Kalkınma Planı üzerinde yapılan görüşmelerde milletvekillerinin soru ve eleştirilerine cevap veren Yılmaz, Türkiye’nin yakın gelecekte nükleer enerji üretmeye başlayacağını belirterek yenilenebilir enerji üretiminde de oldukça iyi bir performans sergilendiğini ifade etti.
Doğal gazın elektrik üretimindeki payının düşmesinin, diğer enerji türlerinin kullanımındaki gelişmelerle ilgili olduğunu anlatan Yılmaz, bu gazın ısınmada ve sanayide de kullanıldığını, toplam tüketimin ise düşmediğini söyledi.
Yoksullukla mücadelede iktidarlarının ilk yıllarından bu yana üçlü perspektif ortaya koyduklarını aktaran Yılmaz, fiyat istikrarı, büyüme ve istihdamın yoksullukla mücadelenin makro çerçevesini oluşturduğunu belirtti.
Yoksulluğu azaltıcı sektörel politikaları bulunduğunu dile getiren Yılmaz, eğitim ve fırsat eşitliği, sağlık politikaları, KÖYDES gibi kırsal alana dönük projelerin bunun içinde olduğunu kaydetti. Cevdet Yılmaz, bunların dışında doğrudan destekleri bulunduğunu da anlatarak şöyle konuştu:
“AK Parti iktidarlarının başladığı dönemde yüzde 30’un üzerinde mutlak yoksulluk vardı. Bugün artık istatistiki olarak ölçülmesi anlamlı olmayan düzeylere inmiş durumda. Artık istatistik kurumumuz bunları ölçmüyor. Çünkü Türkiye mutlak yoksulluk sorununu çözdü. Son 20 yılın en önemli başarılarından biri mutlak yoksulluk sorununu çözmüş olmamızdır. Bunları teorik olarak sıfırlamak mümkün değil. Tüm toplumu tam eşit hale getirmediğimiz sürece göreli yoksulluğu sıfırlamanız mümkün değil. Orada da hedef en aza düşürmek, daha aşağılara düşürmek.”
EMEKLİLİK YAŞI
Emeklilik yaşının yükseltileceğine dair iddiaların dile getirilmesi üzerine de Yılmaz, “Emeklilikle ilgili yaşı yükseltme diye bir gündemimiz yok. Böyle bir çalışmamız yok.” ifadesini kullandı.
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, Türkiye’nin savunma sanayisinde önemli bir sıçrama yaptığını vurgulayarak “Bunlar stratejik ürünler. Dolayısıyla bunların paylaşılmasında, ticaretinde mutlaka belli kriterlerle hareket etmek gerekiyor. Burada Meclis’imizin rolü ne olabilir? Tabii bu, tartışmaya açık bir konu. Gelecekte belki bunu tartışarak belli bir çerçeveye oturtmak gerekir.” değerlendirmesini yaptı.
Yılmaz, Merkez Bankasının kaynaklarıyla cari açığı düşürmeye, teknolojik seviyeyi yükseltmeye dönük seçici bazda belli projeleri destekleme yönünde bir programları olacağını, ayrıntılarını da ileriki haftalarda paylaşacaklarını anlattı.
Kadın girişimciliğini desteklediklerini ifade eden Yılmaz, kadınların iş gücüne katılımında hızlı bir artış olduğunu kaydetti.
AK Parti iktidarından önceki dönemde yüzde 5’in altında olan kadın milletvekili oranının yüzde 19’lara ulaştığına işaret eden Yılmaz, “Bu, önemli bir ilerleme ama elbette yeterli değil. Önümüzdeki dönemlerde bunun daha da ilerlemesini arzu ediyoruz. Planda bu anlamda ortaya koyduğumuz rakamları minimum rakamlar diye değerlendirin.” dedi.
AFET REHABİLİTASYONU İÇİN 3 TRİLYON LİRALIK HARCAMA
Afet ve risk yönetimi konusunda AFAD’ın kurulmasıyla dağınık yapının büyük oranda toparlandığını anlatan Yılmaz, AFAD’ın yurt içi ve uluslararası alanda önemli bir yetkinlik kazandığını, bunun daha da geliştirileceğini söyledi.
12. Kalkınma Planı’nın 5 temel ekseninden birinin afetin rehabilitasyonu ve afetlere karşı önlemler olduğunu ifade eden Yılmaz, şöyle devam etti:
“Afet konusuna çok büyük bir öncelik vermiş durumdayız. Sadece önümüzdeki 3 yılda, bu yıl dahil 3 trilyonun üzerindeki kaynağı afet rehabilitasyonu için harcayacağız. Bunun dışında kentsel dönüşümle ilgili çok önemli adımlar atıyoruz. Cumhurbaşkanlığımız bir kararnameyle Kentsel Dönüşüm Başkanlığı kurdu. Kentsel dönüşümü hafife alan, bunu rantsal dönüşüm deyip engelleyenlerin, insanımızın can güvenliğini de riske attıklarını burada ifade etmek isterim. Rantsa tabii ki hepimiz karşı koyalım ama kentsel dönüşüme bir bütün olarak rantsal dönüşüm diye bakıp, bunu aşağılayıp engellemeye çalışanlara karşı da hep birlikte mücadele etmeliyiz. Büyük bir kentsel dönüşüme ihtiyacımız var. Meclisimizin gündeminde bir kanun var. Bu kanunun yasalaşması halinde kentsel dönüşüm çok daha hızlı, seri bir şekilde gerçekleşecektir. Bunu başardığımız zaman Türkiye işte o risklerini daha aşağı çekecektir.”
‘DÜZENSİZ GÖÇLE MÜCADELE, DÜZENLİ GÖÇE DESTEK’
Geçici korunma kapsamındaki Suriyeliler, ikamet izni sahibi yabancılar, uluslararası koruma başvuru ve statü sahibi kapsamındaki yabancıların toplam 4,7 milyon kişi olduğunu kaydeden Yılmaz, “Amacımız, düzensiz göçle sonuna kadar mücadele etme, düzenli göçü ise destekleme ve kurumsal olarak sürdürme.” diye konuştu.
Uyum politikalarının önemine işaret eden Yılmaz, şöyle devam etti:
“Özellikle Suriyeli geçici koruma altında olan nüfusun uluslararası hukuk çerçevesinde güvenli alanlarını oluşturarak gönüllü bir şekilde geri dönüşlerini de teşvik ediyoruz. Orada güvenliği sağlayarak, konut inşa ederek, ekonomik sosyal hayatın sürdürüleceği imkanlar sağlayarak bunu yapıyoruz. Fakat nihai çözüm elbette Suriye’de siyasi bir çözümün oluşmasıdır. Suriye’de yeni bir anayasayla tüm kesimleri kapsayan bir huzur, güven ortamı oluştuğunda inanıyorum ki önemli bir nüfus gönüllü olarak kendi ülkesine, dönecektir. Başka ülkelerle yürüttüğümüz diplomatik çabalarla Suriye’de bir huzur-güven ortamı oluşması için de elimizden gelen tüm gayreti sarf ediyoruz.”
YORUMLAR