Beklenmedik bir günde, benim için beklenen bir oranda açıklanan asgari ücretin yansımaları halen devam ederken katıldığımız Balkan Rumeli Sanayicileri İş İnsanları Derneği BALKANTÜRKSİAD tarafından, 2023-2024 faaliyet dönemi çalışmalarının değerlendirilmesi maksadıyla yapılan toplantıya katıldığımda gördüm ki, iş insanları asgari ücretlilerden dertli.
İşçi patron görüşmelerini komik skeçlerle anlatanlar skecin sonunu genellikle işçinin gariban cebinden az bir miktar para çıkarıp patronuna uzatarak ‘Al bunu akşam eve giderken bişeyler alırsın’ şeklinde bitirirler…
Hem trajik, hem komik, hem de gerçeklik payı yüksek…
Durum tam olarak böyle işte…
Dedim ya toplantının maksadı derneğin faaliyetleri hakkında bilgi vermekti, basın mensuplarının yanıtını aradığı sorular ise Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri, asgari ücretin açıklanması, faiz politikasının belirlenmesi gibi süreçlerin bir araya geldi şu günlerde iş dünyasının görüşlerine yönelikti.
Pandemi dönemi, Rusya Ukrayna Savaşı, yaşanan ekonomik kriz derken geçirdiğimiz 5 yıllık zorlu dönemin ekonomik yansımalarını yaşıyoruz diye söze başladı BALKANTÜRKSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Şakir. Hemen ardından da ekledi; “Sürekli yabancı ülkelerle iş yapan BALKANTÜRKSİAD üyelerine de vize vermiyorlar, ürünlerimize de vize vermiyorlar! Bir yurt dışı gezisine 24 kişi başvuruyoruz 14 kişi ancak gidebiliyoruz!”
Şakir’e göre sorunun temelinde Türkiye’nin dış politikada Rusya’ya sırtını dönmemesi yatıyor. Her ne kadar ticaretle politika birbirinden ayrı tutulmaya çalışılıyorsa da işler dönüp dolaşıp siyasi güç birliği ile ekonomik güç birliğini birbiriyle ilişkilendiriyor.
Anlatılanlara bakılırsa, Avrupa Birliği ülkelerinin kapıları ürünlerimize çoktan kapanmış gibi görünüyor. ‘İş insanı cıva gibidir’ sözünden hareketle yeni pazarlar arayan üreticilerimiz rotayı Mısır’a ve Ortadoğu’ya kırdı çoktan. Balkan ülkelerinin de ekonomik olarak iyi durumda olmadığının altını çizen Şakir, ülkenin içinde bulunduğu durumdan hiç de umutlu değil gördüğüm kadarıyla.
Toplantının birkaç yerinde “Yurt dışından yabancı yatırımcıyı nasıl çekebiliriz diye düşünüyorlar, siz yabancı yatırımcıyı bırakın da bizi elinizde tutmaya bakın. Türk yatırımcı da artık yatırımlarını ülke dışına yapıyor!” diyerek uzun süredir devam eden Türk firmalarının başka ülkelere yatırımlarını yönlendirmeleri sorunun altını çizildi.
‘İş dünyası kavgayı sevmez’ sözü toplantının en temel cümlelerinden biri oldu. Dolayısıyla sıklıkla bahsedilen ‘yatırımcı için güven, demokrasi ve adalet esastır’ tezinin doğruluğu bir kez daha kanıtlandı.
Peki bizde bu üç kavramın içinin doldurulabildiğini söylemek mümkün mü?
Sade vatandaşın üç kuruşluk malı mülkü için dahi bunları söyleyemediğimize göre, koca koca fabrikaları kurarak ülkeye yatırım yapacak iş dünyası için söylemek hiç mümkün değil.
Faiz oranlarının yüksekliği iş dünyasını üretim yapmadan para kazanmaya itiyor hepimiz biliyoruz. Hatta üretim yapmayan kara geçiyor, üretim yapan büyük zararda. İş o noktaya geldi.
İlginçtir ilk kez bir iş insanının bu kadar açık sözlülükle içinde bulunduğu durumu ifade etmeye çalıştığını gördüm. “Biz, BALKANTÜRKSİAD olarak dahi ‘biz’ diye hareket ediyoruz, koca bir ülkenin ‘ben’ diye hareket etmesi nasıl mümkün olur aklım almıyor!” sözleri pek çok kişinin hislerine tercüman. Durup düşündüm de bana da durumu izah et deseler ancak böyle ifade ederdim duygularımı sanırım.
TBMM’deki Bursa milletvekillerini her yıl ziyaret eden BALKANTÜRKSİAD ailesi her yıl hazırladıkları dosyalarla şehir ve iş dünyası için olması gerekenlerin altını çizmeye gayret etmiş, ancak bu yıl öyle bir umutsuzluk çökmüş ki omuzlara, geçmiş yıllar için hazırlanan dosyaları bir araya getirerek bir kez daha gidilmiş meclise. “Geçen yıllarda yapılması gerekenler yapılmadı ki, istikrar yok, güven yok, liyakat yok…” deniyor.
Suriyelilerin ülkelerine dönmeleri ihtimali de dahil olmak üzere buraya kadar olan kısımda sürekli olarak iş dünyasının sorunları üzerine konuşuldu. Biz de çok üzüldük yaşanan sorunlara, zira iş dünyası yoksa iş de yok, iş yoksa aş da yok…
Sıra Norm Haber Genel Yayın Yönetmeni Bülent Civanoğlu’nun sorusu ile birlikte nihayet işçiye de geldi. 2025 yılı asgari ücretinin değerlendirilmesini istedi değerli meslektaşım.
“Asgari ücreti ben üyelerimize de sorduğumda şunu söyleyebilirim, alan da veren de memnun değil bu rakamdan. İki taraf da memnuniyetsiz. Çoğumuzun yanında çalışanlar artık o ücretle çalışmıyor ki, biz şu anda açıklanan asgari ücreti geçen yıl veriyorduk zaten işçilerimize. Geçinemezler çünkü. Çay simit yeseler dört kişilik ailenin masrafı asgari ücreti geçiyor. Açlık sınırının altında bir asgari ücret! Geçinemezler! Mümkün değil! Rakamları belirlemek için asgari ücrete ve faiz oranına bakılıyor piyasada ve bize deniliyor ki, ‘üretmeyin, yeter ki enflasyon düşsün!’ Daha asgari ücret açıklanırken marketlerde etiketler değişiyor. Sabit gelirliye yönelik duyarlılık da kalmadı ülkede”
Fatih Şakir bir yandan BALKANTÜRKSİAD Yönetim Kurulu Başkanlığını yakın zamanda yapılacak seçimle birlikte İskender İskenderoğlu’na devredecek olmanın verdiği rahatlık, diğer yandan yatırımlarını başka bir ülkeye kaydırmaya çalışan bir iş insanı olmanın verdiği huzur ile hem nalına hem mıhına vurdu konuşmasında.
Bir sabit gelirli olarak kendisinden daha iyi açıklayamazdım sanırım asgari ücretin ülke içinde yarattığı durumu.
Hasılı kelam, ülkenin içinde bulunduğu durumdan rahatsız iş dünyası ülkeden gidiyor, tıpkı ülkenin okumuş, liyakatli insanlarının gittiği gibi. Dolayısıyla tez vakitte demokrasi ve güven ortamı oluşmaz, adaletin haklıdan yana tecelli edeceğine yönelik hissiyat vuku bulmazsa bu ülkede iş de aş da olmayacak!
2025 bu duygularla geliyor haberiniz ola…