Yasemin Güler
Yasemin Güler
e-posta: YAZARIN TÜM YAZILARI

Yüreğimiz ağzımıza geldi!

Birkaç saniyenin içinde, yaşadığınız binanın yerden havalanıp güm diye tekrar yerine oturduğunu, ardından da bu şiddetli yerine oturma ile birlikte sağa sola savrulduğunu hissetmeniz kısa bir şok etkisi yapıyor elbette.

Hepi topu 4-5 saniye süren tüm bu hareketlilik, insanoğlunun doğal afetler karşısında aslında ne kadar da güçsüz ve çaresiz kaldığının bir göstergesi oldu yeniden. Elbette ne binalar havalandı, ne de sağa sola doğru sallandı. Sadece insanın yaşadığı sarsıntıyı tarifi böyle bir hissiyatı getirdi yanında.

Üçevler ve Gümüştepe arasında bir bölgede, 9.74 kilometre derinlikte ve 4 büyüklüğünde meydana gelen depremden bahsediyorum.

Ben bu bahsi yaparken birbiri peşi sıra açıklamalarda bulunan bilim insanları, Bursa’nın büyük bir depreme hazırlıklı olması gerektiğini söylüyor çarpıcı cümleler kurmayı tercih ederek…

Aslında biz bunları 6 Şubat’ta yaşanan büyük felaketin arkasından uzun uzun yazdık, uzun uzun söyledik. O dönemin depremsellik açısından en çok konuşulan ilinin İstanbul değil de Bursa olduğunun altını çizdik. Bursa’nın da İstanbul kadar sanayileşme konusunda yoğunlaşmış bir il olduğundan, dolayısıyla burada yaşanacak büyük bir depremin maddi yıkımından bahsettik.

İşin can kaybı kısmı ise en endişe verici tablo elbette. Bursa’da yaşanan ve İstanbul’un da etkilendiği bir depremde Bursa’nın tıpkı 6 Şubat depremlerinde ‘garip kalan’ Hatay gibi garip olacağını, kaderiyle baş başa bırakılacağını dile getirdik.

Dönemin Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş Hatay’daki yoğun mesaisinden etkilenerek bir yandan Bursa’nın depremsellik haritasının çıkarılmasını, dayanıksız binalarının tespit edilmesini istemiş, diğer yandan Altıparmak-Çarşamba kentsel dönüşümü için start vermişti. Sezar’ın hakkını Sezar’a teslim ederiz elbette. Aynı zamanda bu çalışmaların tümümün kısa süre içinde seçim yatırımı biçimine dönüştürülerek ciddiyetinin bozulduğunu da belirtiriz.

Şimdi geldiğimiz noktada Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin bir mikro bölgeleme çalışması yürüterek şehrin zemin haritasını çıkarmaya çalıştığını ancak bu çalışmanın henüz sonlanmadığını biliyoruz. Yıldırım’da mikro bölgeleme çalışması neredeyse bitmiş, Osmangazi’de bitmek üzere, Nilüfer mikro bölgeleme çalışması için bir ihale hazırlığında…

Mikro bölgeleme çalışması bitmeden yapılacak bir kentsel dönüşüm çalışmasının doğru zeminlere oturmayacağını da vurgulamakta fayda var.

Bu konularla ilgili zamanında ciddi bir mücadele veren geçmiş dönem Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er bugün yaptığımız görüşmede;

“Bir yıl önce benim katıldığım toplantılarda Çarşamba bölgesi ile ilgili çalışmalar yapılıyordu, ancak ben masadan kalkmıştım. Çünkü aktif fay hatları planlara işlenmemişti!” diyor. Aradan geçen sürede Altıparmak-Çarşamba kentsel dönüşümünde yepyeni bir yol haritası belirlendi. Şimdi yeni raporların hazırlanması bekleniyor.

Bugün özellikle Nilüfer İlçesi’nde yaşayan vatandaşların iliklerine kadar hissettikleri depremin varlığını bildiğimiz, fakat tespitinin yeni yapıldığı Yenişehir-Kayapa fay hattında meydana geldiğini belirtmek lazım. Hatırlarsınız bu fay hattının tespiti hakkında da uzun uzun açıklamalar yapmıştı Engin Er Başkanlığı döneminde.

Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Mehmet Yıldız da konuyla ilgili yaptığı açıklamada;

“Daha önce söylediğimiz gibi Bursa’nın 3 büyük fay hattında hasar alma riski var. Kuzey Anadolu Fay zonu, orta kolu Gemlik ve Mudanya sahilinde kısmen denizin içinde kısmen kıyıdan geçen ve Yenişehir-Kayapa fay hattı bu anlamda değerlendirilebilir. Güney kolun üzerinde deprem yaşandı bu da bize en yakın fay hattı” diyor.

Yaptığı açıklamalarda sansasyondan, çarpıcı başlıklardan uzak durmayı, vatandaşı endişeye değil tedbire yöneltmeyi tercih eden Yıldız,

Bu depremde yıkıcı hasar riski gözükmüyor, fakat bu bize ciddi bir uyarı. Deprem aslında bize bu kadar yakın. Bursa için bir gün bile çok uzun bir süre! Acilen yapıların riskli olduğu, zemin anlamında dezavantajlı bölgelerde kentsel dönüşümü başlatmalıyız!” uyarılarında bulundu.

Yıldız’ın yaşadığımız duruma yönelik uyarısı da hayli dikkat çekici aslında;

“Bu sabah Gemlik Körfezi’nde iki deprem görüldü 2 büyüklüğünde. Küçük olduğu için hissetmedik. Bir kaç saat sonra merkezde 4 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Kısacası küçük depremlerin oluşmasını stresin azalması olarak yorumlamak çok doğru olmayabilir. Aksine depremlerin artması stresin yoğunlaştığı anlamına gelir. Bu gerçeği aklımızdan çıkarmadan kentsel dönüşün çalışmalarına hız kazandırmalıyız!”

Tabi ortada vatandaşı endişeye sevk eden bir durum olunca sazı eline alanın kendi türküsünü söylemeye çalıştığı bir durum da oluşuyor. Haliyle böylesi bir söylemler kargaşası en çok Jeoloji Mühendislerini zan altında bırakıyor.

Bu çıkışlara yönelik olarak;

“Maalesef yaşadığımız tüm depremlerden sonra adına deprem uzmanı unvanını ekleyen bir çok şahsın, vatandaşlarımızın korkuya kapılmasına sebep olan açıklamalarını hayretle takip ediyoruz. Dünyada deprem uzmanı unvanıyla anılan bir meslek grubu bulunmamaktadır. Özellikle 1999 Gölcük depremi sonrasında deprem ve risk azaltma konularında birçok çalışma yapılmaktadır.

Bursa için ise; Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şubemizin de büyük gayretleri ile mikro bölgeleme etüt çalışmaları merkez ilçelerimiz de başlamıştır. Ayrıca daha önce yapılmış çalışmalar da bulunmaktadır.

Bilmeden konuşmak, sonuçlarını düşünmeden geniş ölçekli, genel-geçer söylemler kullanmak; haber niteliğinde olsa bile, dirençli kentlerin oluşmasına ve bilinçli toplumun yaratılmasına hizmet etmemektedir.

Konu “Deprem” olduğunda her kesimin hassas davranması gerekmektedir…” şeklinde yapılan açıklamayı da buraya not düşelim ve geçmiş olsun Bursa diyelim…

 

HABERLER