BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, BM’nin Cenevre Ofisi’nde İsrail ve Filistin arasında 7 Ekim’den bu yana devam eden çatışmalara ilişkin açıklamalarda bulundu.
İnsan haklarının yönetimin merkezinde yer alması gerektiğini vurgulayan Türk, “İnsan hakları, sadece üst düzey yetkililerin güzel konuşmalarında değil, politikalarda ve yasalarda yer almalı ve bu yasa ve politikaların nasıl uygulanacağına rehberlik etmelidir. Yönetişim, ekonomi ve toplumun tüm yönlerini kapsayan ortak bir konu olmalıdır” dedi.
İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin iki küresel savaştan, Holokost’tan, atomik yıkımdan, derin ekonomik krizden ve nesiller boyu süren sömürge, baskı, adaletsizlik ve dökülen kandan çıkarılan derslerle hazırlandığını belirten Türk, “Daha istikrarlı, daha adil bir dünya için yol haritası olarak tasarlanmıştır. İnsan hakları her insanın doğasında vardır. Bu gerçeği görmezden gelen liderler, hizmet etmeleri gereken insanları tehlikeye atarlar. Ne yazık ki dünyanın pek çok yerinde liderler tam da bunu yapmıştır. Sonuç olarak, dünya genelinde şiddetli çatışmaların arttığına ve yoğunlaştığına tanık oluyoruz” dedi.
‘GAZZE’DEKİ FİLİSTİNLİLER GİDEREK DERİNLEŞEN BİR DEHŞET İÇİNDE YAŞAMAKTA’
Gazze Şeridi’ndeki sivillerin 7 Ekim’den bu yana İsrail tarafından acımasızca bombalanmaya ve toplu olarak cezalandırılmaya devam ettiğini vurgulayan Türk, Gazzelilerin en temel insani ihtiyaçlardan büyük ölçüde mahrum bırakıldığını belirterek, “Gazze’deki Filistinliler giderek derinleşen bir dehşet içinde yaşamakta” dedi.
İsrail’in saldırıları nedeniyle Gazze Şeridi’ndeki hiçbir yerin güvenli olmadığını aktaran Türk, “Biz konuşurken, 2.2 milyon Filistinliden yaklaşık 1.9 milyonu yerlerinden edildi ve Gazze’nin güneyinde giderek azalan, aşırı kalabalık ve sağlıksız yerlere itiliyor” dedi.
‘VAHŞET SUÇLARININ İŞLENME RİSKİ ARTMAKTADIR’
Bölgeye giden insani yardımların neredeyse kesilmiş durumda olduğunu ifade eden Türk, “Gazze Şeridi’nde ortaya çıktığını gördüğümüz feci durum tamamen öngörülebilir ve önlenebilirdi. İnsani yardım alanında çalışan meslektaşlarım durumu kıyamet olarak tanımladılar. Bu koşullar altında, vahşet suçlarının işlenme riski artmaktadır. Bu tür suçların önlenmesi için hem ilgili taraflar hem de tüm devletler özellikle de nüfuz sahibi olanlar tarafından acilen tedbirler alınmalıdır” dedi.
Uluslararası toplumun, insan hakları ve insani gerekçelerle Gazze Şeridi’nde derhal ateşkes yapılması konusunda tek ses olması gerektiğini vurgulayan Türk, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki Batı Şeria’daki insan hakları krizi de son derece endişe verici olduğunu belirtti.
‘BİREYSEL CEZAİ SORUMLULUK TESİS EDİLMELİDİR’
Çatışmaların taraflarının insanlık dışı ve kışkırtıcı açıklamalarından derin endişe duyduğunu aktaran Türk, “Tarih bize bu tür bir dilin nereye varabileceğini göstermiştir. Bu sadece kabul edilemez değil, aynı zamanda yetkili bir mahkeme bu tür açıklamaları, yapıldıkları koşullar altında, vahşet suçlarına teşvik olarak değerlendirebilir” dedi.
Çatışmanın taraflarının uluslararası insan hakları ve insancıl hukuk ihlalleri hakkında titiz soruşturmalar yürütülmesinin ve hesap verilebilirliğin sağlanmasının hayati önem taşıdığını ifade eden Türk, “Bireysel cezai sorumluluk tesis edilmelidir” dedi.
‘ŞİDDET VE İNTİKAM SADECE DAHA FAZLA NEFRET VE RADİKALLEŞMEYE YOL AÇABİLİR’
Çatışmaların acilen durdurulması ve tüm rehinelerin serbest bırakılması çağrısında bulunan Türk, “Tüm taraflar Filistin ve İsrail halkları için barış ve güvenliğin sağlanması için gerçekten neye ihtiyaç olduğunun farkındadır. Şiddet ve intikam sadece daha fazla nefret ve radikalleşmeye yol açabilir. Biriken acıları sona erdirmenin tek yolu işgali sona erdirmek ve iki devletli çözüme ulaşmaktır” dedi.
YORUMLAR