Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Ülke iyi yönetiliyor mu?

Bir sürü sorunun arka arkaya gelmesi iktidar ve muhalefet partilerinin arasında ciddi bir güç çekişmesi yaşanması ve bu durumun topluma yansıması biçiminde ilerliyoruz 2025’in başından beri.

İşin güç çekişmesi kısmını takip etmek bizim işimiz elbette, ancak konunun topluma nasıl yansıdığı, vatandaştaki karşılığı araştırma şirketlerinin görevi.

Yöneylem Araştırma şirketinin 09-12 Nisan tarihleri arasında 26 ilde 2 bin 400 kişiyle yaptığı araştırmasının sonuçlarıyla birlikte bir miktar bu konuyu anlamaya çalışalım istiyorum bugün.

Araştırmada öne çıkan veriler şöyle:

  • Ülkedeki en önemli sorun nedir?’ sorusuna hemen her araştırmada olduğu gibi ‘Ekonomi’ yanıtı verildi. Yüzde 44,4’lük bir kesim bu soruya ekonomik krizi tanımladı, yüzde 18’lik bir kesim ‘geçim sıkıntısı’ dedi. Bu kez araştırmanın fark yaratan kısmı ise yüzde 25’lik bir oranla ‘adaletsizlik’ yanıtını verenler oldu.
  • Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı başarılı mı, yoksa başarısız mı buluyorsunuz?’ sorusuna katılımcıların yüzde 43,2’si başarısız yanıtını verirken yüzde 37,5’i başarılı yanıtını verdi. Yüzde 18,1 ise ne başarılı ne başarısız dedi.
  • Önümüzdeki Pazar Cumhurbaşkanlığı seçimi 2. turu yapılacak olsa Recep Tayyip Erdoğan’a mı Ekrem İmamoğlu’na mı oy verirsiniz?’ şeklindeki soruya katılımcıların yüzde 48’i İmamoğlu yanıtını verirken yüzde 39’u Erdoğan yanıtını verdi.
  • Türkiye’nin erken seçime gitmesini ister misiniz?’ sorusuna verilen yanıtlara göre katılımcıların yüzde 53,4’ü erken seçim istediğini belirtti. İstemeyenler yüzde 42’de kaldı. Erken seçim isteyenlerin geçen yıl haziranda yüzde 43, Ocak 2025’te 45 olduğunu hatırlatmakta fayda var.
  • Ekrem İmamoğlu’nun üniversite diplomasının iptal edilmesi doğru bir karar mıdır?’ sorusuna yüzde 58 yanlış cevabını verirken yüzde 27 ise doğru bulduğunu söyledi.
  • Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanması hakkında ne düşünüyorsunuz?’ sorusuna ise yüzde 57,7 yanlış yanıtını verdi. Bu soruya da doğru yanıtını verenlerin oranı yüzde 28’de kaldı.
  • İmamoğlu’nun gözaltına alınmasının ardından başlayan protestolara katılan pek çok kişi tutuklandı. Bu tutuklamaları haklı buluyor musunuz?’ şeklinde soru yöneltildi. Haksız buluyorum diyenler yüzde 62 olurken haklı bulduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 28’de kaldı.
  • Boykot, vatandaşların tepkisini göstermesi açısından doğru ve meşru bir yöntem midir?’ sorusuna katılımcıların yüzde 56’sı doğru ve meşrudur derken yüzde 38’i haksızdır yanıtını verdi.
  • Bu Pazar Milletvekilliği Seçimi olsa kime oy verirdiniz?’ sorusu da yöneltildi. Kararsızlar dağıtıktan sonra CHP yüzde 36,1 ile birinci parti oldu. AKP, yüzde 32 ile ikinci parti, DEM Parti yüzde 8,7 ile üçüncü, MHP yüzde 7,9 ile dördüncü parti oldu.

Sorular ve oranlar üzerinden giderek bazı çıkarımlarda bulunabiliriz. Öncelikli olarak şunu söylemek lazım; yaşanan ve halen süregelen ekonomik kriz, artan yoksulluk, peş peşe gelen hukuksuzluklar toplumun büyük bölümünü iktidardan uzaklaştırdı. Halkın rızasını almayı bir yana bırakın pek çok kesim kendi geleceği, hatta şimdisinden endişeli.

Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanma kararının verildiği gün düşündüğüm neyse aynı şeyi düşünüyorum halen, ‘Bizim vatandaşımız mağdurun yanında yer alır, mağduriyet yaratanı sevmez’ Vakti zamanında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için geçerli olan bu durum, şimdilerde CHP Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu için geçerli. Ülkenin büyük çoğunluğu İmamoğlu’nun tutuklanmasını hukuki bulmadı, adalet eylemi yapan gençlerin tutuklanması ve devamında gelen gözaltılar, üniversite ablukaları son olarak liselerdeki eylemler adaletsizlik kavramına olan vurguyu her geçen gün daha da artırdı.

Sonuçta görüldüğü kadarıyla pek çok kritik konuda yüzde 25 ile yüzde 30 gibi bir oranın arasına sıkışıp kalan iktidarın ülkeyi iyi yönettiğine yönelik güven giderek azalıyor.

Son yaşananların iki önemli yansıması var. Bunlardan biri protestolarla hak arayışında sonuç alınmaya başlanarak Norm Fazlası olarak tanımlanan öğretmenlerin resen atamalarının durdurulmuş olması. Atamalar Ağustos-Eylül ayına ertelendi. Vazgeçmediler, ertelediler, ama bu da bir kazanımdır

İkinci önemli yansıma öğretmen atamalarından çok daha kritik bir durumu ortaya koyuyor; yabancıya konut satışı son 8 yılın en düşük seviyesine indi!

Konut satışlarında bir düşüşün olmadığını, hatta artışın varlığını mutlak belirtmek lazım burada. Mesele şu ki; 2017’den bu yana en düşük seviyeye inen yabancıya satışlar, sektörün en büyük en kıymetli alıcısını kaybettiğini gösteriyor.

Hemen özetleyelim anlatmak istediğimizi, bir gecede devletin verdiği belgelerin geçersiz hale gelebileceğini görenler ülkeye gayrimenkul konusunda dahi yatırım yapmaktan vazgeçmiş görünüyor. Ülke ekonomisinde çalınan çanların yatırımcıları 2017 yılından bu yana hızla sınırlarımızdan kaçırdığı bilinen bir gerçekti. Geldiğimiz son noktada kendi yatırımcımız da başka ülkelerde ekmeğini arama derdine düşmüştü hatırlarsanız.

Tüm bunlar Türkiye’nin gayrimenkul sektörünü pek etkilememişti, özellikle Ortadoğu ve Rus yatırımcılar tarafından tercih edilen bir ülke olmasının önüne geçmemişti son iki yıl öncesine kadar. 2024 yılında kendini kuvvetle hissettiren yabancı yatırımcısının gayrimenkul sektöründen çekilmesi hadisesi 2025 yılının ilk çeyreğinde de aynı etkinin devam edeceğini gösteriyor.

Özetlersek, toplum ‘adalet’ kavramına vurgu yapıyor, tesisi için gerekeni yapacağını, yaptıklarıyla sonuç alacağını hatırlatıyor. Bu süreçte yabancı yatırımcıyı çoktan kaçırdığımızı gösteren alarm da bizi derinden sarsıyor…

Benim yapılan anketin sonuçlarına ve son birkaç günün olaylarına dayanarak yaptığım yorum böyle…

 

HABERLER