Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şubesi, Bursa’nın Kestel ilçesinde bulunan Soğuksu bölgesinde yapılmak istenen ve büyük tartışmalara neden olan İleri Teknoloji Sanayi Bölgesi ile ilgili Bursa Valiliği ve Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği İl Müdürlüğü’ne itiraz dilekçesi sundu.
Konuyla ilgili değerlendirmelerde bulunan ADD Bursa Şube Başkanı Gürhan Akdoğan, “Yıllarca anlattık, olmadı, her şeyi rant gören anlayışla vahşice çarpık kentleşme ve çarpık sanayileşme ile mücadele ettik, Bursa ovasını yok ediyorsunuz dedik. Sürdürülebilir kalkınma ilkesi doğrultusunda doğayı çevreyi koruyarak sanayileşmeyi, kentleşmeyi birlikte planlayalım dedik olmadı. Son olarak Atatürkçü Düşünce Derneği Bursa Şubesi olarak bu itirazlarımızı anlatmak ve gerekçelerini sunmak üzere çeşitli STK’lar ve sendikalarla görüşmeler yaparken, Muhalefet Partilerinden CHP si ve İYİ Parti yönetimlerini ziyaret ederek teknik dosyalarımızı sunarak meslek odalarının teknik gerekçelerini de dikkate almalarını ve duruşumuza destek vermelerini talep ettik” ifadelerini kullandı.
İtiraz dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Son günlerde Bursamızda Kent gündemine düşen ve tartışılan,kent ve toplum çıkarlarına aykırı, doğayı ve çevreyi yok edeceği ve beraberinde bir çok olumsuzluğu uzmanlık alanlarındaki meslek odalarınca bilimsel verilerle ortaya konan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlık makamının 27.10.23 Tarih ve 7799666 Sayılı Olur’u ile 1 No’lu Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 102. Maddesi uyarınca onaylanan Bursa İli, Kestel İlçesi, Soğuksu ve Seymen Mahalleleri sınırları içinde kalan, TOKİ ve hazine taşınmazların bulunduğu alanda 11.10.2017 tarih ve 4650 sayılı Başbakanlık Makam Olur’unca TOKİ adına kamulaştırma işlemlerinin başlanılan, kamulaştırma sahasında TOKi tarafından sanayi amaçlı imar planlarının yapılması ve akabinde imar uygulamasının yapılması, mahsuplaşmanın gerçekleştirilmesi ile kamulaştırmaya konu taşınmazların S.S İleri Teknoloji Sanayi Toplu Yapı Kooperatifine devri hususlarında TOKİ ile ilgili Kooperatif arasında 29.11.2017 tarihli protokolün imzalandığı, TOKİ tarafından Ülke ekonomisine katkı sağlayacak, organize sanayi alanlarının geliştirilmesine yönelik hedef doğrultusunda Bursa İli, Kestel İlçesi, Soğuksu ve Seymen Mahalleleri (1127 parsel ve çevresi) Sanayi Alanına ilişkin hazırlanan 1/100.000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı değerlendirilmek üzere Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına sunulduğu, Bursa İli, Kestel İlçesi, Soğuksu ve Seymen Mahallerinde (1127 parsel ve çevresi) TOKİ tarafından hazırlanan “Sanayi ve Depolama Alanı” amaçlı Bursa İli 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği (H 22 plan paftası ve Plan Değişikliği Gerekçe Raporu) ile “Sanayi Alanı” amaçlı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve “E=1.00 ve Yençok= serbest” yapılaşma koşullu Sanayi Alanı amaçlı 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı ve Plan Açıklama Raporları Cumhurbaşkanlığı 1 Nolu Kararnamesi’nin 97 (ğ) ve 102 maddesi ile 3194 sayılı Kanunun 9. Maddesi hükümleri uyarınca Bakanlığınızca onaylanarak ilgili kurum ve kuruluşlara dağıtımının yapıldığı ve askıya çıkarılmak üzere dağıtımı yapılan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 ölçekli Nazım ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planlarının, tekrar incelenerek değerlendirilmesi için ilan-askı sürecinin bu aşamada kesilmesine ihtiyaç duyulduğundan askı sürecinin sonlandırılması hususu ilgili kurum ve kuruluşlara bildirildiği, gerekli inceleme ve değerlendirmeler sonucunda Onaylı 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği ve plan değişikliği gerekçe raporu, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı (ÇDP-161033278) ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı paftaları ile plan açıklama (NİP-161033016) (UİP-161033017) raporlarının yeniden askıya çıkarılması uygun görülmüş olduğu Bakanlığınızın (Mekânsal Planlama Genel Müdürlüğü) 18.04.2024 tarih ve 9283549 sayılı yazısı ile bildirilmiş olup 22.04.2024 tarihinde İl Müdürlüğünüz ilan panosunda 1 (bir) ay süre ile askıya çıkarıldığını öğrenmiş bulunmaktayız.
Temel olarak Bakanlığın ve Bursa Büyükşehir Belediyesi ile birlikte yapılan ve 19.01.1998 tarihinde onaylanarak halen yürürlükte olan 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planında “Tarımsal Niteliği Korunacak Alanlar” ve “Diğer tarım alanların”da kaldığı,
1/25000 ölçekli Çevre Düzeni Planı ve 1/25000 ölçekli Nazım İmar Planının olmadığı,
DSİ I. Bölge Müdürlüğünün 20.02.2018 tarih ve 128404 sayılı yazılarında belirtilen “Boğazköy Barajı Sulama Sahası” içerisinde kaldığı ve bölgede tarım amaçlı sulama kanallarının yapıldığı,
Yine tarım arazilerinin tarım dışı kullanım izni 5403 sayılı “Toprak Koruma ve Kullanım Kanunu” gereği İl Tarım ve Hayvancılık Müdürlüklerinin yetkisinde olduğuna binaen uygun görüşün ilgili müdürlüklerden alınmadığı,
Sınırları çizilen alanın bazı bölümlerinin “Kestel Soğuksu YAS (Yeraltı suyu) Sulama Sahası” içerisinde kaldığı tespit edilmiş olup sulama bütünlüğünün bozulmaması gerektiği,
Parçacıl plan değişiklikleri yapılması yerine son dört yıldır çalışması devam eden 2040 yılına ait 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı içerisinde bir bütün olarak değerlendirilmesinin daha uygun olacağı,
Yine aynı ilçemizin sınırları dahilinde daha önce planı yapılan BESOB’un halen boş olduğu ve uygulamaya geçilemediğinden kaynaklı ÇED raporu hazırlanmadan bahsi geçen bölgede yeni bir sanayi alanı yapılmasının uygun olmadığı,gerekçeleriyle
Söz konusu 1/100.000 ölçekli çevre düzeni plan değişikliği, 1/5.000 ölçekli nazım imar planı ve 1/1.000 ölçekli uygulama imar planına, ilgili mevzuat hükümleri ve şehircilik ilke ve esaslarına açık aykırılıkları sebebiyle tarafımızdan askı süresi içinde itiraz edilmesi zarureti doğmuştur.
Bu gerekçeleri açarsak;
- 1/100.000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI DEĞİŞİKLİĞİ, 1/5.000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI VE 1/1.000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANI HUKUKİ DAYANAKTAN YOKSUNDUR:
İtiraz konusu çevre düzeni plan değişikliği, Yönetmelikte çevre düzeni plan değişikliğini olanaklı kılan kamu yatırımı olma, çevrenin korunması, çevre kirliliğinin önlenmesi, planın uygulanmasında karşılaşılan güçlüklerin ve maddi hataların giderilmesi, değişen verilere bağlı olarak planın güncellenmesi gibi şartlardan hiçbirisini taşımamaktadır. Yatırım kamu yatırımı değil özel teşebbüs yatırımıdır. Burada Toplu Konut İdaresi Başkanlığı’nın rolü özel teşebbüs adına kamulaştırma işlemlerinin yürütülmesinden ibarettir. Çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesine yönelik yatırımlar altyapı yatırımları iken plan konusu sanayi amaçlı bölge oluşturulmasından ibarettir. Planın uygulanmasına karşılaşılan bir zorluktan plan gerekçesinde bahsedilmemektedir. Planın güncellenmesini gerekli kılacak herhangi bir teknik veri sunulmamaktadır. Çevre düzeni plan değişikliği bu temel gerekçesiz yapısı ile çevre düzeni plan değişikliğini dayanak alan alt ölçek nazım ve uygulama imar planlarını da gerekçesiz kılmaktadır.
Belli arazi parçaları üzerinde mülkiyet sahiplerinin belli bir kullanış türünün yer almasına yönelik taleplerinin tek başına bir gerekçe teşkil etmeyeceği açıktır. Mülkiyet hakkı gerçek veya tüzel kişilere özgülenebilmekte iken, kullanım türü açısından gerekliliği ortaya koyacak olan planın ortaya koyduğu hedeflerdir. Bu manada, itiraza konu bölgede mülk sahibi kooperatifin bölgeyi sanayi amaçlı kullanmak istiyor olması plan veya plan değişikliğine bir gerekçe olarak gösterilemez. Zira her mülk sahibinin isteği yönünde çevre düzeni veya imar planı üretilmesinin anlamlı bir planlama faaliyeti teşkil edemeyeceği gerçeği tartışmasızdır. Ayrıca, plan ve plan değişiklikleri için ifade edilen bu gerekçe, Yönetmeliğin şart koştuğu kamu yararı ilkesi ile de çelişerek mülk sahiplerinin yararını kamunun yararının önünde tutmaktadır.
Yerli ve milli sanayi tiplerinin geliştirilmesine vurgu yapılmakta ise de alanda yer alacak sanayi tiplerini yerli ve milli kılan hangi özelliklere sahip olacakları, bu yönde yatırım potansiyeli bulunup bulunmadığı, yatırımcı firmaların kapasite ve üretim uzmanlaşmalarının neler olduğu, üretimin ihraç hedefinin hangi sektörler için ne kadar olacağı gibi oldukça temel göstergeler hakkında hiçbir ifade bulunmadığından, bu yönde anılan gerekçenin Yönetmelikte anılan teknik ve nesnel olma şartlarını taşımadığı açıktır. Planlama disiplinine göre bir gerekçenin teknik ve nesnel olabilmesi, ortaya bilimsel verilerin konulması, bu bilimsel veriler ışığında tespit edilen ihtiyaçların karşılanmasına ve sorunların giderilmesine yönelik kararlar tanımlanması ile olanaklıdır. Herhangi bir araştırma ve analize dayandırılmamış gerekçelerin teknik ve nesnel olması, dolayısıyla da mevzuata uygun olması mümkün değildir.
- 1/100.000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI DEĞİŞİKLİĞİ, 1/5.000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI VE 1/1.000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANI YÜRÜRLÜKTEKİ ÇEVRE DÜZENİ PLANININ GENEL İLKE VE HEDEFLERİNE, PLAN BÜTÜNLÜĞÜNE VE SÜREKLİLİĞİNE AYKIRIDIR:
Tarımsal Niteliği Korunacak Alan olarak planlı durumdaki ilgili parselde, plan ana kararlarını, sürekliliğini ve bütünlüğünü bozacak, tarım alanlarına sanayileşme ve şehirleşme baskısı yaratacak nitelikte parçacıl ve noktasal anlayışla sanayi ve depolama amaçlı organize sanayi bölgesi ilan edilmiştir.
Tarım alanları; 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 8/c “Tarım arazileri, Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununda belirtilen izinler alınmadan tarımsal amaç dışında kullanılmak üzere plânlanamaz.” Maddesi ile koruma altına alınmıştır. Ancak yapılan işlem kanun maddesini göz ardı etmektedir.
Sanayi ve depolama alanı için seçilen bölge; Planlama alanları dışında, 1/100.000 ölçekli Bursa 2020 Yılı Çevre Düzeni Planında “Diğer Tarım Alanı”, bir kısmı “Tarımsal Niteliği Korunacak Alanlar” da Soğuksu Mahallesi merkezine mesafesi yaklaşık 380 m iken Soğuksu mahallesinin doğu sınırı ile sınırdaştır.
Sanayi ve depolama alanının bir bölümü (37,9 hektar) DSİ’lerinin Boğazköy Sulama proje sahasında kalmaktadır. Planlama raporunda da yer verildiği üzere söz konusu planlama ile yapılacak çalışmaların DSİ’lerinin tarımsal potansiyeli yüksek tarım arazilerinin sulanması amacıyla gerçekleştirdiği kapalı sistem sulama boruları, drenaj kanalları vb. alt yapılarını etkileyeceğini, zarar vereceği bilinmektedir.
İtiraza konu plan değişikliği ve planları kapsayan bölgede mülga Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’nın 19.01.1998 tarihli onayı ile onaylı 1/100.000 ölçekli 2020 Yılı Bursa Çevre Düzeni Planı yürürlüktedir. İlgili plana göre planlama sahası “Toplulaştırma Alanı” ve “Tarımsal Niteliği Korunacak Alan” olarak ayrılmıştır. Ayrıca ilgili bölge yürürlükteki çevre düzeni planına göre “Planlama Bölgeleri Dışındaki Alanlar” olarak tanımlı sahalardandır.
Yürürlükteki çevre düzeni plan hükümleri 3.2.’de “3.2. Planlama Bölgesi Dışındaki Alanlar: Gelişme potansiyeli düşük olan, çevresi ile etkileşim içinde bulunmayan bu nedenle kendi ihtiyacı ve bu planın ilke ve hedefleri doğrultusunda uygulama yapılacak ve gerektiğinde alt ölçekte karar üretilebilecek alanlardır” denmektedir. Buna göre planlama sahasını kapsayan bölge, gelişme potansiyeli düşük olması sebebiyle kendi ihtiyacı nispetinde plan kararı üretilebilecek bir bölge olarak tanımlanmakta iken, itiraza konu plan değişikliği ve planlarda 300 hektarı aşan büyüklükte, hem kent hem de ülke ekonomisine hizmet etmesi hedeflenen bir sanayi bölgesi olarak kurgulanmaktadır. Buradan plan değişikliği ve alt ölçek planların yürürlükteki çevre düzeni plan hükümleri ile açık bir şekilde çelişki içerisinde plan kararı ürettiği görülmektedir.
Yürürlükteki çevre düzeni plan hükümleri 4.1.1.1., 4.1.1.2. ve 4.1.1.3.’de “4.1.1.1. Bitkisel üretimde önemli paya sahip, Yenişehir, İnegöl, Mustafa Kemal Paşa, Karacabey ve Bursa Ovaları korunacaktır. 4.1.1.2. Toprak sınıfına bakılmaksızın ilgili kurum ve kuruluşlarca yatırım yapılarak, fiilen sulanan ve toplulaştırma yapılan alanların korunması esastır. 4.1.1.3. İlgili kuruluşların yatırım programında yer alan sulama alanları korunacaktır” denmektedir. Kısmen toplulaştırma sahası içerisinde yer alan planlama alanında 300 hektarı aşan büyüklükte bir sanayi alanı oluşturulmasının, anılan çevre düzeni plan hükümlerine aykırı olduğu açık biçimde ortadadır. Toplulaştırma ve sulama sahaları, geri dönüşü olmayan tarımsal toprağın düzenli tarımsal üretim ile etkin biçimde kullanılmasına olanak sağlayan birincil derecede önem arz eden sahalar iken; böyle bir alanın büyük ölçekli sanayi türlerinin yer alacağı bir bölgeye dönüştürülmesi; yürürlükteki çevre düzeni planının öngördüğü planlama anlayışı ile taban tabana zıttır.
Yürürlükteki çevre düzeni plan hükümleri 4.1.2.4.’de, “4.1.2.4. Sanayi bölgeleri, planın koruma ilke kararlarını desteklemek amacıyla tarımsal toprak niteliğinin düşük olduğu alanlarda özellikle organize sanayi bölgesi veya ihtisaslaşmış sanayi bölgesi şeklinde geliştirilecektir” denmektedir. İtiraz konusu plan açıklama raporunda planlama sahasının 56 hektarlık kısmının özel ürün arazisi ve dikili tarım arazisi olduğu ifade edilmektedir. Tarımsal niteliği yüksek özel ürün arazilerinin ve dikili sahaların plana konu edilmesi ile yürürlükteki çevre düzeni plan hükümlerine açıkça aykırı plan kararları üretilmiştir.
Yürürlükteki çevre düzeni plan hükümleri 4.2.1.1., 4.2.1.2. ve 4.2.1.3.’de “4.2.1.1. Bursa İl’i içinde Yenişehir, Karacabey, Mustafa Kemal Paşa, İnegöl ve Bursa Ovalarının korunması amacıyla ilgili kurum ve kuruluşlar, ilgili idareler ve üniversitelerin ilgili birimlerinin katılımı ile oluşturulacak komisyonda söz konusu koruma kararları oluşturularak, görev ve sorumlulukları belirleyen bir protokol hazırlanarak imzalanacaktır. 4.2.1.2. Özel ürün arazilerinin üniversite, Valilik ve ilgili belediyelerin işbirliği ile tespitine yönelik çalışmalar yapılacak ve tespit işleminden sonra bu alanların geliştirilmesi ile ilgili yasal ve teknik önlemler alınacaktır. 4.2.1.3. Toprak sınıflarındaki tarımsal niteliğin ve tarımsal verimliliğin arttırılması amacıyla Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü ve Başbakanlık Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce hazırlanan sulama projeleri ve bunlar dahilindeki gölet yapımlarının önceliklerinin belirlenerek Bursa İl’i sulamalarıyla ilgili ana plan Valilikçe hazırlanacaktır” denmektedir. İlgili plan hükümlerine göre çevre düzeni planının öngördüğü protokol, tespit ve ana plan çalışmalarının hiçbiri bugüne kadar yapılmamıştır. Anılan çalışmalar, çevre düzeni planının ovalarda, özel ürün arazilerinde ve sulama sahalarında geliştirilecek tarımsal faaliyetleri katılımcılık ilkesi ekseninde büyük bir önemle vurguladığını ortaya koymaktadır. Söz konusu çalışmalar yürütülmeden planlama sahasının sanayi amaçlı kullanıma açılması yürürlükteki çevre düzeni planına açık bir aykırılık teşkil etmektedir.
Yürürlükteki çevre düzeni plan hükümleri 6.2. 4.’de “6.2.4. Bu plan kapsamında Tarımsal Niteliği Korunacak Özel Mahsul Alanları, Tarımsal Niteliği Korunacak Alanlar, Diğer Tarım Alanları ve Toplulaştırma Alanı olarak gösterimi yapılan ve plan hükümlerinde tanımlanan kısımlar Tarım Alanları olarak değerlendirilmektedir. Tarım arazileri ile fiilen sulanan veya sulama projeleri ilgili kuruluşlar tarafından hazırlanmış ve yatırım programına alınmış / alınacak tarım arazilerinin tarımsal üretim amaçlı korunması esastır” denmektedir. Kaybedilmesi durumunda bir daha kazanılması mümkün olmayan tarım topraklarının korunmasına yönelik olarak çevre düzeni planının ortaya koyduğu korumacı yaklaşımın bir yansımasını ifade eden ilgili hükümler doğrultusunda mevcut tarım arazilerinde öncelikli eğilimin bu arazilerin tarımsal üretimde değerlendirilmesi yönünde olduğu görülmektedir. İtiraza konu planların tarım alanlarını sanayi amaçlı kullanıma konu ederek ilgili plan hükmüne aykırı karar getirdiği ortadadır.
- 1/100.000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI DEĞİŞİKLİĞİ, 1/5.000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI VE 1/1.000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANINDA İLGİLİ TÜM KURUM VE KURULUŞLARIN GÖRÜŞLERİNE YER VERİLMEMİŞ VEYA GÖRÜŞ DİKKATE ALINMAMIŞTIR:
İtiraza konu plan değişikliği ve planların açıklama raporlarında BOTAŞ, DSİ 1. Bölge Müdürlüğü, İl Tarım ve Orman Müdürlüğü ve Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü görüşleri dışında hiçbir kurumun görüşlerine yer verilmemiştir. Nazım ve uygulama plan ölçeğinde, öncesinde planı bulunmayan yaklaşık 300 hektar büyüklüğünde sanayi amaçlı kullanıma konu edilen bir sahada yatırımcı tüm kurum ve kuruluşların, özellikle de çevre düzeni planı düzeyinde plan yapmaya yetkili Bursa Büyükşehir Belediyesinin görüşlerine plan açıklama raporlarında yer verilmemiştir.
Tarım ve Orman Bakanlığı Tarım Reformu Genel Müdürlüğü görüşünde “Söz konusu taleple ilgili 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanun’ kapsamında alanlar olduğu, söz konusu kanunun 20. Maddesi gereğince “Zeytinlik sahaları içinde ve bu sahalara en az 3 kilometre mesafede zeytinyağı fabrikası hariç zeytinliklerin vegatatif ve generatif gelişmesine mani olacak kimyevi atık bırakan, toz ve duman çıkaran tesis yapılamaz ve işletilemez. Bu alanlarda yapılacak zeytinyağı fabrikaları ile küçük ölçekli tarımsal sanayi işletmeleri yapımı ve işletilmesi Tarım ve Köyişleri Bakanlığının iznine bağlıdır. Zeytincilik sahaları daraltılamaz. ” hükmü gereği kimyevi atık bırakmayan, toz duman çıkarmayan söz konusu kanuna uygun Sanayi tesislerini oluşturulması halinde uygun görülmüştür” denmektedir. Öte yandan planlama sahasında korunan herhangi bir zeytinlik sahası bulunmadığı görülmektedir. Ayrıca itiraza konu planlara ait plan hükümlerinde de ilgili kurum görüşünde anılan türde sanayi türlerinin yer almasını zaruri kılan veya zeytin sahalarının gelişimine mani olacak tesisleri kısıtlayan bir hüküm de yoktur.
- 1/100.000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI DEĞİŞİKLİĞİ, 1/5.000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI VE 1/1.000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANI, ŞEHİRCİLİK İLKE VE ESASLARINA AYKIRIDIR:
Türkiye’de olduğu gibi Bursa’da da plansız ve ağırlıklı dışa bağımlı bir sanayileşme söz konusudur. Bugün Bursa’da, faaliyette ve alt yapı çalışmaları devam eden,17 adet Organize Sanayi bölgesi (OSB), 3 adet Özel Endüstri Bölgesi (ÖEB),8 adet Sanayi Bölgeleri (SB),24 adet Küçük Sanayi Sitesi (KSS) toplam 52 adettir. Yaklaşık olarak toplam 5.200 hektarlık bir alan kullanan Organize Sanayi Bölgelerinde, 153.000 civarında kişi istihdam edilmektedir.
Bursa’da yeterince sanayi bölgesi oluşmuştur. Dağınık ve plansız sanayileşme, tarım arazilerinin yok edilmesi ve gecekondulaşma gibi kentsel sorunları da beraberinde getirmiştir. Artık, mevcut kapasite kullanımları da değerlendirildiğinde, yeni sanayi bölgelerinin açılmasına izin verilmemelidir. Sanayi Bölgeleri, Sanayi Siteleri dışında endüstriyel tesislerin kurulmasına ve çalışmasına izin verilmemelidir.
Organize sanayi bölgelerinin büyük bir bölümünde, sonradan OSB olmasından kaynaklı olarak, alt ve üst yapı sorunları hala sürmektedir.
Parsel bazında %30 boş kapasitesi olan Organize Sanayi Bölgelerinin, %62’sinde Arıtma tesisi yoktur. %85’inde itfaiye teşkilatı, %92’sinde Sağlık Merkezi, %70’inde PTT ve Okul gibi tesisler bulunmamaktadır. Sınırları içerisinde, sanayi bölge ve sitelerini yoğun şekilde barındıran KESTEL, NİLÜFER ve OSMANGAZİ ilçelerinin durumu ise “vahim”dir ve bu ilçeler adeta “S.O.S.” vermektedir.
Daha önce Uluabat gölü kenarında oluşturulmak istenen KOTİYAK, Kestel de BESOB SANAYİ SİTESİ ve sonrası aynı bölgede TEKNOSAB la karşımıza çıkan model, şimdide DOĞU OSB olarak karşımıza çıkmakta incelendiğinde ileri teknoloji sanayi olarak hedeflenen bölgede ileri teknoloji ile hiç alakası bulunmayan hatta sanayici olmayanların parsel sahipleri olduğu ortaya çıkacaktır. Kaldıki TEKNOSABında geldiği durum aynıdır.
İtiraza konu planlama sahası kentin diğer bölgelerinden tamamen izole ve ilişkisiz bir mekan kurgusu içerisindedir. Karayolu bağlantı düzeyi yetersizdir. Diğer ulaşım modları ihtiyacı ve bu ihtiyacın doğal eşikler dikkate alındığında karşılanabilip karşılanamayacağı ortaya konmamıştır.
Önerilen sanayi bölgesinin il bütününe getireceği ilave nüfusun ne olacağı, kentin bu ilave nüfus hareketini karşılamada yeterli olup olmadığı konusunda hiçbir değerlendirmeye yer verilmemiştir.
Esasında, bugüne kadar il bütününü kapsayan planlama faaliyetlerinin ortaya koyduğu tüm analizler, Bursa ilinin mevcut sanayi bölgeleri dışında yeni bir sanayi bölgesini, mevcut eşikleri, yerleşim alanları dağılımı ve ulaşım kapasitesi yönünden kaldırmakta yetersiz kalacağını; böyle bir sanayi bölgesinin doğal koruma alanları üzerindeki yapılaşma baskısını ciddi manada artıracağını ortaya koymaktadır. İtiraza konu planın iddiası çarpık kentleşmenin önüne geçmek iken, planın önerdiği sanayi alanlarının bölge çevresinde plansız yapılaşma içinde saçaklanmaya sebebiyet verecek olması ironik bir durumdur.
Planlama sürecinde doğal kaynakların korunumu, iklim değişikliğinin getirdiği olumsuz etkilerin en aza indirgenmesi gibi ülkesel düzeyde ele alınan hedefler dikkate alınmamıştır. Kent bütünü ölçeğinde tüm kullanım türlerinin doğal kaynaklar ve iklimsel değişikliklere olan etkilerinin yansıtıldığı eylem planlarının belirlediği hedefler ile taban tabana zıt; bu hedefleri yok sayan bir planlama anlayışı sergilenmektedir. Planlama sürecinde işletilmesi gereken Stratejik Çevresel Etki Değerlendirme süreci yürütülmemiştir.
Yukarıda ifade edilen tüm açıklamalarımız ışığında kamu yararı amacı gütmediği, sanayi yatırımcısına ucuz arsa temini dışında bir hedefi bulunmadığı açık olan Bursa İli, Kestel İlçesi, Soğuksu ve Seymen Mahalleri (1127 parsel ve çevresi TOKİ tarafından hazırlanan “Sanayi ve Depolama Alanı” amaçlı Bursa İli 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği (H22 plan paftası ve Plan Değişikliği Gerekçe Raporu) ile “Sanayi Alanı” amaçlı 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve “E=1.00 ve Yençok= serbest” yapılaşma koşullu Sanayi Alanı amaçlı 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planına itiraz eder, itirazımızın değerlendirilmesi hususunda gereğini arz ederiz.”
YORUMLAR