Yıldırım Belediye Başkanı Oktay Yılmaz geçtiğimiz başkanlık dönemini oldukça verimli kullanmış isimlerden. Spekülasyonların içinde yer almaması, siyasi itiş kakışa tevessül etmemesi de kendisini AK Parti içinde daha ayrı bir konuma yükseltiyor.
‘Ne varsa Yıldırım’da var’ sloganı çerçevesinde, ilçeye 24 saat açık olması ile ayrıcalık getiren güzel bir kütüphane kazandırarak, yeşil alanların düzenlenmesine ve vatandaşın kullanımına açılmasına önem vererek, en kıymetlisi de hakkı nazar gözetmek suretiyle kentsel dönüşüm çalışmalarına ağırlık vererek ön plana çıkmayı bileğinin hakkıyla başarmıştı.
Hani tabiri caiz ise laf değil icraat üreten isimlerden…
Hal böyle olunca yerel seçimlerin hemen öncesindeki aday belirleme sürecinde adını Osmangazi İlçe Belediye Başkanlığı için de duyduk, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı için de.
Bence Yıldırım’da kalması en doğru olandı. En güçlü olduğun ilçede riske girmeden galibiyeti büyük ölçüde garantilemiş olarak seçime gitmek gibisi var mı?
Adaylıklar açıklandı, Yılmaz’ın ‘bir dönem daha’ diyerek Yıldırım’a aday olmasına karar verildi.
Tüm bu avantajlara rağmen, CHP’li rakibiyle ciddi bir rekabet içinde geçirdiği seçim sürecinin ardından koltuk bir kez daha Oktay Yılmaz’ın oldu.
Geçtiğimiz dönem şehrin çeperlerini değiştirmek için kolları sıvayan Yılmaz’ın bu dönem daha farklı bir çalışma prensibi belirleyeceğini öğrendik Norm Haber ailesi olarak kendisine yaptığımız nezaket ziyaretinde.
Elbette en önemli çalışmalar yine kentsel dönüşüm çalışmaları olacak bu süreçte. Yıldırım, mühendislik hizmeti almamış, dolayısıyla riskli yapıları en yoğun olan ilçelerden biri. Kentsel dönüşüme hava, su, ekmek kadar muhtaç desem sadece biraz abartmış olurum…
Bu kez küçük bir fark olacak yalnız!
Yıldırım Belediyesi kentsel dönüşüm konusunu önümüzdeki beş yıllık süreçte özel sektörün sırtlanmasından yana taraf tutacak. Gerektiği yerde belediye desteği sağlanacak, kolaylaştırıcılıklar söz konusu olacak, fakat ana hatları ile bakıldığında özel sektörün yürüttüğü bir kentsel dönüşüm çalışması göreceğiz Yıldırım’da.
Bu durumun aynı zamanda Yıldırım İlçesindeki eğlence mekanları kıtlığı sorununa da bir çözüm getireceği umudunda Başkan Yılmaz. Çünkü kendisinin de ifade ettiği gibi; ‘Belediyeler gerektiği durumlarda kentsel dönüşüm çalışması yapabilir, ama vatandaşın hoşça vakit geçireceği AVM gibi eğlence mekanlarını yapmak özel sektörün işi…’
Hatırlatalım, Yıldırım ilçesi kişi başına yeşil alanı en kıt ilçe! Dolayısıyla Oktay Yılmaz bu konuya büyük ağırlık vermeye çalışıyor. Yıldırım’ın dört bir yanını mesire alanları ile donatıyor.
Burada da önümüzdeki beş yıl boyunca gözetilecek önemli bir kriter mevcut. Yapılan hizmetin sürdürülebilir olması…
Sürdürülebilirlik elbette yerel yönetimlerin bu dönem elini kolunu bağlayan tasarruf tedbirleri nedeniyle mühim. Çünkü yapılan her tesis aynı zamanda bir işletme maliyeti demek! Bu maliyetin karşılanabilir olması için de tesisin atıl kalmaması bir yana çalışmasından bir gelir elde edilmesi gerekiyor.
Tasarruf tedbirleri meselesi şimdiye kadar AK Partili belediyelerin hiç karşılaşmadıkları bir sıkıntı olduğundan, özellikle Yıldırım ilçesinde yoğunlaşan spor tesislerinin işletmelerini de bu açıdan düşünmek gerekiyor, diğer tüm tesisleri de…
En önemli maliyet işçilik! Şehrin yarısı belediyelerde işe girmeye çalışıyor, diğer yarısı da bir tanıdığını belediyelerde işe yerleştirmeye çalışıyor. Sebep elbette özel sektör ile belediye çalışanları arasındaki maaş uçurumu.
Ortadaki bu uçurumdan düştü düşecek pek çok belediye var, personel bolluğu, kaynak kıtlığı, tasarruf tedbirleri arasında sıkışmış…
Üstelik bu sıkışmışlığın AK Partili, CHP’li, MHP’li, İYİ Parti’li belediye ayrımı da yok. Tüm belediye başkanları kadrolarındaki şişkinliğe rağmen iş yaptırabilecek liyakatte personel bulamamaktan şikayetçi. Belediyeyi kimden, hangi partiden devraldıkları mühim değil, hangi zihniyette insanlarla çalıştıkları önemli bu noktada.
Ben bunları anlatıyorum, ama siz zaten bunları biliyorsunuz ve tam bu yazıyı okurken belki bir yandan belediyelerden bir tanıdık arıyorsunuz ‘hamili kart yakinimdir’ olarak sizi takdim etsin diye…
Öyleyse bence hepimizi ilgilendiren, vicdanları iki noktadan da kanatan bir konuya Başkan Oktay Yılmaz’ın bakışı ile bitirelim yazıyı.
Kendisini biraz tanıyan herkes Oktay Yılmaz’ın bir hayvan sever olduğunu bilir. Partisinin çıkardığı yeni Hayvanları Koruma Kanununun içeriği ise malum.
Bu çelişkili durum karşısında nasıl bir tutum takınacağını en çok merak ettiğim isimlerdendi Yılmaz.
“Öncelikle çıkan yasaya herkes uymak zorunda. Birçok yönden de uyuyorlar aslında. Her belediyenin bugüne kadar kısırlaştırmak, aşılamak görevliydi. Çok ciddi çözülmeyecek agresyonları olan, hastalıklı olan köpekler zaten uyutulmaya sokuluyordu. Bunu da kimse dert etmiyordu, olması gereken buydu. Yasa bunu biraz daha açık ifade ediyor. Değişen şey bu noktada şu oldu; biz aşı yaptığımız, kısırlaştırdığımız hayvanı, aldığımız yere bırakıyorduk, yasa bunları toplayacaksın ve bakacaksın, diyor. Biz de doğal yaşam alanlarında bakacağız. Tesisimiz var, fakat yeterli değil. Orman Bölge Müdürlüğü ile görüşüyoruz. Yeni bir yer yapacağız. Kısırlaştırma ve tedavi çalışmalarımız devam ediyor. Her belediye bu işi güzel yaparsa 5 sene sonra böyle bir problem kalmaz. Katı uyutma çok tercih edilmeyecek, fakat doğal ortamlarında bakmamız lazım. Bizim biliyorsunuz mama üretim tesisimiz de var. Mama kumbaralarımız var. Buraları da aktif tutmaya devam edeceğiz” diye açıkladı Başkan bize konuya bakışını.
Bu noktada kendi yorumumu şu biçimde yapmakta sakınca görmüyorum. Sahipsiz hayvanlar meselesi AK Parti’nin vicdanlı belediye başkanlarını da yasa, vatandaş talebi ve hayvanların yaşam hakları arasında sıkıştırıyor.
Şimdiye kadar konuşma şansına sahip olduğum tüm belediyeler bu meseleye Orman Bölge Müdürlüğünden yer tahsisi talebinde bulunarak, geniş yaşam alanları oluşturmak, kısırlaştırmayı hızlandırmak, aşılamayı sürdürmek ve sahipsiz hayvanlara sahiplenilmedikleri sürece kendi elleri ile bakmak suretiyle bir çözüm bulmaya çalışıyor.
İşin içine pek çok gönüllü hayvan sever dahil edilebilir aslında.
Sahiplendirmede iyi fotoğraf çok önemli, sahiplendirmede hayvanın belirli eğitimleri almış olması çok önemli, sahiplendirmede hayvanın sağlık sorunlarının çözülmüş olması çok önemli…
Tüm bu alanlarda bu şehrin fotoğraf sanatçılarından destek alınabilir. Bu şehrin köpek eğiticilerinden destek alınabilir. Bu şehrin gönüllü veteriner hekimlerinden ve tedavi bağışçılarından destek alınabilir.
Bir kez daha söylüyorum, sahipsiz hayvan sorunu vicdanlarımıza yük olmadan çözülebilir…
Belki Oktay Yılmaz da bahsettiğim alanlardaki gönüllülerle yepyeni bir proje üretebilir…