Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin, Habertürk’te Kübra Par ve Kemal Öztürk’ün sorularını yanıtladı.
Bakan Bilgin’in açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:
“Zor bir seçim dönemi geçirdik. 1. turda çok önemli bir seçim tablosu ortaya çıktı. Birçok anketçiyi yanıltan, fazlasıyla yanıltan, toplumsal gerçekliği anlama konusunda sadece teknik değil yöntemsel hataları ortaya koyan seçim tablosu. 20 küsur yıl sonra AK Parti’nin hala Türkiye’nin birinci partisi olması. Başladığı yerde devam ediyor 21 yıl sonra. Bu Türkiye’de ilk defa oluyor. Cumhur İttifakı, Millet İttifakı’na 15 puan, AK Parti ana muhalefet partisine 10 puan, sayın Cumhurbaşkanı, Kılıçdaroğlu’na 5 puan fark attı. Bu seçimde PKK/PYD çizgisinde siyaset yapmaya çalışan hareketin oyunun düşmesi. Bu ne yeşil ne sol. Oy kaybettiler. Israr ederlerse sonunda yok olup gideceklerini, baraj olsaydı yok olacaklarını ortaya koydular. Bu seçim bir de milliyetçiliğin Türkiye’de fevkalade demokrasi içinde sorunların çözümünün vatanseverlik, bağımsızlık, Türkiye’nin bütünlüğü içinde sürdürülmesi gereken bir milliyetçilik. Bunu çok değerli bir zihin yapısı olarak düşünüyorum. MHP’yi yüzde 5-6 gösterenler yine yanıldı. Kendisini milliyetçi olarak ayrıştıran, MHP’nin milliyetçiliğini yetersiz bulup siyaset yapan Meral Hanım ve arkadaşları onlar da baraj altında kalıyorlardı. Ama bir önceki seçime göre oylarını korudular. Milliyetçilik Türkiye’de siyasetin belirleyicisi. Sinan Bey de 5 küsur oy aldı. Türkiye’de siyasetin belirleyici faktörlerden birisinin milliyetçilik olduğu ortaya çıktı.
‘SİNAN BEY’İN DAVRANIŞINI TUTARLI OLARAK GÖRÜYORUM’
Ağırlıklı olarak terör karşısında Türkiye’nin birliğini savunan özellikle PKK etnik ayrımcılık, onu şiddet yoluyla Türkiye’ye karşı operasyon aracı haline getirmiş yapı olarak gören insanların bir kısmı da Sinan Bey ve ittifakının içinde yer aldığını düşünüyorum. Sinan Bey, Cumhur İttifakı’nı ve sayın Cumhurbaşkanımızı destekleyeceği yönde bir açıklama yaptı. Ben tutarlı bir davranış olarak görüyorum. Türkiye’deki milliyetçiliğin, vatanseverliğin, yurtseverliğin nasıl isimlendirirsek isimlendirelim bunlarda yabancı düşmanlığı yok. ‘Suriyelileri yarın gönderelim’, Suriyeli düşmanlığı yüzünden siyasi problematik haline getiren ifadenin Türk toplumunda karşılığının olmadığını düşünüyorum. Türk toplumunun bu düşmanlığı onaylayacağını düşünmüyorum. Zaten Suriyelilerle ilgili hükümetin uyguladığı proje var.
‘SURİYE İLE KURULAN İLİŞKİLER SÜRECİ HIZLANDIRACAK’
Terörden arındırılmış bölgelerde Türkiye işyerleri, kentler, yerleşim yerleri inşa ediyor. Oraya 500 küsur bin insan çıktı. Bunun 1 milyona çıkması için çalışmalar harıl harıl sürüyor. Suriyeliler zorunlu geldi. Türkmen, Kürt, Arap geldi. Bunların Suriye’de insanca yaşayabilecekleri ortamın oluşturduktan sonra döndürülmesi gibi sağlıklı bir anlayış olamaz. PKK’nın, PYD’nin Suriye’de işgal ettiği alanı sürekli genişleterek, oradaki Kürt, Türkmenlerin Türkiye’ye kaçması için baskı yapıyor. Şimdi Suriye rejimi Türkiye ile diyalog kurdu. Türkiye’den tekrar Suriye’ye dönenlerin emin bir şekilde ortam oluşturma bakımından. Türk halkının meseleyi gördüğünü, Türk devletinin de özellikle Suriye hükümeti ile kurulan diyalogla birlikte oradaki güvenli bölgelere, bir proje içerisinde Türkiye’nin oraya döndürüleceğini, bunun da hızla artarak 1 milyonu geçeceğini düşünüyorum. Bu yerleşim yerlerinin içinde sadece iskanlar değil orada çarşılar, altyapılar, alışveriş merkezleri kurulan bir yapı oluşturuluyor. Türkiye bu göçmenlerin sağlıklı biçimde oraya gitmesi için yapılıyor. Suriye ile kurulan ilişkinin bu süreci hızlandıracağını düşünüyorum.
‘TÜRKİYE SÜREÇTEN EKONOMİSİNİ BÜYÜTEREK ÇIKTI’
Partilerin oy değişmelerini anlamak gerekir. Ana muhalefet ne kadar puan artırdı? Maksimum aldığı oy yüzde 25 aldı. CHP’yi kast ediyorum. Ana muhalefet partisinin oy değişiminin olduğu yerde 21 yıllık AK Parti’nin geldiği yer başlangıçta geldiği yer. Şunu görelim, neler yaşandı? Pandemi krizi yaşandı. Herkes evlerine hapsoldu. Olağanüstü sağlık sorunuyla karşı karşıyaydı dünya. En gelişmiş ülkelerin sağlık sistemleri çöktü. İngiltere’nin sağlık sistemi çöktü. ABD’de korkunç manzaralar oluştu. Türkiye ne yaptı? Avrupa ülkelerinde yaşayan hasta olan insanları büyükelçiler vasıtasıyla Türkiye’ye getirip tedavi ettirdi. Avrupa’daki ülkeler 4 trilyon dolarlık milli gelire sahipler. Türkiye o günlerde 800 milyar dolarlık ekonomiydi. Türkiye’nin ürettiği sağlık hizmeti, yurttaşının elinden tutması. Hakkari’nin dağ köyünde doğum yapan hanımı helikopterle alıp karşılıksız tedavi ettiren sisteme sahibiz. Bunun bir bedeli var. Bir de üstüne üstlük savaş çıktı. Olağanüstü enflasyonist ortam çıktı. Almanya’da yüzde 38’e çıktı enflasyon. Almanya 4 trilyon doların üzerinde ekonomi. Ulaşım, navlun, taşımacılık sistemleri. Üretim sistemlerini çökme noktasına getirdi. Türkiye bütün bunlara rağmen ekonomisini büyüterek çıktı. Türkiye istihdam, ihracat yarattı. Bunun maliyeti oldu. Ortalama dış ticaret ithalat bedeli olarak toplam cari açık 45 milyar dolar civarında. Biz bu dönemde 100 küsur milyar dolar bir açıkla karşı karşıya kaldık. 57 milyar dolar fazla enerji parası ödedik. Enerji açığı çıktı. Önemli olan bu sorunların büyümesi karşısında Türkiye’nin ortaya koyduğu çözüm yoludur. Türkiye bunu çevirdi.
‘TÜRKİYE’DEKİ ENFLASYON KONTROL ALTINDADIR’
Yatırımların maliyetleri var. Sabit sermaye yatırım maliyetlerini belirleyen birçok iktisadi faktör var. Ekonominizin döviz üretme kabiliyeti geliyor bunların başında. Bütün bunlar maliyetleri artırıyor. İlave enerji maliyetleri oldu. 57 milyar dolar bir ekonomiye 1 yıl girdiği zaman, tüm bu dedikleriniz yarı yarıya ucuzlar, çıktığı zaman yüzde 100 pahalılanır. Büyümenin maliyeti var. Büyüme üretimdeki artış demek. Artış istihdam yaratıyor. Bütün bunların maliyeti enflasyona yansıyor. 57 milyar dolarlık ilave maliyeti çıkardığınız zaman Türkiye rahatlar. Bu konjonktürel durumu yönetmek için Türkiye büyüyerek, ihracatını artırarak bu sorunu çözecek. İşsizliği aşağı çekmek zorundayız. Türkiye yüzde 5’lik bir büyüme yarattığı zaman 750 bin istihdam yaratıyor yaklaşık. Yüzde 7’de 1 milyon 100 bin civarında. Pandemi, enflasyonun Türkiye’deki yansımalarına ilave olarak enerji kaynaklarına ödediği paraya büyümeye devam ediyor. Faiz bir kontrol aracı değil. Enflasyon hızlı şekilde düşüyor şimdi. Enflasyon kontrol altına alınmıştır. Bu yılın sonu itibariyle enflasyon hızlı şekilde düşmeye devam edecek. Enflasyona karşı da çalışanların, emekçileri koruyacak bir dizi sosyal politika uygulaması devreye soktuk. Türkiye tarihinde ilk defa 460 dolara yakın bir asgari ücret açıkladık.
‘ASGARİ ÜCRET YUKARIDAKİLERİNİ DE BELİRLİYOR’
Türkiye dolar üretemeyen bir ülke değil. İhracat yoluyla dolar üretiyor. Üretimini artırdıkça, sanayiye dayalı büyümesini yükselttikçe Türk ekonomisi kendi ihtiyacı olan doları üretebilecek bir ülkedir. Türkiye’nin petrolünü üretme imkanlarının arttığı, doğalgazını bularak devreye bağladığını dikkate aldığımızda ekonominin maliyet üzerindeki baskısının azalacağını söyleyebiliriz. Türkiye bütün ekonomik şartlar karşısında özellikle çalışanlarını koruyan sosyal politikalar uyguladı. Ekonomi büyüdü. Enflasyon karşısında emekçilerini koruyan ücret politikalarını uygulamaya soktu. Asgari ücret yukarıdaki ücretleri de belirleyen etkisi vardır. Yukarıdakiler fazla artmıyor. O yukarıdakilerinin örgütsüzlüğünün sonucudur. Türkiye’nin takip ettiği politikalar büyüme, istihdam ve üretimi artırarak yürümesini sağlayan politikalardır. Konjonktürel sorunların aşılması öncelikli meseledir. Her ekonomik büyüme, ekonomik konjonktürel durum yeni sorunlar ortaya çıkarabilir. Sosyal devlet, sosyal politikalarla çalışanların, emeklilerin durumunu korumaktır. Son olarak 700 küsur bin kamu işçisi ile toplu sözleşme yaptık. Bu çok önemli bir şey. Bu sözleşme özel sektördeki işçilere de model olarak yansıyor.
‘TÜRKİYE TAM ANLAMIYLA ENDÜSTRİ DEVRİMİ YAŞIYOR’
Cumhur İttifakı Meclis’te 323 milletvekili kazandı. AK Parti’nin 21 yıllık hikayesinde hangi sektörü ele alırsak bir sürü başarı hikayesinden bahsedebiliriz. Türkiye’nin en uçtaki şehri ile İstanbul arasında uçak yolculuğu her gün birkaç sefer yapılan hale getirildi. Sağlık sistemini ele alın. En ücre köşesinde, Ağrı’da tekstil endüstrisinin hızla geliştiğini biliyor musunuz? İhracat yapıyor. Türkiye’nin en küçük şehri benim doğduğum şehir Bayburt. Bayburt’ta ihracat var. Altyapıda dönüşüm müthiş bir şey. 21 yıllık hikayenin büyük başarısı Türkiye’nin dönüşümü. Türkiye tam anlamıyla endüstri devrimini yaşıyor. Türkiye’nin her yerinde herşey üretiliyor. Batı ile bağımlılık ilişkisi içerisine girmiş ülkeler kalkınamaz. Türkiye onu kırdı. Dünya Bankası, IMF, NATO bu cenderenin içine girdiğinizde dünya sizi geri kalmışlığa hapseder. Türkiye 80 yılda 300 milyar dolara gelmişken nasıl 20 yılda 1 trilyon dolara geldi? Bu bağımlılık ilişkilerini kırarak geldi.
‘BU YAPI BAŞKANLIK SİSTEMİ İLE DAHA GÜÇLENDİ’
Türkiye’yi bu kadar değiştiren bir parti 21 yıl sonra Türkiye’nin birinci partisi. Meclis’te 323 milletvekili almış. Bu büyümenin arkasında siyasal istikrar var. Kuzey Kore, Çin’in sağladığı bir istikrar değil bu. Demokrasi içinde istikrar. Bu yapı başkanlık sistemi ile daha güçlü hale gelmiştir. Meclis’teki bu çoğunluğu Ankara ve İstanbul görüyor. Cumhurbaşkanımıza vereceği yüksek destekle bu istikrarın devam etmesine doğru irade ortaya koyacaktır. Bunu belediye seçimlerinde de göreceğiz.
ASGARİ ÜCRETE ZAM NE KADAR OLUR?
Asgari Ücret Komisyonu, işveren, işçi sendikaları ve kamu adına bizim üyesi olduğumuz bir komisyon. Bu komisyon kararları veriyor. Biz komisyon kararlarına göre değerlendiriyoruz. Şimdi benim buradan rakam açıklamam ahlaki olarak doğru olmaz. Şunu söylüyorum; 500 dolara tekabül eden bir alım gücünü Türkiye’nin asgari ücrette korumasını, sadece asgari ücretliler için değil diğer çalışanlara da yansıyor.
‘KAMU PERSONEL REFORMUNUN ALTYAPISINI HAZIRLADIK’
Memur maaşları 22 bin lira olacak, sayın Cumhurbaşkanımız açıkladı. Bizim çalışmalarımızdan birisi sözleşmeli personel vardı kamuda. Sözleşmeli memurlara kadro verdik. Artık sözleşmeli memur çok özel alınacak. Nükleer enerji uzmanı diyelim, onu mevcut memur maaşlarıyla bulamıyorsunuz, özel sözleşme ile alacaksınız. Onun dışında sözleşmeliyi kadroya dönüştürdük. Ana muhalefet partisi seslendirdi, sözleşmeli memurluğu kaldıracağız dedi, herhalde uygulamadan haberi yok. Aradaki farkları düzenledik. Parlamenter sistemden kaynaklanan sorun var. 33 çeşit sözleşmeli uygulaması vardı. Fevkalade büyük sorun. Devlet bakanlığı kurulmuş, kanun çıkarmış, ek madde yazdırmış personel almış. İçinden çıkılmaz haldeydi onu düzenledik. Kamu çalışanların içerisinde eşitsizlik var. Bu statülerin eğitime, tecrübeye, başardıkları sınava göre yeniden düzenlenmesi lazım. Kamu personeli reformuna ihtiyaç var. Yasaya dönüşecek altyapısını hazırladık.
‘EMEKLİ MAAŞLARINI TEMMUZ’DA YENİ DEĞERLENDİRECEĞİZ’
Yasal prosedürde emekli maaşları Temmuz ayında düzenleniyor. 7 bin 500 lira yaptığımız sıra yoğun ve haklı şekilde gelen talep vardı. 7 bin 500 lira yaptığımızda yaklaşık 9,5 milyon insan istifade etti. Bizim emekli olan insanlarımız yuvarlak 15 milyon. Bundan istifade edemeyen, prim ödemiş insanlar var. Onlardan yoğun talep geldi. Sayın Cumhurbaşkanımız katıldığı programda onlarla da ilgili düzenleme yapacağız. Temmuz ayında bütün bunları yeniden değerlendireceğiz. Ödediği prim dikkate alınarak kademeli olarak artış olacak.
‘KÜÇÜK İŞLETMELERDE PRİM GÜNLERİ 7 BİN 200’E İNECEK’
Bağkurlu statüsünde olan çok farklı insan var. Buranın genel müdürü Bağkur’dan emekli olmak istiyor. Bir işyeri sahibi diyelim. Yanında iki kişi çalıştıran berber. Küçük ticaret erbabı. Biz mikro işletmeleri prim günlerini 7 bin 200’e indireceğiz.
KAMU MÜHENDİSLERİNİN DURUMU
Kamuda çalışan mühendislerin temsilcileriyle defalarca görüştüm. Şikayetlerinden bir tanesi, bizim yanımızda çalışan işçiler kadar maaş alıyoruz diye. Avukatlarla ilgili 3600 düzenlemesini yaptık. Aynı şeyi kamuda çalışan mühendisler için çerçeve çalışması yapıyoruz. Statü, eğitim, tecrübe ve yaptıkları işi tanımlayan farklılaşma değerlendirilecek. Bunlar için yeni Meclis’in çalışma dönemine başlaması gerekiyor. Çalışmalar bu yıl içinde kesinlikle biter.
BELEDİYELERDEKİ TAŞERON İŞÇİLER
Belediyeler işçi kadrosundan almış, zabıta yapmış. Yasal problemi öncelikle çözmemiz lazım. Belediyelerde çalışan taşeron işçiler var. AK Parti döneminde yapılan kapsamlı düzenleme var. Yaklaşık 900 bin taşeron işçisi kamuda kadro aldı. Yaklaşık 100 bin civarında kesim var. Onlarla ilgili çalışmamızı hazırladık. Depremden dolayı birkaç ay geciktik. En son Meclis’e ulaşıp da çıkarabildiğimiz yasa geçici işçiler yasasıydı, onları da çözdük.
AKADEMİSYENLERİN MAAŞLARI NE OLACAK?
Türkiye’deki akademisyen meselesi önemlidir. En başarılı öğrencilerin kendilerini üniversitelerde planlaması lazım. Ücret çok önemlidir. Üniversitede akademik kadronun, öncelikle asistanlardan başlayarak ücret sisteminin yeniden değiştirilmesi gerekir. Bu konuya çalıştım, Defalarca araştırma yaptırdım. Bu konuda hazırlığımız var. Bunu YÖK’le de görüştüm. Bu reformu bu sene yapmamız lazım. Kamu reformunun bir parçası bu ama üniversiteyi ayrı bir yere koyarak. Ücret sisteminin değiştirilmesi gerekir.
STAJ BAŞLANGIÇ SAYILACAK MI?
Stajyerlikte çıraklık okulları farklı. Sigortası ödenmişse sorun yok, o sayılıyor. Sağlık sigortası başka bir şey. Çırak okullarında mesleğe giriş, işe devamlılık gösteren iş ilişkisi ise onda reform yapılması lazım. Onun sisteme dahil edilmesi gerekir. Onunla ilgili çalışmayı bitirmedik. Çalışma bittiği zaman kamuoyuyla paylaşırım. Kısa süre içinde çalışma biter. SGK’ya yeni personel bakanlığın sitesinde aranan şartlar ilan edilecek.
EYT’DE TÜM MAAŞLAR NE ZAMAN YATACAK?
EYT’de şu anda 1 milyonun çok üzerinde rakama çıktık. Bu ay sonuna biter diyordum. En fazla önümüzdeki ay biter. Hiçbir kayıp olmayacak.
‘TÜRKİYE CEZALANDIRILMAK İSTENİYOR’
Türkiye bir seçime gidiyor. Nasıl bir seçime gidiyor. Batı sisteminin Ortadoğu’da yeni projeyi, başta Türkiye olmak üzere parçalayarak Ortadoğu’yu kontrol edilebilir hale getireceği uluslararası stratejiyi uyguluyor. Suriye’deki PKK’lı katillere silah göndererek Türkiye’ye saldırtıyor. Türkiye doğrudan doğruya Amerikan emperyalizminin silahlandırdığı kiralık katillerle Türkiye’ye saldırtıyor. Türkiye’nin bağımsızlığını temsil eden sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Cumhur İttifakı var. Bunun karşılığında PKK/PYD’nin siyasal sözcüleriyle işbirliği yapan, ortaklık kuran, Meclis’te tezkereye oy vermemiş ana muhalefet partisi var. Kuzey Irak’a, Suriye’ye gitme demek bu tezkereye hayır demek. KCK sözleşmesi PKK’nın anayasası olarak bilinen Batı emperyalizminin Türkiye merkezli operasyonu hazırlama sözleşmesidir. Pentagon ve CIA merkezinde hazırlanmış sözleşme. Türkiye’yi Kuzey Iraklaştırma, Suriyeleştirme projesidir bu. Türkiye cezalandırılmak isteniyor. Bugün sayın Cumhurbaşkanımız da cezalandırılmak isteniyor.
BUNU NİYE SÖYLEYEMİYORLAR?
Sayın Kılıçdaroğlu, PKK, PYD, İŞİD, FETÖ Batı emperyalizminin saldırttığı, dolarla maaşa bağladığını söylesinler. Niye söylemiyorlar? ABD ile Batı’nın merkezleriyle iyi ilişkiler sürdürme durumunda oldukları için söylemiyorlar. Bir gerçeği ortaya çıkaralım. PKK ile PYD’nin siyasi sözcüleriyle siyasal işbirliğini Meclis’te başlattıkları için söyleyemiyorlar. Türkiye’ye yönelen saldırıya karşılık veren Türkiye var. Türkiye’nin bağımsızlık meselesi çok önemlidir. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin lideri sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan seçimin ikinci turunu açık ara kazanacaktır.”
YORUMLAR