Gaziantep 112 Acil Çağrı Merkezi’nde düzenlenen “Deprem Bölgesi Fay Hatları ve Zemin Sıvılaşması Toplantısı”nın ardından açıklama yapan Kurum, TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal, AFAD Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü Prof. Dr. Orhan Tatar ve Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü (KRDAE) Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Özener başta olmak üzere, MTA’dan, Dokuz Eylül, ODTÜ, Ankara, İTÜ, Koç ve Kocaeli üniversitelerinin inşaat, jeoteknik, jeoloji, jeofizik ve endüstri mühendisliği bölümlerinden, alanında yetkin akademisyenler ve ilgili kurumların temsilcileriyle geniş katılımlı bir toplantıda, yerleşime ve yapılaşmaya dair birçok konuyu ele aldıklarını söyledi.
Depremin ilk anından itibaren tüm Türkiye’nin gönül gönüle, el ele vererek “Türkiye tek yürek” diyerek çalışma başlatıldığını belirten Kurum, “Son ana kadar da vatandaşlarımızı sağlam, güvenli konutlarına yerleştirene kadar bu anlayışla çalışmalarımızı yapmaya devam edeceğiz” diye konuştu.
Bakan Kurum, iyileştirme aşamasında ve sonrasında 2 özel dönem olduğuna vurgu yaparak, şunları ifade etti:
“Bu anlamda bugün yapmış olduğumuz istişarelerde de iki dönem içerisinde belirli çalışma gruplarında görev dağılımlarını bugün itibariyle AFAD Başkanlığımız bünyesinde TÜBİTAK’la birlikte tüm hocalarımızı da içine aldığı süreçte çalışmalarımızı gruplara göre belirleyerek yürüteceğiz. Halihazırda bini aşkın hocamızla sahada, gerek hasar tespitte gerekse fay hatlarının durumunun tespitinde gerekse buradaki zemin sıvılaşma problemlerinin tespitlerine ilişkin çalışıyoruz. TÜBİTAK, AFAD ve Bakanlığımız bünyesinde çalıştığımız hocalarımız var. Bu hocalarımıza ilaveten iyileştirme sürecine yönelik mevcut yerleşim alanları ve rezerv alanlara ilişkin tüm etütlerimizi, oluşturacağımız çalışma gruplarıyla birlikte, sahadaki arkadaşlarımızla birlikte yapıyor olacağız. Yeni ekiplerimizi de çalışma gruplarımıza ilave edeceğiz.”
İki özel dönemden birisinin iyileştirme diğerinin de yeniden yapım süreci olduğuna işaret eden Kurum, belirledikleri çalışma gruplarıyla bu süreci hassas bir şekilde yürüteceklerini kaydetti.
7 BİN 350 UZMAN PERSONEL HASAR TESPİT ÇALIŞMALARINA KATILIYOR
Hasar tespit çalışmalarının hızlıca tamamlanması gerektiğini anlatan Bakan Kurum, “7 bin 350 uzman personelimizle 11 ilimizin her noktasında hasar tespit çalışmalarını büyük bir titizlikle yürütüyoruz. Deprem bölgesindeki illerimizde şu ana kadar 4 milyon bağımsız bölümden oluşan 1 milyon 40 bin binayı inceledik ve 130 bin binada 430 bin bağımsız bölümün yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olduğunun tespitini yaptık. Türkiye geneli itibarıyla hasar tespitte yüzde 70’i bulmuş durumdayız. Önümüzdeki birkaç gün içerisinde hasar tespitlerimizi tamamlayacağız.” şeklinde konuştu.
İllerle ilgili yapılan tespitleri paylaşan Kurum, şöyle devam etti:
“Gaziantep’te 37 bin bağımsız bölümden oluşan 16 bin bina, Kahramanmaraş’ta 91 bin bağımsız bölümden oluşan 25 bin bina, Malatya’da 67 bin bağımsız bölümden oluşan 19 bin bina, Hatay’da 143 bin bağımsız bölümden oluşan 37 bin bina, Adıyaman’da 50 bin bağımsız bölümden oluşan 17 bin bina, Kilis’te 2 bin 100 bağımsız bölümden oluşan 1400 bina, Elazığ’da 5 bin 800 bağımsız bölümden oluşan 1300 bina, Adana’da 1775 bağımsız bölümden oluşan 113 bina, Osmaniye’de 14 bin bağımsız bölümden oluşan 4 bin 300 bina, Şanlıurfa’da 3 bin 900 bağımsız bölümden oluşan 775 bina ve Diyarbakır’da 9 bin bağımsız bölümden oluşan 1300 binayı yıkık, acil yıkılacak ve ağır hasarlı olarak tespit ettik.”
Bakan Kurum, üniversitelerden akademisyenlerin önerilerini, fikirlerini aldıklarını ve bu doğrultuda da yeni yapılacak çalışmalarda, atılacak adımları, yapılacak çalışmaları istişare ettiklerini söyledi.
Toplantıda, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı olarak konutların bilimsel normlara ve yeni teknolojilere uygunluğunu burada kullanılması gereken en yüksek seviyede sağlamak adına bir araya geldiklerini ve akademisyenleri dinlediklerini ifade eden Kurum, şöyle konuştu:
“Hocalarımız, bölüm itibarıyla baktığınızda Türkiye’nin en saygın, en yetkin hocaları, jeofizik, jeoteknik, jeoloji alanında, zemin alanında, bina yapı statiği alanında en yetkin hocalarımız. Bundan sonraki süreçte de yapılacak deprem yönetmeliği dahil, AFAD Başkanlığımızla deprem yönetmeliğinde bir eksiklik var mı? Eksiklik varsa buna ilişkin ne yapmalıyız? Bu yaşadığımız iki büyük depremde atılacak adımlar, yapılacak projelerin detayları, zeminleri, harita kadastroyla ilgili 6,5 metreye varan bir kaymadan söz ediyoruz ve burada da deprem kadastrosu dediğimiz uygulamaların yapılması, kentsel tasarım projelerinin, bölgenin dokusuna, demografik yapısına, kültürel ihtiyaçlarına uygun bir şekilde yapılmasına yönelik her türlü istişareyi burada yaptık.”
Kurum, bundan sonraki süreçte oluşturdukları çalışma gruplarıyla birlikte çalışmayı daha da hızlı hale getireceklerini, onların fikirlerini, önerilerini alacaklarını anlatarak, “Yine vatandaşların fikirleri, şehrin tüm bileşenlerinin, yerel yönetimlerinin, sanayicisinin, turizmcisinin, çiftçisinin tüm vatandaşlarımızı içine alır bir planlamayla 50 yıllık bir planı ortaya koymaya gayret göstereceğiz.” diye konuştu.
YENİ YERLEŞİME AÇILACAK ALANLARDA AFET RİSKLERİ HESAPLANARAK HAREKET EDİLECEK
Ülkenin, jeolojik konumu, tektonik ve morfolojik yapısı ve iklim özellikleri nedeniyle doğal kökenli olayların sık gözlendiği bir konumda yer aldığını vurgulayan Kurum, “Maalesef yüzlerce yıllık yerleşim düzenimiz ve yapılaşma alışkanlıklarımızla, bu olayla birlikte işte afete dönüşmesinde önemli rol oynamaktadır. Bu anlamda bu bölgenin yeniden inşa ve ihya sürecinde şehirlerimizi bilimsel, hızlı ve güçlü, bilimin, sanatın, kültürün ışığında yeniden inşası için bu çalışmaları yürüteceğiz.” dedi.
Bakan Kurum, istişare toplantısında alınan kararlara ilişkin, şunları söyledi:
“Yeni yerleşime açılacak alanlarda deprem, heyelan, taşkın, kaya düşmesi ve diğer afet risklerinin ne olacağı öngörüsüyle hareket edecek bir çalışma grubumuz olacak ve burada yeni yerleşim alanlarında, mevcut yerleşimde ne yapmamız gerektiğini de bu çalışma grubuyla birlikte projelendirerek yürüteceğiz. Yeni yerleşim yeri seçiminde yıkılan ve ağır hasar gören binalarımızdaki mevcut alanların morfolojik, jeolojik, jeofizik ve jeoteknik arazi kullanımını ve bu noktadaki afet risk durumunu inceliyor olacağız. Grubumuz dirençli şehirler için ihtiyaç duyulan planlama ve tasarım süreçlerini yürütüyor olacak. Bu zeminlerde mikro bölgeleme yapmak, bu mikro bölgelemeyle birlikte ayrıntılı jeolojik etütleri inceleyecek. Yapmış olduğumuz raporları gerek yerinde giderek bakmak gerekse rapor üzerindeki değerlendirmeleri yapmak suretiyle yürüteceğiz. Eski yerleşim alanları bizim Cumhuriyetimizin kurulduğu, kültürümüzün olduğu, buradaki ecdadımızın bize emanet olarak bıraktığı tarihi eserlerin içinde yer aldığı yerler. Dolayısıyla buradaki yapılaşmayı da hassas bir şekilde yürüteceğiz.”
‘BİLİMSEL ANLAMDA ÖNCELİĞİMİZ SAĞLAM ZEMİN VE DOĞRU TEKNİK’
Zemin kalitesinin yine yerinde etütler yapmak suretiyle inceleneceğini anlatan Kurum, “Ardından da buradaki şehrin ihtiyaçlarını içerir bir master plan yapacağız. Vatandaşlarımızı mağdur etmeden gerek imar transferi, gerek trampa yöntemiyle de vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini emniyet altına almış olacağız. Bilimsel anlamda önceliğimiz sağlam zemin ve doğru teknik. Burada hocalarımızla da bu konuda hemfikiriz. Bunun için seferberlik anlayışıyla tüm üniversitelerimizde, mühendislerimizle, mimarlarımızla birlikte yöresel dokuyu koruyacak ve yatay mimari anlayışını da yaşatacak bir çerçevede süreci yürüteceğiz. Şehrin karşısına geçip bu konutlara baktığımızda da ‘iyi ki yapmışız, ne güzel oldu’ diyeceğimiz, yaşayan insanlarımızın burada her türlü ihtiyaçlarını gidereceği anlayışla olacak, sosyal donatılarıyla, parklarıyla, oyun alanlarıyla, yeşil alanlarıyla birlikte bu planlamayı yapacağız.” diye konuştu.
Kurum, yeni konutları da radye temel üzerine tünel kalıp sistemiyle inşa edeceklerini belirtti.
‘FAY HATTINA YAKLAŞMA MESAFELERİNİ, SINIRLARINI KORUYACAĞIZ’
Yapılaşmayı zeminde sıvılaşmanın olmadığı yerlerde yapacaklarını dile getiren Kurum, sözlerin şöyle sürdürdü:
“Eğer bir zorunluluğumuz varsa da burada her türlü emniyeti, tedbiri… Hocalarımızla da bunları istişare ettik. Bu belki Antakya merkezde Hatay’da, Kahramanmaraş’ta belki Adıyaman merkezde bu durumla karşılaşabiliriz Burada da her türlü tedbiri alacağız. Fay hattına yaklaşma mesafelerini, sınırlarını koyacağız. Buraları yeşil alanlar yapacağız. Yine depremde vatandaşlarımızın bu acıları bir daha yaşamaması adına bu süreçte depremi her an yaşayacağımızı bilerek hareket edeceğimiz burada farkındalığı hep birlikte yaşayacağımız buradaki şehitlerimizi, vatandaşlarımızı anacağımız alanlar, sosyal alanları da yine burada yapacağız.”
Kurum, şehir merkez yapılacak konutları da zemin kalitesine ve fay hatlarına olan mesafesine bakılacağını ifade ederek, şunları aktardı:
“Şehrin demografik yapısını kaybetmeyeceğiz. Hatay’ımız yediden yetmişe tüm kültürlerin yaşandığı, burada Laz’ıyla, Kürt’üyle, Çerkez’iyle tüm vatandaşlarımızın yaşadığı, uyum içerisinde yaşadığı anlayışı yine yeni tasarımımıza koyacağız ve burada bir bütünlük içerisinde vatandaşlarımız inşallah yaşıyor olacak ve önümüzdeki iki ay içerisinde tüm bu planlamalarla birlikte Adana’da 2 bin 500, Adıyaman’da 25 bin 882, Diyarbakır’da 6 bin, Gaziantep’te 18 bin 544, Hatay’da 40 bin 426, Kahramanmaraş’ta 45 bin 67, Kilis’te 250, Malatya’da 44 bin 770, Osmaniye’de 9 bin 550, Şanlıurfa’da 3 bin, Elazığ’da 3 bin 750 konutumuzu TOKİ Başkanlığımız koordinasyonunda, gerek TOKİ’mizde, gerek Yapı İşleri Genel Müdürlüğümüzle, gerek Emlak Konut Genel Müdürlüğümüzle birlikte yapımına başlıyor olacağız. İnşallah söz verdiğimiz gibi bir yıl içerisinde konutlarımızı vatandaşlarımıza teslim ediyor olacağız.”
Kurum, yaklaşık 5 saat süren istişare toplantısına katılan akademisyenlere teşekkür ederek, bundan sonra da oluşturacakları gruplarla kendileriyle çalışmaya devam edeceklerini sözlerine ekledi.
YORUMLAR