En büyük akademik odalardan biri olan İnşaat Mühendisleri Odası Bursa Şubesi’nde bu dönem seçim heyecanı daha bir yüksek olacağa benziyor.
Çünkü Çağdaş Grup iki yıllık yönetimin ardından bir dönem daha odayı yönetmek için kolları sıvamışken, geçmişte uzun süre İMO yönetimini elinde bulunduran Çalışma Grubu eski günlere geri dönme arzusu ile bu kez daha güçlü çalışacağa benziyor.
Hatırlarsınız geçtiğimiz günlerde Çalışma Grubu bir toplantı düzenleyerek oda üyeleri ile grubun bu dönemki başkan adayını ve yönetim kurulu üyelerini tanıştırmıştı.
Bu kez şu anda oda yönetimini elinde bulunduran Çağdaş Grup düzenlediği toplantı ile Ülkü Küçükkayalar’ı bir dönem daha başkanlığa aday gösterdiklerini açıkladı. Hemen belirtelim, Çağdaş Grubun yönetim kurulu üyeleri de en geç bir hafta içinde yeniden bir toplantı tertip edilerek açıklanacak.
Küçükkayalar’ın yaptığı uzun adaylık konuşmasını kısaca özetleyecek olursak; “Kamu ve meslektaş çıkarlarını gözeten çalışmalar yaptık, birlikte ürettik, birlikte yönettik, ama gerçekten birlikte yönettik, bunu yapmaya devam edeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti’nin aydınlık geleceğine katkı koymak adına adayım” dedi diyebiliriz.
Hatırlatmakta fayda var, geçtiğimiz günlerde adaylığını açıklayan İMO Çalışma Grubu Başkan Adayı Serdar Atilla Erdem, mevcut yönetimi odanın itibarını düşürmek ve başka odaların gölgesinde kalmakla eleştirmişti.
Küçükkayalar’ın konuşmasındaki;
“Tüzüğümüzde de yazdığı gibi Odamız, ‘halkın ve ülkenin yararı, mesleğin gelişmesi, meslek mensuplarının onur, hak, yetki ve mesleki çıkarlarını korumak ve geliştirmek’ amacı ile kurulmuş bir meslek örgütüdür. Bu amaç doğrultusunda yasalarla bağlı bulunduğumuz TMMOB bütünlüğünde toplum yararına ve mesleğimiz adına, meslektaşlarımız ile el ele verip odamızın dik duruşunu göstermeye, güçlü bir ses olmaya devam etmek için buradayız” sözlerini bir yanıt olarak okumak mümkün.
İnşaat sektörü, sorunları giderek artarken, ülke ekonomisini ayakta tutan sektör olma rolünü sürdürmekte artık zorlanan bir hale geldi. Bunu kabul etmek lazım. Sorunlar büyük, hem de çok büyük ve çözümleri de belli aslında. Ancak işin ilginç tarafı, çözümden yana olmaktan ziyade ‘gittiği yere kadar gitsin’ mantığı işletiliyor şimdilik hükümet kanadında. Bu da hangi gruba üye olursa olsun, hangi adayı desteklerse desteklesin tüm inşaat mühendislerinin ortak sorunlar yumağı olarak duruyor karşımızda.
Her köşe başında açılan fakülteler sorunu var mesela, yapı denetim mekanizmasının halen tam ve doğru çalıştırılmadığı sorunu var, inşaatların yerin üstünde kalan kısımlarındaki denetimin zemin ve temel için yapılmadığı gerçekliği var…
Yeni fakültelerin açılmaması, var olan fakültelerin de yeter sayıya düşürülmesi ve bunun karşılığında inşaat mühendisliği eğitiminin düşen kalitesinin ayağa kaldırılması çözümlerden biri. Bunu her iki grubun üyeleri de biliyor. Her iki grubun üyeleri de istiyor. Ancak konuyu çözüme kim bağlar, bağlayabilir mi, bağlayamaz mı bilinmiyor. Çünkü iş sadece oda yönetimlerinin çabalarıyla değil, hükümetin kötü politikalarının da değişmesiyle çözülecek noktada.
Yapı denetimlerinin sorunlarının çözülmesi konusu da benzeri bir süreç gerektiriyor.
‘Biz siyasi polemiklere girmek istemiyoruz, önümüze bakıyoruz, işimize bakıyoruz’ diyen İMO Bursa Şube Başkanı ve Çağdaş Grup Başkan Adayı Ülkü Küçükkayalar her ne kadar sükunetini korumayı tercih etse de çözümlere sükunetle mi, kavga vererek mi, iş bilerek mi gidildiğini tam anlayamadığım bir noktadayım.
İMO’daki yarışı yakından takip etmeyi sürdüreceğim.
Her iki adaya da başarılar diliyorum…
NOT: Dikkatimi çeken ve kamuya duyurulan küçük bir detayla konuyu bağlamak isterim…
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan AK Parti’nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olarak Murat Kurum ismini açıkladıktan sonra bir televizyon kanalının canlı yayınına konuk olan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Mehmet Özhaseki şöyle dedi;
“Murat Kurum daha önceden bakanlık da yaptığı için, Ankara ile nasıl diyalog kuracağını bilen bir isim. Dolayısıyla Ankara’yla arasını iyi tutarak daha çok kaynak alabilecek biri…”
Şimdi şunu anladım; mesele sorunları bilmek, çözümleri üretmek ve çözümleri sunmakla bitmiyor artık. Mesele sorunları ve çözüm önerilerini Ankara’ya Ankara’nın anlayacağı dilde anlatmak ve istediğiniz çözüm yöntemini kabul ettirmekte bitiyor. Bürokrasi böylesine değişmiş, işler böylesine ağam paşam ilişkisine dönmüş.
Tamam…
O halde bir şehre yatırım gelmesi için Ankara’nın anlayacağı dilden anlayarak bu yatırım için ödenek istemek de benzeri bir durum oluşturuyor. Şehrin o yatırıma ihtiyacının olması yeterli değil, anlatım biçimi büyük önem taşıyor…
Geçtiğimiz beş yılda hak ettiği yatırımları alamamış bir şehirde yaşadığımdan olsa gerek, işin bu kısmını bir türlü anlayamıyorum işte…
Tıpkı garibanın hakkını salkım salkım altınlar şeklinde nasıl yediğini her gün inanların gözüne sokan Dilan Polat’ı desteklemek için geçtiğimiz gün bir bayi açılışında toplaşan ve ‘Dilan Polat’a destek için buradayız, o olmayınca günlerimiz çok renksiz geçiyor’ diyen kalabalığı anlamadığım gibi.
Garipsin ey halkım unutma bizi…