Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Vatandaş öderken iyi, devlet öderken…

Hayatımızın döviz kuruna ve akaryakıt fiyatları ile enerji fiyatlarındaki artışlara bağlı olduğunu artık hepimiz öğrendik sanırım. Ağzımıza attığımız her bir lokmadan, düğmesine bastığımız her bir cihazdan, kontağını çevirdiğimiz tüm araçlardan gözle görülmez, elle tutulmaz bir hızla zamlar akıyor da biz peşinden yakalamak için koşuyormuşuz gibi bir hayat yaşıyoruz son dönemlerde.

Adına fiyat ayarlaması denilen zamların yarattığı sonucun son tahlilde ‘enflasyon’ ismi ile dillendirilmeye başlanması dahi şaşkınlıkla izlediğimiz gelişmelerin ne kadar vahim bir durumda olduğunu gösteriyor.

Tüm bu zam sirkülasyonu içiresinde iki ucu bıçaktan keskin akaryakıt zamlarının eğitim sistemine yansımasını ele almak istiyorum.

Efendim benim çocuklarımın halen eğitim sistemi içerisinde olduklarını ve sadece bu nedenle olsa dahi eğitimle ilgili sorunlara özel bir hassasiyet gösterdiğimi artık okurlarımın bildiğini düşünüyorum.

Kızımı okula kayıt ettirirken mecburen servise de yazdırmış ve eylül ayında akaryakıta gelen yüksek zamların ardından nasıl bir servis ücreti çıkacağını merakla bekler olmuştuk.

Orta mesafe olarak tanımlanan uzaklık için bizden istenen servis ücreti 350 lira oldu. Doğrusu gelen zamlarla birlikte pek de şaşırmadık bu fiyata. Fakat hepimizin yaşayıp gördüğü gibi akaryakıt fiyatları iki ileri bir geri biçiminde ilerleyerek zamlanmaya devam etti. Sonuç olarak normalde yılın başında belirlenen servis ücretinden devam etmemiz gerekirken, ikinci dönemin başında bir zam daha yapıldı ve bizim kızın servisi 400 lira oldu.

Benim gibi meraklı velilerin sosyal medya platformlarında bir araya gelmek ve çocuklarının gidişatını aralarında istişare etmek gibi kötü bir huyları da var. Bu nedenle dahil olduğum bir sosyal medya platformunda servis ücretlerinin konu edildiğini görünce yakından ilgilendim elbette.

Daha yakın zamanda servis ücretlerine zam gelmiş bir veliyim sonuçta…

Postun altındaki yorumlara baktığımda gördüm ki, bizim durumumuz gayet iyiymiş aslında. Servis ücreti sene başından bu yana üç kez zamlananlar da vardı serzenişte bulunan veliler arasında.

Kısacası eylül ayından bu yana çocuğu servisle okula giden veliler yüzde 30 ile yüzde 45 arasında zamma maruz kaldı.

Burası net.

Amacım servis firmalarının bu zamları neden yaptıklarını sorgulamak değil, çünkü konu zaten ortada duruyor. Benim konuyu bağlayacağım yer CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık’ın Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde verdiği soru önergesi:

“Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, taşıma yoluyla eğitime erişim kapsamında hizmet veren servisçilerin mevcut ekonomik kriz ve akaryakıt zamları nedeniyle yaşadıkları mağduriyetin giderilmesi gerektiğini defalarca dile getirdi.

TBMM Plan Bütçe Komisyonu’nda kabul edilen ve bugün Genel Kurul gündemine gelecek olan, taşıma yoluyla eğitime erişim kapsamında ek fiyat farkı düzenleyen maddede yer alan ‘1 Ocak 2022-30 Haziran 2022 arasında’ ifadesi yeterli değildir. Yaşanan mağduriyeti gidermek için başlangıcın Eylül 2021 tarihine çekilmesi gerektiğini ilgili madde Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülürken ifade ettik.

2021-2022 eğitim öğretim yılında 1 milyon 248 bin öğrencimiz taşımalı eğitim kapsamındadır. Bu öğrencilerimiz için 2022 yılı bütçesinden taşıma ve yemek yardım programı için 6,3 milyar lira kaynak ayrılmıştır.

Taşıma ihaleleri her yılın Temmuz ayı sonu Ağustos ayı başında yapılmaktadır. Bu ihalelerin ardından yaşanan mağduriyetin giderilmesi için, ek fiyat farkı ödemeleri Eylül 2021 tarihli yapılmalıdır; çünkü ihalelerin yapıldığı dönemden bugüne maliyetlerdeki artış resmi verilere açıkça yansımaktadır. İhalenin yapıldığı aydan sonraki döneme ait 2021 Temmuz – 2021 Aralık TUİK verilerine göre, araç bakım, yedek parça, kasko vb. ücretleri, ortalama yüzde 60 oranında artmıştır. Motorin fiyatlarındaki artış ise Temmuz 2021’den bugüne yüzde 190 seviyesindedir.

Bu noktada ayrıca, pansiyon barınma-beslenme ücretleri de yeniden gözden geçirilmelidir. Bu ücretler 17 Ekim tarihinde Bütçe Kanunu Teklifinde belirlenmiş ve öğrenci başına sabah kahvaltısı, öğle yemeği, akşam yemeği ve ara öğün için toplam 16 lira olarak ödenmesi öngörülmüştü. Ancak 17 Ekimden günümüze artarak yaşanan enflasyon nedeniyle, yatılı okullarda eğitim gören çocuklarımız açlıkla karşı karşıya kalmıştır. Bu hususta Milli Eğitim Bakanlığı acilen tedbir almalıdır.”

Şimdi konuyu bir de ben özetleyeyim:

Köylerdeki öğrenci sayısı azlığı nedeniyle köy okullarının belli öğrenci sayısının altına düşenleri kapatılmış ve bu köylerdeki öğrenciler taşımalı sistem ile kendilerine yakın başka okullara yönlendirilmişti. Köy okullarını kapatan devlet olduğundan, öğrencilerin servislerle taşınmasının bedelini de yaptığı ihaleye katılan firmalar aracılığı ile devlet ödemekteydi ve halen de böyle devam ediyor uygulama.

Ancak temmuz ayında yapılan ihaleye verilen bedelin üzerine şimdiye kadar hiç iyileştirme yapılmamış.

Şöyle düşünün; çocuklarını servisle okula gönderen ve bu parayı kendi bütçesinden karşılayan veliler zaten eylül ayına kadar gelen akaryakıt zamlarının yansımasıyla bir servis ücreti ödemeye başlamışken, hatta bunun üstüne bir ya da iki kez daha zam görmüşken, köylerdeki öğrencileri taşıyan servisler temmuz ayından bu yana bir kuruş fazladan para alamamış durumda.

‘Akaryakıta gelen zamları biz yapmıyoruz!’ diyen devlet tüm zamlı ürünlerde olduğu gibi okul servisi hizmetinde de parayı vatandaş öderken sesini çıkarmıyor, ama sıra kendine gelince para torbasının ağzını sıkı sıkı tutuyor.

Köydeki öğrencileri okullarına ulaştırmak için amme hizmeti görmesini beklemediğimiz servisçiler de birer ikişer kontak kapatıyor.

Yatılı okuyan öğrencilerin aç kalmaları pahasına bu artışların ısrarla yapılmaması devletin vatandaşını ne denli önemsediğinin de bir göstergesi aslında.

Ben bu yazıyı yazarken muhtemelen oy çokluğu ile Meclis’ten geçecek olan torba yasanın içinden küçük bir alıntı bu mesele. Sonunda yaşanan mağduriyetlere daha fazla seyirci kalınamayacağı gerçeği ortaya çıkmış olacak ki, ocak ayından geçerli olmak kaydıyla yüzde 30 zam yapma kararı alınmış servis ücretlerine.

Peki, Karabıyık’ın soru önergesinde istenen nedir?

“Akaryakıt fiyatlarına gelen en yüksek zam oranlarının ocak ayına kadar zaten geldiğini düşündüğümüzden, yaşanan mağduriyetlerin biraz olsun azaltılması adına yapılacak zammın ocak ayından itibaren değil de eğitim yılı başından yani Eylül ayı başından itibaren uygulanmasını talep ediyoruz” diyor CHP Bursa Milletvekili.

Bununla ilgili yaptıkları çalışma ve Aralık ayına kadar servisçi esnafı için gelen zamların olduğu bir tablo da mevcut ellerinde.

Elbette kabul edilmeyecek olan bu önerge tarihe bir not düşmek adına hem benim köşemde hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarında yerini alsın istedim.

 

 

 

 

HABERLER