Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Yeni hukuk sistemi yükleniyor!

Belediye başkan adayları ve belediye meclis üyeleri için son kararlarını veren siyasi partilerde ortalık yangın yeriyken, hatta özellikle belediye meclis üyeliklerinde istediklerini alamayan gruplar arasında zaman zaman gerginliklerin yaşandığı söylenirken, bir yandan da ülkenin idare biçimi ile ilgili ciddi tartışmalar yaşıyoruz.

Anayasa Mahkemesinin kararlarını tartışıyoruz misal, hatta tartışmıyoruz, bu kararlar resmen içimize sinmiyor ve uygulamıyoruz da verilen kararları. Üstüne üstük yargının iki önemli kurumunu birbirine katıyoruz.

Sonra da yerine istediğimiz şeyin adını bir türlü koyamıyoruz. Daha doğrusu bu adı çoktan koyduk da mevcut durumda, içinde bulunduğumuz topraklar üzerinde dillendirildiğinde nasıl tepkiler alırız kısmı kafa karıştırıyor.

Durumun tam da burasındayız gibi geliyor bana.

Birkaç sosyal deney yapıp, toplumu mevcut tartışmaya alıştırıp, yeni bir anayasa yapmak fikrini de ısıtıp ısıtıp getirerekten çok da güzel toparlarız, kimsenin de ruhu duymaz…

Tam olarak kazandaki su soğukken kazana koyulup, altındaki ateş yandıkça ısınan suyun rehavetine kapılıp, haşlanmak üzere olduğunu haşlanmadan birkaç dakika önce anlayan zavallı kurbağaların akıbetine benziyor hızla yaklaşan senaryo.

Sosyal medya üzerinde büyütülüp köpürtülerek yaşanan, avukat Feyza Altun’un sosyal medyada kullandığı bazı sözler nedeniyle hakkında soruşturma açılmasına, gözaltına alınmasına, evinin aranmasına kadar uzanan olay böyle bir sosyal deney için epey uygundu.

‘Konuya kimler nasıl tepkiler verecek? Laiklik ve şeriat savunucuları arasında neler yaşanacak?’ sorularının yanıtları hep bu deney sayesinde mikro ölçekte alınmış oldu gibi geliyor bana.

Altun’un paylaşımında küfür çağrıştıran ifadelere yer vermesi ayrı bir şey, bu ifadeler nedeniyle gözaltına alınması, hakkında soruşturma açılması ve evinin aranması, hatta tutuklanma talebiyle mahkemeye sevk edilmesi başka bir şey.

Küfür ya da hakaret suçu işlendiyse, muhataplar şikayetçi olur, soruşturma açılır, kişi savcılığa ifadeye vermeye çağırılır, sonrasında savcı gerek görürse hakaret davası açar. Kanunlar net olarak bunu söyler.

Hakarette bulunan ifade vermeye gelmez ise ifadesi zorla mahkemeye getirilerek alınır.

Şimdilerde işleyişin değişmesi adımları atıldığından olsa gerek, yeni bir hukuki yaklaşım benimseniyor.

Orada da işleyiş şöyle; söylenen ya da yazılanlar, ülke değerlerini korumak, yasaları savunmak için edilmiş olsa dahi belirli çıkar gruplarının hoşuna gitmiyorsa önce sosyal medyada bir çatırtı kopartılıyor, ardından hedef göstermelerle birlikte edilen hakaretin misliyle fazlası muhataba yöneltiliyor, ancak değerlerine saldırıldığını iddia edenler bu hakaretlerin suç sayılmadığı kanaatini taşıyor.

Sonunda da hep bildiğimiz cümleler kuruluyor ve deniyor ki; ‘halkı kin ve düşmanlığa tahrikten…’

Hangi halk diyorsanız, yanıtı sosyal medyada belli. Artık trol ordusu mu dersiniz, temiz kalpli vatandaş mı dersiniz orası sizin bileceğiniz iş.

Ortalık karışıyor vaziyet alın demek isterdim, ama pek çok siyasinin şimdilerde aklı fikri yerel seçimlerdeki koltuklarda. Vaziyet alacak hali yok kimsenin.

Yine de bu canı sıkılan kin ve düşmanlığa sevk edilen halkın hep belirli bir kesim olduğunun altını çizmek, bu kesimin Anayasa’ya aykırı fikirlerin savunucusu olduğunu hatırlatmak görevimiz.

Çünkü birkaç gündür yaşanan tartışmadan görüyoruz ki, bu ülkenin Anayasası’nı ayaklar altına alacağını söylemek, kurucularına alenen sövüp saymak ve yine bir sosyal deney gibi bu sövgü görüntülerini servis ederek halkın nabzını ölçmeye çalışmak, rejim ile ilgili niyetini açıkça belli etmekten kaçınmamak suç değil!

İki durumun çarpıştırılması toplumda pek çok kesimin umurunda olmasa da nabız ölçmenin en iyi yolu gibi duruyor biraz dışarıdan konuya bakınca.

Gençlerin deyimiyle; yeni hukuk sistemi yükleniyor…

 

 

 

 

 

 

 

 

 

HABERLER