Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Yeni sanayi bölgeleri alkış almış, katılmıyorum!

Bursa Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Burkay, BTSO’nun 2013 yılından bu yana hayata geçirdiği projeleri ve yeni döneme ilişkin hedeflerini, düzenlediği bir basın toplantısında anlattı ve BTSO Yönetimine yeniden aday olduğunu açıkladı.

Öncelikle belirteyim, önemli bir mazeretim vardı ve çok istememe rağmen toplantıya katılamadım. Ancak toplantı sonrası gelen açıklamalardan, paylaşılan görüntülerden şunu anladım ki; ben bu toplantıya daha önce katılmışım zaten.

Burkay’ın yaptığı konuşma metni büyük ölçüde Ramazan ayında verdiği iftar yemeğinde yaptığı konuşma ile aynıymış.

Şehrin daha fazla organize sanayi bölgesine, hatta iki tane de KOBİ’lerin toplanacağı KOBİ sanayi bölgesine ihtiyacı olduğunun altını çiziyor Burkay. Büyük de alkış alıyor salondakilerden.

Konuşmanın şu bölümüne çokça katılıyorum;

“Bursa’mız Türkiye’nin dördüncü büyük şehri. 17 organize sanayi bölgesi ve 16 milyar dolarlık ihracatıyla Türkiye ekonomisine yön veren önemli bir merkez.

Dört saatlik uçuşta önemli noktalara ulaşımı olan çok büyük bir ekonomi ve nüfusa hitap eden bir coğrafi özelliği var. Bursa Ticaret Sanayi Odası 365 oda ve borsası, üye sayısıyla Türkiye’nin en büyük ticaret ve sanayi odası. 378 meclis ve komite üyemiz var. 25 konseyimiz, 70 komitemiz… Bildiğiniz gibi 63 komiteydik. İnşallah 2022 yılındaki seçimlerimize 70 komiteyle gidiyoruz. Ve 50 binin üzerindeki üyemizle de Türkiye’nin en büyük ticaret ve sanayi odası…”

Ama bu kadar…

Elbette bu itirazım mesnetsiz değil.

Söylediklerimi şehir için sözleri dinlenen Akademik Odaların genel tahlillerine dayandırıyorum. Doğru ile yanlışı birbirinden ayırmak için sıklıkla görüşlerine başvurduğum İKK Sekreteri ve Mimarlar Odası Bursa Şube Başkanı Şirin Rodoplu Şimşek ile genelde yaptığımız konuşmaların çerçevesi de bu yönde çiziliyor.

“Sanayi her yerde kurulabilir, ancak şehrimizin sahip olduğu doğal ve tarihi güzellikler, tarım alanları, doğal kaynak suları her yerde bulunacak kıymetler değil. Bu şehir daha fazla sanayileşmeyi kaldıracak noktayı çoktan aştı. Daha fazla sanayi daha fazla yerleşim demek ki, bu da şehir yaşamını daha fazla zora sokmak demektir.

Sanayiye elbette karşı değiliz, ancak artık sanayicilerimizin de katma değeri yüksek, üretim alanları daha sınırlı ürünlere yönelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Sanayi bölgelerinin doluluğu hakkında birbirinden çok farklı bilgiler var. Önce bu bilgilerden hangisi doğruyu yansıtıyor ona bakmak lazım. Ondan sonra eğer gerekiyorsa sanayi alanları oluşturulabilir” diyor Şimşek.

Katılmamak mümkün değil.

Daha yakın zamanda şehrin batısında kurulan TEKNOSAB konseptinde bir sanayi bölgesini şehrin doğusuna kurmak için bir kooperatif oluşturuldu ve bu konu hakkında görüşmek üzere Kestel Belediye Başkanı Önder Tanır’a gidildi malum.

Tanır’ın gelen heyete verdiği yanıtı uzun uzun yazmış, hatta bu konuda kendisi ile bir röportaj da yapmıştım.

Bir kez daha kısaca özetleyeyim; Kestel Belediye Meclisi’nde ilçesinde 5. organize sanayi bölgesi istemediğini belirten Tanır; “Eğer bundan 30 yıl önce kurulan ve şu anda Kestel’in içinde kalan birinci organize sanayi bölgesini taşımayı kabul ederseniz yeni bir organize sanayi bölgesi oluşturulmasına sıcak bakabilirim. Bu şartımı kabul ederseniz organize sanayi bölgesinin nereye kurulacağı, tarım alanlarına mesafesi, kaç metrekare olacağı konularını da masaya yatırır konuşuruz” diye yanıtlamıştı heyetin talebini.

Cumhuriyet Halk Partisi Kestel İlçe Başkanlığı’nın yaptığı açıklama ile CHP kanadının da karşı olduğu proje de iş dünyasının yer tespitini çoktan yaptığı duyumlarını alıyoruz. Öyle ki, yönetim binasının nereye yapılacağı bile belliymiş hazırlanan projeye göre.

Hali hazırda 17 organize sanayi bölgesi bulunan Bursa için yeni organize sanayi bölgesi kurulmasına izin vermeyen, ‘ancak teknoloji içerikli bir bölge olursa izin verebiliriz’ diyen Ankara’nın daha kaç bölgeye izin vermesi gerekiyor ki, Bursa yeterince güçlü bir sanayi kenti olsun???

Yeni sanayi bölgeleri kurmayı hedeflemek yerine, var olan sanayi bölgelerindeki üretimleri montaj tesisi pozisyonundan gerçek üretim noktalarına, marka yaratım merkezlerine dönüştürmek ve rahat kalan tarım arazilerinde de tarım 4.0 modelinde üretimlere geçmeyi hedeflemek şehrin gelişimi ve ülkenin katma değerini arttırması açısından daha doğru bir yol olmaz mı?

Haaa… Unutmadan şunu da belirtmek isterim; yeni ekonomik düzen sadece işverenlerin refahının düşünüldüğü bir sistem olacaksa global bir köy olan dünyada bu düzenin devrilmesi çok daha hızlı olur. Öyle çok uzun senelere dayanmaz üretimde çalışanların sabırları!

 

HABERLER