Osmanlı döneminde Bursa’da, tekkeler dışında müzik yapılan tek yer, bir Hristiyan tarafından işletilen içkili ve çalgılı bir gazinoydu. Setbaşı civarında Galiçya Oteli bahçesinde icra edilen müzik, dönemin en önemli eğlencesiydi.
Bursa Ansiklopedisi’nde yer alan bilgilere göre, o dönemdeki tabirle hovardalık alemleri genellikle Zindankapı mevkiindeki bazı evlerde olurdu. İşgal yıllarında ortadan tamamen kalkan alemler, bir anı olarak belleklerde kaldı.
Cumhuriyet’in ilanından sonra batılılaşma çabaları sırasında, bugünküne pek benzemese de, halk arasında gezek denilen bu tür eğlence dönemi geri döndü ve kendi sanatçılarını da yetiştirdi.
Gezeğin başlama tarihi kesin olarak bilinmiyor ama, eğlence sırasındaki bazı uygulamalar Osmanlı dönemini de anımsatıyor.
Sözlü kaynakların ifadesinden, bugünkü anlamda ilk gezeğin 1930’lu yıllarda organize biçimde ortaya çıktığı anlaşılıyor…
1949 yılında Bursa Türk Musikisi Derneği oluşuncaya kadar, Türk Sanat Müziği alanında önemli bir etkinliğe rastlanılmıyor.
Dernek ve gezek geleneği ellili yıllardan bu yana birbirine paralel yürür ve dernekte eğitim gören pek çok genç gezeklerde müzik yapardı.
KAPIDAKİ FENER
Her toplantının başka bir evde yapıldığı bilinen eski gezekler, günümüzde de ev sahibinin konukları karşılamasıyla başlar. İlk kez gelinen evlerin bulunabilmesi için o mekanın kapısına asılan fener, vazgeçilmez bir ritüeldir.
Eğlence,“Saz başlar söz biter” cümlesiyle açılır, tüm üyeler buna kesinlikle uyar. Müziğin ahengi bozacak konuşma ve davranışlar, ilginç biçimde cezalandırılır ve üyelerden biri ceza olarak para toplar. Bu paralar yine gezek için harcanır. Gezek üyelerinin önceden saptadığı makamdaki şarkılara geçilmeden önce mutlaka fasıl yapılır, saz heyeti büyük bir incelikle sanatını icra eder. Dinleyeni hayranlık içinde bırakan saz heyetinin en önemli özelliği bu işi amatörce yapmasıdır. Müzikal anlamda en önemli özellik, şarkıların makamına dikkat edilmesi ve üyelerin birlikte okumasıdır.
Üyelerinin çok önemli bir bölümü, şarkı icrası ve makamla ilk kez gezekte tanışmıştır. Dinlenme verildiği anlarda, orta oyununa benzer espriler yapılır, önemli bir konu üzerine de konuşulur ve de hoşça vakit geçirilmesi sağlanır.
Son bölümde solo şarkılara geçilir, diğer üyeler nakaratlara katılır.
Bursa’ya özgü bu eğlencenin bir yerinde mutlaka yerel türküler okunur, gezek üyeleri bu bölümde daha bir coşkulu olur.
Osmanlı döneminin vazgeçilmez müzik türü kanto, bir bölümünde icra edilerek, belki de gezek geleneğinin çok eskilere dayandığı kanıtlanır.
Gezek kültüründe, geleneklere saygı, geçmişi sahiplenme ile vefa duygusu ön planda gelir. Bu duygular icra edilen müzikle de ifade edilir.
İçkinin kesinlikle girmediği, çay ve kahvenin ikram edildiği eğlencenin son bölümünde mutlaka oyun havası çalınır ve üyeler kıvrak müziğin ritmiyle coştukça coşar. Kısa bir aradan sonra bir sonraki gezeğin programı saptanır, sonra da üyelere başkan tarafından ilan edilir.
Bir gecelik bu müthiş eğlence, gezek için yapılmış kapanış türküsüyle sonlanır.
Gezekte sadece müzik değil sosyal bir amaç da vardır. Birlikte meşk eden Bursalılar, bu birlikteliği özel yaşamlarına da taşır ve kendiliğinden örnek bir dayanışma oluşur. Özellikle esnaf gezek geleneğine büyük ilgi gösterir.
YORUMLAR