İngiltere’de 1 yılı aşkın sürede laboratuvar çalışmalarını tamamlayan Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz, göçmen kuşlarda virüs taşıma ve insana bulaştırma riski olabileceğini kaydetti. Prof. Dr. Yılmaz, vektör olarak nitelendirilen sivrisinek ve keneler ile kuşlardan da Batı Nil Ateşi, Kuş gribi gibi virüslerin bulaşma riski taşıdığını belirtti.
Prof. Dr. Yılmaz, ” Bildiğiniz gibi pandemi önemi bir konu. Sars-Cov-2’den sonra, Covid – 19’dan sonra acaba geleceğin pandemisi nedir diye insanlarımız merak ediyor aslında. Ben öncelikle hayvanlardan insanlara bulaşabilecek hastalıklar konusunda bilgi vermek isterim Direk hayvanlardan bulaşma olacağı gibi vektörler diyebileceğimiz sivrisinek ve kenelerden bulaşma olabilir. Keza kuşlardan da ciddi önemli bulaşmalar olabiliyor, Batı Nil Ateşi gibi, Kuş gribi gibi. Kuş gribi her zaman önemli olmuştur ve önemli olmaya devam edecektir. Özellikle üç virüs üzerinde çalışmalarda bulunduk. Kanatlılardan yani kuşlardan insanlara bulaşabilen bu hastalık bu virüs, aslında 18 tane. Ancak bunlardan 3 tanesi insanlar için risk taşıyabiliyor. Bunlar H5 dediğimiz virüs, H7 dediğimiz virüs tipi , bir de H9 dediğimiz virüs tipi. Şu anda H7 dediğimiz virüs tipi daha tehlikeli gözüküyor. Ancak geçmişe baktığımızda H5N1 2005 yılında bir salgın yapmıştır ve 18 kişinin ölümüne neden olmuştur. Şu andaki H5N1 İngiltere’de ve Çin’de dolaşan H5N1 virüsü eskisi kadar risk teşkil etmemektedir. Ancak bu virüsün son zamanlarda evcil hayvanlarda, mink gibi kedi köpek balina ve foklarda saptanmış olması endişe yaratıyor. Bu nedenle H5 virüsleri üzerine halâ gidiliyor ve risk çalışmaları devam etmekte. Bizim İngiltere’de yaptığımız çalışmalarda H5 ve H7 virüslerinin daha riskli olduğu bunun yanında H9 virüslerinin de kanatlı hayvanlar için daha riskli olduğu görülüyor; keza kanatlı hayvanlar için H5 virüsü risklidir ve bu tehlike devam etmektedir” dedi.
Göçmen kuşların kuzeyden güneye ve güneyden kuzeye göç yolları izlediğini belirten Prof. Dr. Hüseyin Yılmaz, “Bu göç dönemlerinde bu virüslerin ülkeden ülkeye taşınması olası. Göç dönemlerinde risk artıyor. Bu nedenle bir bakıyorsunuz. Romanya’da saptanan virüs ülkemizde saptanabilir. Saptanabilir diyorum çünkü elimizde veri yok. Afrika’da saptanıyor. Kuşların bir yerden bir yere göç etmesi sırasında önce oradaki evcil tavuklara bulaştırıyorlar. Evcil tavuklardan oranın lokal kuşlarına bulaştırıyorlar, oradan da ülkenin içinde yayılıyor. Bu nedenle göçmen kuşlarla yayılmaya da engel olmak kolay değil. Virüsle mücadeleye sizin hazır olmanız gerekiyor işte bu mücadele için de aşı olması gerekiyor. Virüse kadar insanlarda antikor elde etmiş olmanız lazım. Yani silahlarınızın olması gerekiyor bunlardan en büyüğü ise, aşı. Bu, henüz evcil kanatlılar dediğimiz tavuklarda her yerde uygulanmıyor” dedi.
Prof. Dr. Yılmaz, “Özellikle sitelerde su birikintileri varsa, bunların yok edilmesi gerekiyor. Bu şehircilik planında da önemli yerel yönetimler açısından. Sivrisinek sulu ortamları seviyor. Akan dereye birşey yapamazsınız ama şehirde suyun birikmesine neden olabilecek çukurların düzeltilmesi gerekiyor. İlk önlem tabii ki ilaç. Kategori kategori ilaçlar var ama bu ilaçların da çevreye zarar verdiğini biliyoruz. Ancak sineklerle de mücadele edilmesi lazım. İlaçlamanın yapılması taraftarıyım. Direnç kazanabiliyor buna dikkat edilmesi lazım yeni jenerasyon ilaçlar kullanılabilir. Bazı çalışmalar var sineklerin kısırlaştırılması yönünde ancak bunlar bilimsel platformda kalıyor ” dedi.