ‘Bursaspor’a sponsor olun, şehrimizin markasını yükseltin… Şehrimizdeki ihtiyaç sahibi çocuklarımızın eğitimi için burs kaynakları yaratın… Dar gelirlinin elini kuvvetlendirmek için projeler üretin…’ gibi taleplerde bulunduğumuz, bu şehirden kazananın bu şehre harcama yapmasını ister hale geldiğimiz işinsanlarının turizm noktasında da elini cebine atması, belki kısa süreli zararı göze alarak, şehrin turizm değerini artırmak üzere taşın altına elini koyması gerekiyor diye düşünmeye başladım son günlerde.
Şimdilerde Bursa Büyükşehir Belediyesi eliyle şehrin turizm potansiyelini ortaya çıkarmak adına çalışmalar yapıldığına hep birlikte şahit oluyoruz. Daha önceki dönemlerde de böyle çalışmalar yapılmıştı, haklarını yemeyelim. Sizler bu konudaki yazıları okuyorsunuz, ben de bizzat toplantılara katılarak yapılmak isteneni anlamaya çabalıyorum.
Geçtiğimiz günlerde Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in İznik’e yaptığı ziyareti de bu çerçevede düşünmüş ve değerlendirmeye çalışmıştım, bugün düzenlenen ‘Bursa’da Medeniyet ve İnanç Tarihi Sempozyumu’nu da bu açıdan bakarak izlemeye gayret ettim.
Turizm diyerek çıkılan yolda eskiden herkesin dilinde olan ‘Bursa hamamları’ kavramının getirdiği sağlık turizmini çoktan Afyon, Kütahya gibi illere kaptırdığımızı söylemek lazım. İsmi altındaki sıcaksu kaynaklarından gelen Sıcaksu bölgesine TOKİ konutları diktiğimiz şu günlerde eskide kalan unvanımızı yeniden kazanabilir miyiz?
Emin değilim…
Geriye elimizde bir Uludağ kalıyor, bir de İnanç turizmi açısından çok bereketli olabileceğini düşündüğümüz İznik…
UNESCO 2024 Yılı Dünya Mirası Listesi’ne giriş başvurusundan son anda çekilen, çünkü son yapılan incelemelerde uğradığı tahribat nedeniyle bu unvanı alamayacağı yönünde rapor hazırlanan, (Benim aldığım bir duyuma göre ise camilerin ön plana çıkarılması yönündeki baskılar nedeniyle daha eski kalıntılara yeterli özen gösterilmediğinden son raporu olumsuz çıkan) İznik için geleceğin ne getireceğini de hep birlikte izleyeceğiz.
Bugün düzenlenen ve iki gün sürecek olan ‘Bursa’da Medeniyet ve İnanç Tarihi Sempozyumu’nda da ana gündem elbette İznik oldu.
Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölüm Başkanı Mustafa Şahin, “İznik, Hristiyanlar açısından büyük bir öneme sahiptir. Bu nedenle de Bursa inanç turizm açısından büyük bir potansiyeldir” dedi konuşmasında.
CHP Bursa Milletvekili Hasan Öztürk de “İznik, Hristiyanların, Katoliklerin çok önemsediği bir şehir. Mesele kıymetini ortaya çıkartmakta. Bize düşen geçmişe bakarak geçmişte insanoğlunun yaşam ve inanç alanlarına verdiği değeri görmektir” dedi.
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, “Bursa’mız tarih boyunca hem coğrafi konumu hem de kültürel çeşitliliğiyle farklı medeniyetlerin buluştuğu, inançların harmanlandığı Anadolu’nun en önemli kentlerinden biri olmuştur. Pagan inancı, Hristiyanlığın ilk dönemleri ve İslamiyet’in yansımalarına kentimizin her köşesinde rastlayabiliyor, bir zaman yolculuğuna çıkıyoruz. Antik dönemlere kadar uzanan Bursa’mızda, arkeolojik kaynaklara göre buluntular 8 bin 500 yıl öncesine gidiyor” diyerek dinleyenleri geçmişin derinliklerine götürdü.
Sadece yabancı turistler için değil, özellikle yerli turistler için son derce cazip bir şehir olan Bursa’nın Yeşil Türbesi, Emir Sultanı, Muradiyesi uzun uzun konuşuldu.
Sonuç olarak benim yazının başında söylediğim noktaya gelindi.
“Bu potansiyele rağmen turizmde maalesef hak ettiğimiz konumda değiliz!”
Düğmenin yanlış iliklendiği yer ise neredeyse hepimizin bildiği bu gerçeklerin sıklıkla dile getirilmesi ve turizm fuarlarına katılmakla şehre turist geleceğinin düşünülmesidir bence.
Velev ki bu yolla şehre turist getirdiniz; nerede konaklayacak, nerede yemek yiyecek, nerede eğlenecek, nerede bir festival ya da şenliğe katılacak, nerede hem bu ülkenin lezzeti olan hem de tüm dünyaya mal olan tatları deneyimleyecek, nerede müzik dinleyecek, nerede sinema izleyecek, nerede nostalji yaşayacak, nerede adrenalin yüklü bir spor faaliyeti yapacak, nerede bu şehre özgü ürünlerin alışverişini yapacak, nerede bu şehrin markalarını bulacak…
Kısacası görebileceği bir iki noktayı gördükten sonra turist bu şehirde neden kalacak, nerede kalacak…
Bursa’nın konaklama ortalaması 1.8 geceydi yakın geçmişe kadar, hala öyledir muhtemelen. Neden değişsin ki…
Tüm bu bahsettiğim işleri devletin ya da belediyelerin üstelenmesi gibi bir hayale kapılan varsa da hemen vazgeçsin bence. Böyle şeyler devletin ve belediyelerin öncülüğünde özel sektörün girişimci ruhu eşliğinde yapılır.
Turizm kenti Bursa ise mesele, bir sonraki toplantı yapılacak turizm yatırımlarını konuşmak üzere işinsanları ile gerçekleştirilmeli.