Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey göreve geldiğinde her ay düzenli olarak yapacağını söylediği basınla buluşma toplantılarını dört aydır tertip etmiyordu. Dört ay görünüşte kısa, icraat için uzun, bir şehir için devranın tersine dahi dönebileceği bir süre aslında.
Dolayısıyla sorular da konular da birikti. Toplantıdan pek çok önemli başlık çıktı.
Bence tüm bu başlıkların en önemlisi Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından toprak, hava ve su tahlilleri ile belgelenen şehir kirliliği vurgusu ile iş dünyasına yapılan uyarının yanı sıra Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün konuyla ilgili göreve davetiydi.
“İş dünyasına bir kez daha sesleniyorum. Eğer siz isterseniz havamız temiz olur, eğer siz isterseniz deremiz temiz akar çok net söylüyorum. Bu konuda yaptığımız tespitler var. Bu konuda asla müsamaha göstermeyeceğiz, ancak yetkilerimiz sınırlı. Ben burada İl Çevre Müdürlüğüne de huzurlarınızda seslenmek istiyorum. Lütfen buralara müdahale edin. Yerleri belli, kimlerin hangi fabrikaların olduğu belli, arıtma tesisini çalıştırmayanlar, filtreleri çalıştırmayanlar…” diyerek gösterdi tepkisini Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey.
Şehirde kaçak su kuyuları açanlar da, filtrelerini çalıştırmayanlar da, arıtma tesislerini işletmeyenler de belli aslında. Gereken müdahalelerin uzun süredir yapılmadığının, her şeye göz yumulduğunun da farkındayız.
Zaman zaman bu köşeden konuyla ilgili yazılar yazarak gereken uyarıları yapıyoruz da kim umursuyor…
İş bu toplantı ve Mustafa Bozbey’in göreve daveti ile umursamazlık çıtasını aştı. Bundan sonra olacaklar görevi bilinçli şekilde ihlale girer…
“Bakın Orhaneli’de gidip bir görün Allah aşkına, Orhanelili zehir soluyor!” diyen Bozbey sınırlı yetkisini kullanarak bacasından çıkan dumanları filtrelemeden doğaya salan Orhaneli Termik Santralini mühürledi.
Ama ne gam, Büyükşehir Belediyesinin mührü belli bir yere kadar. Orhaneli Termik Santrali halen çalışmaya devam ediyor.
Bu durum da savcılığa suç duyurusu olarak iletilmiş.
Mesele şu ki, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin yarattığı doğa tahribatını ölçümlerle tespit ettiği şirketi mühürlemesinin ardından Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğünün, hatta bakanlığın kapı gibi durması ve ‘Böylesine kıymetli bir tarım şehrinin böyle kıymetli tarım topraklarını, bu bölgede yaşayan vatandaşı göz göre göre zehirleyemezsiniz!’ demesi lazım.
Şimdilik kurumlar ölü taklidi yapıyor. Böyle giderse vatandaş da seçimlerde ölü taklidi yaparak gereken yanıtı verir. Zira dünya üç beş zenginin etrafında dönmüyor!
Hemen hatırlatalım; Orhaneli Termik Santrali, 2015 yılında Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararıyla Çelikler Holding’e devredilmişti. Santralin yarattığı çevre katliamı Bursa Gazeteciler Cemiyeti’nin ‘Başkanlarla Yüz Yüze’ programında da gündeme gelmiş, Bozbey burada yaptığı konuşmada; “Ölçülüyor, uygun deniyor. Dünya Sağlık Örgütü’nün kriterlerini baz alırsak o zaman insanlığa hizmet etmiş oluruz. Aksi takdirde bu oranlarla biz sadece kendimizi avuturuz. Havayı kirleten firmaları biliyoruz. Uyarı ve cezayı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın yapması gerekiyor. Biz onlara ulaştırıyoruz. Bundan sonra karşılarına veriler ile gideceğiz. Bunu yapmazlar ise son çare tek tek kamuoyuna paylaşacağız!” demişti.
Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin 2025 yılı için ilk planı da böylece gelişmiş oldu. Çevreyi kirleten fabrikalar tek tek ifşa edilecek!
Pek çok konu başlığı arasından benim üzerinde hassasiyetle durduğum bir diğer konu da Çınarcık Barajı inşaatının tamamlanıp kentin su sorununun önümüzdeki 30 yıllık süre için çözüme kavuşması konusu oldu.
Hatırlarsınız geçtiğimiz 5 yıllık dönemde geçmiş dönem Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş su konusunun geçtiği tüm toplantılarda ‘Çınarcık Barajı inşaatını iki yıl içinde tamamlıyoruz, bu inşaat DSİ’ye kalsa 20 yılda bitmezdi’ der, üstüne durumu bir de DSİ Bölge Müdürü ya da temsilcisine onaylatırdı. Aradan 5 yıl geçmesine rağmen baraj inşaatının tamamlandığına şahit olmadığımız ortada.
Bildiğimiz bir konu varsa o da şudur; Çınarcık Barajının Uluabat Gölü’nü beslemesi gereken kuyruk suyu TEKNOSAB’a tahsis edilmiş. Ortada başka da bir gelişme yok!
Bugün su konusu açıldığında mevzu tekrar ortaya çıktı, ancak her yiğidin yoğurt yiyişi farklı olduğundan Başkan Mustafa Bozbey konuyu bambaşka bir açıdan ele aldı. Olduğu gibi aktarıyorum;
“Yüklenici firma ile yapmış olduğumuz görüşmelerde kendisinden Çınarcık Barajı projesini önümüzdeki yılın sonuna kadar tamamlamasını istedik. Kendisinden söz aldık, parası hazır, çünkü kredi ile yapılan bir proje. Ancak gönül isterdi ki, bu projeyi BUSKİ olarak biz yapmayalım, DSİ yapsın, çünkü DSİ yapıyor böyle büyük projeleri. 2011 yılında DSİ projeyi programına almış. 2014 yılında Büyükşehir’e kamulaştırmaları yapması konusunda bilgi vermiş. Kamulaştırmaların ardından ihaleye çıkıp inşaatı tamamlayıp belediyeye teslim edilecekmiş proje. Uzun vadede de ödenecekti belediye tarafından. Bir söz ile iş değişmiş. 150-160 milyon Euro civarında bir kredi alınarak proje başlamış. DSİ’nin yapması durumunda BUSKİ olarak bu kadar borçlanmazdık. Sadece BUSKİ’nin bu yaklaşımla bu kredi alımları ile borcu önümüzdeki sene 25 milyar liraya çıkıyor!”
DSİ’nin ben yapacağım demesine rağmen bu yükün üstlenilmesi şaşırtıcı. Ödemelerin nasıl yapılacağının dahi kararlaştırıldığı sözleşmenin bir kenara itilerek böylesine büyük bir borcun altına girilmesi, Bursalının parasının şehre gerçekten belediyelerin katması gereken yatırımların gerçekleştirilmesi için neden kullanılmadığı beni hep düşündürüyor.
2014 yılında yapılması için yola çıkılan işin 2024 yılı biterken halen yapılamamış olması da ayrı bir garabet tabi…
Hani insan düşünüyor, barajı DSİ yapsa, belediye de kendi üzerine düştüğü gibi yol projelerine yoğunlaşarak tek bir ana arter üzerinde şehrin batısından doğusuna iki saatte şehirler arası yolda seyreder gibi gitmek zorunda kalan Bursalının elini rahatlatsa daha iyi olmaz mıydı?
Artık olan olmuş da, bundan sonrası için daha iyisi temennimiz…
Toplantı uzun, konular çeşitliydi.
Sonraki pek çok yazıya da konu olacak…