Hürriyet’ten Fatih Çekirge, kendisine konuşan Bakan Akar’ın F-35’lerle ilgili açıklaması hakkında, “Bakan Akar’ın cevaplarını son gelişmelerle birleştirip yorumlayınca, bendeki izlenim şu: F-35 uçağının alımı artık çok zor. O ihtimal bitmiş. Şimdi verilen 1 milyar 400 milyon doların nasıl ve ne kadarının geri alınacağı önemli… Yani tahsilat ve hesaplaşma meselesi…” diye yazdı.

Akar, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarını da şöyle açıkladı:

“Yeni güvenlik konsepti var. Terörü kaynağında kurutmak lazım. Mehmetçiğin nefesi teröristin ensesinde. Kaçtıkları yere kadar gideceğiz, teröristler nerede ise hedefimiz orası. Tek hedef terörist.”

“TÜRKLER KÜRTLERİN PEŞİNDEYMİŞ GİBİ ÇARPITMAYA ÇALIŞIYORLAR”

Çekirge’nin aktardığına göre, Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarıyla ilgili de konuşan Bakan Akar’ın açıklamaları şöyle:

“Yeni güvenlik konsepti var. Terörü kaynağında kurutmak lazım. Mehmetçiğin nefesi teröristin ensesinde. Kaçtıkları yere kadar gideceğiz, teröristler nerede ise hedefimiz orası. Tek hedef terörist.”

“Birileri Türk-Kürt kardeşliğini bozmak amacıyla Türkler Kürtlerin peşinde gibi çarpıtmalar yapıyor. Asla ve kat’a böyle bir şey söz konusu değil. Bizim Kürtlerle veya herhangi bir etnik grupla husumetimiz yok, olamaz da. Tek hedefimiz terörist unsurlar. Irak ve Suriye başta olmak üzere bizim hiçbir ülkenin hakkında, toprağında gözümüz yok. Derdimiz sınırlarımızın, halkımızın güvenliği. Derecik’te sınıra yakın bölgede yaşayan bir vatandaşımız, her dakika terörist mi gelecek kaygısıyla rahat ve güven içinde yaşayamıyor. Terörü kaynağında kurutmazsanız, 3 bin kilometreye yakın kara hududumuz var, her metreye adam koysanız giriş çıkış olabilir.”

“BİRİLERİ BİZİM NE İŞİMİZ VAR AFRİN’DE DİYOR”

Akar, muhalefet kanadından gelen Afrin harekâtları eleştirilerine de şöyle yanıt verdi:

“Birileri bizim ne işimiz var Afrin’de diyorlar. Afrin’deki teröristler insanları adım atamaz hale getirdiler, Kilis’in, Reyhanlı’nın halini düşünün. Vatandaşlarımız camilere, okullara, tarlalara düşen roketler nedeniyle buralara gidemiyor ve çalışamıyordu. Oranın teröristlerden temizlenmesi gerekiyordu. Sonrasında Barış Pınarı Harekâtı’nı yaptık. Daha sonra anlaşma yapıldı.”