Yıldırım Belediyesi pek çok belediyeyi gerisinde bırakarak harika bir lansmanla çıktı karşımıza. Belediyenin tam 41 aylık icraatlarının Başkan Oktay Yılmaz tarafından aktarıldığı, içerisinde güzel düşünülmüş videoların bulunduğu sunum Yıldırım’ın sosyal belediyecilik anlayışı misyonunu iyice üstlendiğini vurguluyordu.
Elbette sunum sonrası sorularımız da oldu. Meslek büyüğüm Yüksel Baysal, mera olarak kullanılırken şehir hastanesi yapılması planlanan, ancak taşkın bölgesi olması nedeniyle şehir hastanesine izin alamayan bölgeye yapılacak olan lojistik merkezin bir tehlike yaratıp yaratmadığını sordu.
Başkan Yılmaz, bölgenin halen 300 dönümünün hastane imarlı olduğunun altını çizerek, şu anda 2 buçuk kilometrelik hatta dere ıslahı çalışması yürütüldüğünü ve gerekli altyapı çalışmalarının hazırlandığını belirtti.
Bir de ayrıntı verdi:
“Burası bize kentsel dönüşüm bölgesi olarak verildi. Biz bölgede dönüşüm yapmak yerine dönüşüme finans sağlayacak bir alan inşa etmeyi uygun gördük. Lojistik alan olarak projelendirdik bölgeyi. Bölge işlemeye başladığında 750 milyar katkısı olacak belediyemize, bunun 500 milyonu kentsel dönüşüm için katkı olarak kullanılacak.”
Alanın imara açılmadan önce mera olarak kullanıldığını hatırlattım Başkan Yılmaz’a.
“Bizim mekanla ilgili bir sıkıntımız var. Evet, burası mera olarak geçiyordu, ancak 30 yıldır kimse bu bölgede hayvancılık yapmıyor. Bu konuda Akademik Odalara da sunum yaptık ve konuyu açıkladık. Zaten şu anda bölgedeki bahçeler ile konutlar öylesine yakınlaştı ki, bahçecilik yapmakta zorlanıyor vatandaşımız” diye yanıtladı sorumu.
Aslında bu küçük açıklamalar dahi büyük şehirlerdeki tarım alanlarının nasıl yerleşim alanına dönüştürüldüğünü açıklıyor. Hal böyle olunca yaşadığımız gıda krizinin sebebini çok da uzakta aramamak lazım sanırım.
6 MİLYONLUK YARDIM KİMLERE VERİLDİ?
Dün Cumhuriyet Halk Partisi cephesinden, bugün de İYİ Parti cephesinden yükselen itiraz sesleri toplam tutarı 6 milyon TL’yi bulan 60 bin adet eğitim yardımı çekinin muhtarların belirlediği listeler yerine, AK Parti’nin mahalle temsilcilerinin hazırladığı listelerdeki partililere dağıtılmasınaydı.
Özellikle mahalle muhtarlarının bu konuya itirazları var. Çünkü muhtarların hazırladıkları ihtiyaç sahibi listelerdeki vatandaş yardım alamayınca onların kapısını çalıyor.
Kısacası ortada içinde bulunduğumuz zor günlerin aşılmasına bir nebze de olsa yardım sağlayacak bir miktar para var, ancak bu para gerçek ihtiyaç sahiplerine değil, partili olanlara gidiyor.
Adaletin terazisi şaşıyor…
Açıklaması sırasında, “Biz sıkıntıları dile getiriyoruz, iddiaları soruyoruz, ancak yanıt alamıyoruz! Pek çok ‘kimlere ne verdin?’ sorusu sorduk. Yanıt şu; ‘ticari sır!’ Hayırdır şirket mi işletiyorsun? Yoksa kamu hizmeti mi veriyorsun?” diyen İYİ Parti Bursa İl Başkanı Selçuk Türkoğlu’na neden muhalefetin sorularına hükümet cephesinden hiç yanıt gelmediğini sordum.
“Demokrasi azınlığın da haklarının muhafaza edildiği sisteme denir. İdeal olan da budur. Herkes kendini o ülkede güvende hissetmelidir. Türkiye’deki algı ise şudur; seçimi kayıp mı ettin, kaybettiysen yoksun artık. İş yok, para yok, ekmek yok, yüzüne bir gülücük bile yok. Bu ilkel bir yaklaşımdır.
Ayrıca dürüst iş yapmıyorlar, bu nedenle yanıt vermiyorlar. Bir de hesap vermiyorlar. Kim hesap soracak? Yargı, Sayıştay, Danıştay hepsini onlar atıyor. Böylece hesap verilmeyen hesap kaçırılan bir sistem oluştu. Buna güveniyorlar!” diyerek yanıtladı sorumu Türkoğlu.
Gerçekler dile getirilince acımasız görünüyor değil mi?