Ben bu hükümetin en düşük emekli maaşına da asgari ücrete de müdahale etmeyeceğini düşünüyorum. Acı reçeteyi, yazdılar, acı şurubu memleketin en geniş ve en fakir kesimine içirecekler, ekonomideki yanlışların faturasını da maaşları daha ceplerine girmeden gelir vergisini ödeyen bu insanlara ödetecekler fikrindeyim.
Fikrim sabit, velev ki totem yaptım…
Bir kulis bilgisidir insanları ümitlendirmek için ortalığa salındı, en düşük emekli maaşının 12 bin lira civarına yükseltilmesinin beklendiğine ilişkin bir haber uçuruldu. Bu haberin kaynağı da en düşük emekli maaşının akıbeti sorulan AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’in, “Üzerinde çalışılıyor. Çalışma devam ediyor. Henüz karar verilmiş değil. Şu zamana yetişir mi diye bir değerlendirme yapmamız söz konusu değil. OVP’nin korunması esas olmak üzere toplumumuzun her kesiminin yanında olmaya devam edeceğiz” şeklindeki konuşması oldu.
Ben halen emeklinin böylesi söylemlerle oyalandığına, bir beklenti çemberinde tutulup, tabiri caiz ise gazının alınmaya çalışıldığına inanıyorum.
Bir benzer iş de asgari ücretlinin başında. Her ne kadar TÜİK tarafından belirlenen rakamlar doğrultusunda da olsa resmi enflasyon oranında maaşlarına düzenleme yapılan memurların aylık ücretlerinin çok gerisinde kalan, dolayısıyla ülkenin emeklilerden sonraki en fakir kesimini temsil eden asgari ücretliler ve asgari ücrete komşu ücret alanlar da Temmuz ayında bir müdahale beklentisi içindeydiler.
Dediğim gibi fatura bu iki kesime kesildiğinden, beklenen gerçekleşmedi.
Bugün öğle saatlerinde DİSK, TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ konfederasyonları asgari ücrete temmuz zammına yönelik ortak açıklama yaptı. Kısaca şöyle diyebiliriz; sendikalar temmuz ayı için asgari ücrete acil zam istedi.
Talep acil, çünkü emeklinin olduğu gibi asgari ücretlinin de içinde bulunduğumuz yaşam koşullarında dayanacak gücü kalmadı.
Türk-İş Başkanı Ergün Atalay;
“Bizim ülkemizde asgari ücret fazladır demek ayıp ve günah. Tablo ortada, fiyatlar ortada. Depremin maliyetini, savaşın maliyetini, Covid’in maliyetini biliyoruz. Ama kötü ekonomi yönetiminin maliyetini de biz ödüyoruz. TÜİK’in açıkladığı rakamları gerçekçi bulmuyoruz. Yüzde 20’lik bir kesim refah içinde yaşıyor. Bedeli yüzde 80’lik bir kesim ödüyor. Kemeri sık, faizi arttır, vergiyi yükselt, bahşişten vergi nasıl alırım onun yoluna bak. Böyle bir yetkiyi bundan önceki Maliye Bakanına versen o da yapardı!” ana başlıklarından oluşan bir konuşma gerçekleştirdi.
Hak-İş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Türkiye’de refahın adil paylaşımıyla ilgili tersine bir gidişin söz konusu olduğunu belirterek, “Dünyanın milli gelir dağılımındaki en adaletsiz ülkeleri arasında Türkiye yer alıyor. Avrupa Birliği ülkelerinde asgari ücret bir istisna iken ülkemizde genel ücrete dönüştü” diyerek durumu özetledi.
DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu ise üç konfederasyonun ortak taleplerini aktardı. Çerkezoğlu;
“Asgari ücret acilen artırılmalıdır. Asgari ücrete yapılacak artış diğer bütün ücretlere yapılacak zam oranlarını etkilediğinden bütün işçileri doğrudan etkilemelidir. Enflasyonun yükselmesinin sebebi işçiler değil, sermayenin bitmek bilmeyen kâr hırsıdır. En düşük emekli aylığı asgari ücret tutarında olmalıdır!” sözleri ile taleplerini iletti…
İş bununla da kalmadı.
Cumhuriyet Halk Partisi’nin gurup toplantısında konuşan Genel Başkan Özgür Özel, bir zamanlar ‘tencere tava, hep aynı hava’ denilerek küçümsenen eylemlerin belki de başlangıcı olacak bir adımın dün akşam atılması için start verdi.
Konuşmayı aynen aktarıyorum;
“Türkiye’yi ayağa kalkmaya davet ediyoruz. Buradan bütün Türkiye’ye sesleniyoruz. Türkiye, bu akşam saat 21.00’de ayağa kalk. Eğer emekliye zam istiyorsan, asgari ücrete zam istiyorsan, çaya, buğdaya, kayısıya, fındığa, darıya, üzüme, narenciyeye fiyat istiyorsan, asgari ücret artsın, emekli maaşı bir asgari ücret olsun istiyorsan; bu akşam 21.00’de başlıyoruz, ışıkları yakın, ışıkları kapatın! Uzaydan görünecek. Kendinizi gösterin. Zam isteyenler bizimle birlikte olsun. Ayağa kalkın, ışıkları yakıp kapatın. Durmadık, yeni başlıyoruz. Zammı söke söke alacağız. Ya zam alacağız geçim olacak ya da hiç yolu yok seçim olacak!”
Eldeki rakamlarla, en düşük emekli maaşı 10 bin lirayken, asgari ücret 17 bin 2 lirayken geçim olmayacağı ortada. Öyleyse, ayağa kalkıp kalkmayacağımızı çok da düşünmeye gerek yok.
Ya geçim ya seçim!