Uzun yıllardır ABD’de yaşayan Yeşilçam’ın unutulmaz sanatçısı Ahu Tuğba, 1 Eylül’de Miami’deki evinde hayata gözlerini yumdu.
Sanatçının cenazesi Türkiye’de toprağa verilecek ancak Tuğba’nın ölümününün şüpheli bulunması üzerine otopsi istendi. Ünlü oyuncunun cenazesi yasal prosedürler nedeniyle hâlâ Türkiye’ye getirilemedi.

Ahu Tuğba’nın kızı Anjelik Calvin, sosyal medya hesabından yeni bir açıklama yaptı ve cenaze tarihinin henüz belli olmadığını söyledi.

“CENAZE İÇİN DOĞRU TARİHİ HABER VERECEĞİM”
Anjelik Calvin, “Cenaze tarihi diye bir tarih asla belirlenmedi. Henüz US Department Of State yeni Amerikan pasaportumu göndermedi. ABD doğumluyum ve Türk pasaportum vizem neredeyse yok. Ülke sınırlarında sorun yaşamamak adına bu süreçte birkaç gün daha beklenecek. Taziyeleriniz, dualarınızı okuyorum. Allah hepinizden razı olsun. Hiçbir açıklamaya itibar etmeyin. Siz sevenleri çok değerlisiniz. Dostlarına mutlaka buradan doğru cenaze tarihini ve saatini bildireceğim. Bunu haberden değil, benden duyacaksınız elbet. Ortada kesinleşen tarih ve cami yoktur. Doğru tarihi haber vereceğim” ifadelerini kullandı.

“UYUYAMIYORUM, GEL”
Öte yandan Anjelik Calvin, birkaç gün önce sosyal medya hesabından annesinin fotoğrafını paylaşmış ve “Seni öpeyim gel. İçim yanıyor. Alnından öptüm sarılmadan niye niye. Allah’ım yardım etti, uyudum pişmanım uyuyamıyorum gel. Allah’a olan inancım olmasaydı eğer canıma kıyardım. Ama Rabbimin gücüne gider annem. Annem gel minnağım, kalbim yanıyor gel” sözleriyle duygularını dile getirmişti.

VASİYETİNİ YILLAR ÖNCE YAZDIRDI
Ahu Tuğba, 2013’te yakalandığı akciğer rahatsızlığının tedavisi sürecinde vasiyetini hazırlattığını ve organlarını bağışladığını söylemişti. Vasiyetinin içeriğini açıklamayan Tuğba, şu ifadeleri kullanmıştı:
“Akciğerim alınacaktı. Ameliyata girecektim. Kızıma ameliyat olacağımı söylemedim, ‘Bodrum’da evde uyuyorum’ dedim. Anestezi yasak olduğu için vasiyetnamemi yazdım. Ameliyata gideceğim gün direkt noteri çağırdım yanıma. Vasiyetimi yazdırdım çünkü anestezi yasak dediler bana. Organlarımı da bağışladım. Ameliyattan sonra yaşayacağım mı, öleceğim mi bilmiyordum. En büyük korkum kızımı bir daha görememekti. Ölümden korktuğum yoktu benim. Ben sevk edilirken kızım Bodrum’a geldi. Beni Bodrum’da zannediyordu. ‘Bir oteldeyim’ dedim. Ben İzmir’den İstanbul’a giderken yolumu İzmir’den Bodrum’a çevirdim. Hayatımda ilk kez kızıma yalan söyledim. Onun bunları hissedip gelmesi bir mucizeydi yani. Yaşıyor olmam ameliyat olmamı engelleyen kızımdı. Doktorum tarafından ameliyata gerek olmadığı söylendi.”
YORUMLAR