Dünya Sağlık Örgütü tarafından 2004 yılından bu yana meme kanserinde erken teşhisinin önemi ve meme kanseri farkındalığının vurgulanması amacıyla 1-31 Ekim Ayı Meme Kanseri Bilinçlendirme ve Farkındalık Ayı olarak belirlendi.
Türkiye’de de Sağlık Bakanlığı başkanlığında bu ayda çeşitli faaliyetler düzenleniyor. Ayrıca erken tanının önemini vurgulamak amacıyla,15 Ekim “Dünya Meme Sağlığı Günü” ve 26 Ekim meme kanserini sembolize eden “Pembe Kurdele Takma Günü” olarak kabul ediliyor.
Meme kanseri, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de kadınlarda en sık görülen ve yaşam kaybına neden olan kanser türüdür. Kadınlarda görülen kanserlerin yaklaşık yüzde 25’ini meme kanseri oluşturmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü`ne (DSÖ) bağlı Uluslararası Kanser Araştırmaları Merkezi (IARC), 180 dünya ülkesinin 140’ında meme kanserinin kadınlarda en yaygın görülen kanser olduğunu belirlemiştir.
MEME KANSERİ NEDİR?
Meme kanseri, meme dokusunu oluşturan hücre gruplarından birinin değişime uğraması ve kontrolsüz olarak çoğalması nedeniyle oluşan tümör sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Kanserli doku, önce yakın çevresine sonra, memeye yakın lenf bezlerine yayılır. Zamanında tanı konulup tedavi edilmeyen hastalarda kanser diğer organlara yayılarak tedavisi olanaksız evreye geçer.
Meme kanserlerinin son yıllarda görülme sıklığı oldukça arttı. Kanser hastalığına yakalanan her 4 kadından 1’inin meme kanserine yakalandığı biliniyor. Küresel ölçekteki istatistiklere göre meme kanserinin görülme sıklığı 100 binde 40-50 civarlarında hesaplanmaktadır.
Bunun yanı sıra ABD verilerine göre bir kadının hayatı boyunca meme kanserine yakalanma olasılığı 1/8 olarak ifade ediliyor.
MEME KANSERİ BELİRTİLERİ
Meme kanseri, başlangıç döneminde yavaş ilerler. Dolayısıyla başlangıç evresinde meme kanseri belirti göstermeyebilir. Meme kanserinde sıklıkla görülen belirtilerin bir kısmı şu şekilde sıralanabilir:
- Meme dokusunda ağrı hissi,
- Memenin büyümesi,
- İki meme arasında şekil farklılığı,
- Adet dönemlerinde daha önce hissedilmemiş şiddette ağrı,
- Meme cildinde kalınlaşma ya da tahriş,
- Memede veya koltuk altında ele gelen ağrısız şişlik ya da kitle,
- Meme başında çökme, renk değişimi gibi yapısal farklılıklar,
- Meme başında kızarıklık ya da yara,
- Meme başında soyulma, döküntü,
- Meme başından pembe veya kırmızı renkte akıntı gelmesi,
- Halsizlik,
- Yorgunluk,
- Kilo kaybı.
MEME KANSERİ EVRELERİ
Diğer tüm kanserlerde olduğu gibi, meme kanserinde evreleme, yapılacak tedavinin planlanması açısından vazgeçilmez bir unsur.
Evre 0: Kanser hücreleri hem yayılma potansiyeli kazanmamış hem de tamamen memede sınırlı kalmıştır.
Evre I: Kanser hücreleri yayılma potansiyeli kazanmıştır, ancak 2 cm’den küçüktür ve tamamen memede sınırlı kalmıştır.
Evre 2A: Memede tümör yoktur, ancak koltukaltı lenf bezlerine kanser yayılmıştır. Ya da a) Tümör 2 cm. veya daha küçük ve koltukaltı lenf bezlerine sıçramış veya b) Tümör 2 cm’den büyük ama 5 cm’den küçük ve koltukaltı lenf bezlerine sıçramamıştır.
Evre 2B: Tümör 2 cm’den büyük ama 5 cm’den küçük ve koltukaltı lenf bezlerine sıçramış veya tümör 5 cm’den büyük, ancak koltukaltı lenf bezlerine sıçramamıştır.
Evre 3A:
a) Memede tümör yok veya
b) Memedeki tümör 2 cm veya daha küçük veya
c) Tümör 2 cm’den büyük ama 5 cm’den küçük veya
d) 5 cm’den büyüktür. Ek olarak, kanser ya birbirine yapışık olarak koltukaltı lenf bezlerini tutmuştur ya da göğüs kafesi kemiğine yakın lenf bezlerine yayılmış olabilir.
Evre 3B: Tümör her boyutta olabilir ve kanser göğüs duvarına ve/veya meme derisine yayılmış ve birbirine yapışık olarak koltukaltı lenf bezlerine sıçramış veya göğüs kafesi kemiği yakınındaki lenf bezlerine yayılmış olabilir.
Evre 3C: Memede kanser belirtisi olmayabilir veya tümör herhangi bir boyutta olabilir ve göğüs duvarına ve/veya meme derisine yayılmış olabilir. Ayrıca kanser, köprücük kemiği altı veya üstü lenf bezlerine veya koltukaltı lenf bezlerine ya da göğüs kafesi kemiği yakınındaki lenf bezlerine yayılmış olabilir.
Evre 3C meme kanseri opere edilebilir ve edilemez evrelerde inceleniyor:
Opere edilebilir evrede, meme kanserinde 10 veya üzeri lenf nodu tutulumu mevcuttur. Tutulan lenf bezleri ya köprücük kemiği altındadır ya da koltukaltı ve göğüs kafesi kemiği yakınındaki lenf bezleridir.
Opere edilemez evrede, kanser köprücük kemiği üzeri lenf bezlerine sıçramıştır.
Evre 4: Kanser hücreleri vücuttaki uzak organlara (kemik, karaciğer, akciğer, beyin) sıçramıştır.
Meme kanserinde de hastalığın hangi evrede olduğunun saptanması, uygulanacak tedavinin planlanmasında önemli rol oynuyor. Hastalığın evresinin belirlenmesiyle oluşturulan tedavi planı, başarı oranını artırıyor.
EVDE KENDİ KENDİNE MUAYENE NASIL YAPILIR?
Kendi kendine meme muayenesi için öncelikle adet döngüsünün doğru şekilde takip edilmesi gerekir. Her aylık döngünün ilk günü 1. gün olarak kabul edilir ve bugünden sonraki 5. gün ile 14. gün arasında bir gün belirlenerek meme muayenesi için devamlı olarak aynı gün tercih edilir. Örneğin ilk muayene için o ayki adet takviminde kanamanın başlangıcından sonraki 9. günü seçilmişse diğer aylarda da yine aynı şekilde adet kanamasının başlangıcından itibaren 9 gün sayılmalı ve muayene o gün tekrarlanmalıdır. Kişi menopoz döneminde ise her ayın belli bir gününü kendi kendine meme muayenesi için seçebilir.
Muayene öncesi vücudun üst kısmındaki giysiler tamamen çıkarılmalıdır. Ayna karşısında kollar sırası ile yukarıya doğru kaldırılarak meme dokusundaki çıkıntı, gerginlik, meme başında çekilme, yara, renk değişikliği gibi bulgular değerlendirilmeli ve her iki meme tüm bu özellikler açısından karşılaştırılmalıdır.
Bir sonraki aşamada kollar öne doğru uzatılır ve bu pozisyonda her iki meme arasındaki şekil değişikliği olup olmadığı değerlendirilir. Daha sonra eller bel hizasında konumlandırılır ve omuzlar dik pozisyonda tutularak memelerin aynaya yansıyan görüntüsü kontrol edilir.
Bu aşamalar tamamlandıktan sonra el ile muayene yöntemi uygulanır. Muayene edilecek olan meme, sağ meme ise sağ kol dirsekten bükülerek başın üzerine koyulur ve sol elin ikinci, üçüncü ve dördüncü parmak uçları meme dokusunda dairesel hareketlerle gezdirilir. Sol meme muayenesinde ise sol kol başın üzerine yerleştirilmeli, meme dokusunda gergin bir görünüm elde edilmeli ve daha sonra sağ el parmak uçları ile meme dokusu değerlendirilmelidir.
Memede saptanan kitlelerin yaklaşık yüzde 90’ı patolojik özellik taşımayan yağ bezesi tarzında oluşumlardır ancak her durumda hekim muayenesine ve mamografi gibi detaylı görüntüleme yöntemlerine başvurulması gerekir.
NE ZAMAN MAMOGRAFİ ÇEKİLMELİ?
Memeleriyle ilgili hiçbir şikayeti olmasa da her kadının 20-40 yaş arası 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise yılda bir kez klinik meme muayenesi için bir genel cerraha muayene olması gerekiyor.
Meme görüntülemesi, meme kanserini mümkün olan en erken evrede saptamayı amaçlıyor. Teknolojik gelişmelere ve özellikle tarama mamografisinin yaygın olarak kullanımına paralel olarak, elle hissedilmediği halde görüntüleme yöntemleri ile saptanabilen meme kanseri olgularında belirgin artış görülüyor.
Ailede ve birinci derece akrabalardan birinde meme kanseri öyküsü varsa kişinin meme kanserine yakalanma riski 3 kat artış gösterir. Bu nedenle riskli grupta yer alan kadınların, hekim önerisi doğrultusunda yakın takip edilmesi gerekebilir.
40 yaş üzerinde olmak, meme kanseri riskini doğrudan artıran önemli faktörlerden biridir. 20’li yaşlardan itibaren her yaş grubundan kadında görülebilen bu kanser türü en sık 45-60 yaş arasında ortaya çıkar. Dolayısıyla 40 yaşından itibaren tüm kadınların yılda bir kez meme muayenesi yaptırmaları, tercihen meme cerrahına başvurmaları önerilir.
35-40 yaş arasında en az bir dijital mamografi çektirmiş olmak, kişinin sonraki yıllarda yapılan incelemelerini çok daha doğru değerlendirme imkanı sunar. İlk mamografi çekimi ve eş zamanlı olarak yapılan detaylı meme muayenesi, 40-45 yaş arası takibin nasıl şekilleneceğini belirlemek açısından oldukça yardımcıdır. 45 yaş sonrasında ise her yıl mutlaka bir kez mamografi çekimi önerilir.
MEME KANSERİ TEDAVİSİ
Meme kanseri ameliyatının amacı, tümörün tamamının vücuttan uzaklaştırılmasıdır. Cerrahi dışındaki tedavi yöntemleri tümörün tekrarlamasını (nüks) veya başka organlara yayılmasını önlemeye yöneliktir. Temel olarak 3 ameliyat şekli bulunuyor:
Mastektomi
Tümörle birlikte memenin tamamının alınmasına deniyor. Aynı seansta veya geç dönemde (1-2 yıl sonra) hastaya; silikon protez veya kendi dokularıyla yeni meme yapılabiliyor.
Cilt koruyucu mastektomi
Meme dokusunun tamamının çıkarılmasının gerektiği ancak meme derisinin korunabileceği durumlarda tercih edilen bir yöntem. Çıkarılan dokunun yerine, derinin içine silikon protez yerleştirilerek kozmetik görünüm sağlanıyor. Özellikle risk azaltıcı meme kanseri ameliyatları (profilaktik mastektomi) için tercih ediliyor.
Meme koruyucu ameliyat
Sadece tümörün, etrafındaki bir miktar normal meme dokusu ile birlikte çıkarıldığı ameliyat yöntemi. Bu ameliyatın iki amacı var: Birincisi, memenin yerinde bırakılarak kozmetik görünümün bozulmaması; ikincisi, hastanın bedensel ve ruhsal açıdan psikolojik olarak en az seviyede etkilenmesini sağlamak. Meme kanseri ameliyatı sonrasında 5-7 hafta süren radyoterapi uygulanabiliyor.
Son 20 yılda erken evre meme kanserinin cerrahi tedavisinde oldukça büyük değişiklikler oldu. Binlerce hastayı içine alan ve yirmi yılı aşkın takip süresi olan araştırmalar sonucunda meme koruyucu cerrahi yöntemi ile elde edilen sağ kalım oranlarının, uygun hastalarda, mastektomiye (memenin tamamının alınması) eşdeğer olduğu ortaya çıktı.
Günümüzde meme kanseri ameliyatlarında, bazı tıbbi zorunluluk halleri dışında, memenin tamamının alınması gerekmiyor. Meme, kadınların cinsel kimliklerinde ve vücut algılamalarında önemli yeri olan bir organ.
Parsiyel mastektomi, lampektomi, kadrantektomi şeklinde adlandırılan bu meme kanseri ameliyat yöntemleri ile kadınlar, gereksiz yere memelerini kaybetmekten kurtuluyorlar.
Ancak bazı hastalarda, memenin tamamının alınması gerekebiliyor. Bu durumda meme onarımı için ameliyat yapılabiliyor ve cerrahlar, doğal memeye çok benzerlik gösteren bir meme oluşturabiliyorlar.
Radyoterapi (ışın tedavisi) ne için uygulanıyor?
Radyoterapi (ışın tedavisi/şua) ameliyat sonrası memenizde kalmış olabilecek kanser hücrelerini yok etmenin en hedefe dönük ve oldukça etkili bir yoludur. Radyoterapi bölgesel bir tedavidir ve sadece ışının verildiği bölgede etkili olur (kemoterapi sistemik tedavidir, tüm vücutta etkili olur). Birçok insan korkmasına rağmen, radyoterapi dayanılması oldukça kolay ve yan etkileri sadece tedavi uygulanan alana sınırlı olan bir yöntemdir.
Kemoterapi (ilaç tedavisi) ne için uygulanıyor?
Kemoterapide ilaçlar kullanılarak hem orijinal bölgesindeki hem de vücudun diğer yerlerine yayılmış olan kanser hücrelerinin zayıflatılması ve yok edilmesi amaçlanmaktadır. Kemoterapi kan yoluyla vücudun tamamını etkileyen sistemik bir tedavidir. Oldukça çok sayıda kemoterapi ilacı bulunmakta olup çoğu olguda meme kanserinin kemoterapisi için iki veya daha fazla ilacın bir kombinasyonu kullanılmaktadır. Kullanılacak ilaçların seçimi genellikle hastanın patoloji raporuna ve tümörün biyolojik özelliklerine göre yapılır. Ameliyat sonrası yapılan kemoterapiye adjuvan (yardımcı) kemoterapi adı verilir. Kemoterapi şu durumları tedavi etmek amacıyla kullanılmaktadır:
• Erken evre meme kanserinde cerrahiden sonra geride kalmış olabilecek kanser hücrelerini yok etmek ve kanserin geri gelme riskini azaltmak
• İleri evre meme kanserinde kanser hücrelerini mümkün olduğunca tahrip etmek
Bazı durumlarda kemoterapi kanseri küçültmek için ameliyat öncesinde verilmektedir. Buna neoadjuvan (yeni yardımcı tedavi) kemoterapi denmektedir.
MEME KANSERİNİ ÖNLEMEK İÇİN NE YAPMALI?
Sağlıklı yaşam girişimleri; sebze ve meyveden zengin beslenme, haftada en az 150 dakika yürüme gibi orta düzey fiziksel aktivite yapma, sağlıklı kiloda olma, sigara ve alkolden uzak durmaktır.
İkincil korunma önlemleri ise kendi kendine meme muayenesi yapmak, klinik meme muayenesi yaptırmak ve mamografi çektirmektir. Erken tanı için, 20-40 yaşları arasında ayda bir kendi kendine muayene yapılmalı, gerekli görüldüğünde mamografi çektirilmelidir.
YORUMLAR