Nilüfer Belediyesi, ‘2022 yılı Hava ve Su Kirliliği İzleme Çalışmaları’ raporu Nilüfer Belediyesi Barış Meclisi’nde düzenlenen basın toplantısıyla açıklandı.
Toplantıya Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Sefer Yıldız, Prof. Dr. Kayıhan Pala ve çok sayıda basın mensubu katıldı.
Depremin ardından Bursalı vatandaşların göstermiş olduğu mücadele için Bursalılara teşekkür eden Nilüfer Belediye Başkanı Turgay Erdem, son gelişmeleri de değerlendirdi.
‘GÜNDEMİMİZİ BURSA’DAKİ DEPREM GERÇEĞİNE ÇEKMEYE ÇALIŞIYORUZ’
Başkan Erdem, “6 Şubat tarihinde biliyorsunuz büyük bir deprem felaketi yaşadık. Deprem bölgesine yardımlarınızı yoğun bir şekilde sürdürüyoruz. Bir taraftan deprem bölgesinden gelen misafirlerimizi ağırlayarak, deprem psikolojisinden uzaklaştırmaya çalışıyoruz. Gündemimiz yavaş yavaş Bursa’daki deprem gerçeğine çekmeye çalışıyoruz. Yakın bir zamanda tekrar vatandaşlarımızla biraya gelerek onların yapı ve zemin durumlarını değerlendireceğiz. Her yıl yapmış olduğumuz hava ve su kirliliğiyle ilgili durumun değerlendirilmesini yapıyoruz.” dedi.
Prof. Dr. Kayıhan Pala, Nilüfer Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürlüğü tarafından hazırlanan Hava ve Su Kirliliği İzleme Çalışmaları raporunun detaylarını paylaştı.
BURSA’DA 3 BİNE YAKIN KİŞİ HAVA KİRLİLİĞİNDEN HAYATINI KAYBEDİYOR
Kayıhan Pala, “Biliyorsunuz biz bu programı her yıl yapıyoruz. Su için yaptığımız çalışmaların sonucunu aldık. Ancak hava için aynı şeyi söyleyemem. Yaklaşık 200 kadar hava kirleticisi tanımlanmıştır. Hava kirliliğinin kanser yaptığı kanıtlanmıştır. Akciğer kanser tanısı konmuş birisine hiç sigara içmiyor deniyor. Eğer havası kirli bir yerde yaşıyorsanız bu akciğer kanserine yol açabilir. Erkeklerde mesane ve akciğer kanserinin yüksek olmasının nedeni, Erkeklerin sigara içmesi in yanı sıra Türkiye’de hava kirliliğinin de etkisi var. Hastanelere yatışlara ve solunum sistemi gibi pek çok rahatsızlığa yol açıyor. Hava kirliliği hayatı tehlikeye atan ciddi bir sorun. Dünya Sağlık Örgütü’nün tavsiye ettiği özel bir program kullanarak bir tespite ulaştık. Programı kullanarak, Türkiye’de 44 bin 617 erken ölüm tespit ettik. Bursa’da ise 2 bin 822 kişi yalnızca hava kirliliği nedeniyle hayatını kaybediyor.” ifadesini kullandı.
KENTİN İÇERİSİNDEKİ SANAYİ NE KADAR KİRLETİYOR BİLİNMİYOR
Bursa’nın hava ve su kirlilik tespitinde yetersiz olduğunu belirten Pala, “Şimdi bir kent düşünün kentin içerisinde kalmış artık sanayisi var ama sanayinin ne kadar kirleticiliğinin yaygınlığına ilişkin istasyonunuz yok. Bursa’da istasyonu olan tek belediyemiz. Ve şunu övünerek söylememiz lazım. En iyi velileri sağlayan, en güncel teknolojiyle donanmış ve sürekli kendisini güncelleyen oldukça iyi bir istasyonumuz var. Biz 15 yıldır bunun mücadelesini veriyoruz. Ama henüz Türkiye’de PM 2,5 gibi ulusal sınırlamış değil. Bursa’da hava kirli ama Bursa’nın doğusunun havası daha tehlikeli. Batı biraz daha iyi. Aslında Bursa’nın doğusunun da batısının da çok ciddi bir kirlilikle karşı karşıya olduğunu görmeleri mümkün. Bursa istasyonu, bildiğiniz gibi hayvanat bahçesinin hemen arkasında konuşlandırılmıştır. Dolayısıyla Bursa’da partikül madde açısından çok ciddi bir kirlilik var. Bursa maalesef hava kirliliğini önleme konusunda bir adım öne çıkabilmiş değil. Gelelim PM iki buçuğa, ulusal sınır değeri yok. Özellikle Bursa istasyonunda son ayda da Gürsu İstasyonu’nda bir sınır aşımı olduğunu görüyoruz. Dolayısıyla bu sorun nerelerde ağırlıklı olarak kömür kullandığını merak ediyorsanız bu verilerden yola çıkarak tahminde bulunmak mümkün görünüyor. Hava kalitesine ilişkin şunları söylemek mümkün. Bursa’nın havası ayrı çok kirli ve bunların sağlıkla ilgili ciddi sonuçları hala devam ediyor. Bunu yıllardır söylüyor olmamıza rağmen merkez hükümeti, valiliğin, çevre müdürlüğünün bu alanda çok da fazla azaltıcı bir faaliyet içinde olmadığını bu verilere dayanarak söylemek mümkün. Önerimizi tekrar edeyim her yıl aynı şeyi söylüyoruz. Bursa’nın havasını aslında ne kirletiyor? Bilimsel olarak bunu ortaya koyması lazım. Yani endüstriye kötü yaklaşım ediyoruz ama en üstünden neyi kastediyoruz? Bursa’da her yıl üç bin kişi ölüyor diyoruz. Ama bunu önleyecek bir faaliyet hayata geçirilmesi lazım.” dedi.
“Evde muslukları akıtmayın” diyerek su tasarrufu yapılamayacağının altını çizen Kayıhan Pala, “Bursa’da suyu en fazla sanayi tüketiyor. Sanayinin tüketimine sınır getirmeden, bu tesislere izin verirken ‘Evde muslukları akıtmayın’ diyerek bu sorun çözülmeyecektir. Su kaynaklarının nasıl kullanacağınıza çok dikkat etmemiz gerekir.” ifadesini kullandı.
Ayrıca Kayıhan Pala, Bursa’da arıtma tesisinden çıkan su yüzde 100 güvenlidir, ancak dağıtıma gittiği süreçte geçtiği aşamalara dikkat edilmesinin gerektiğini söyledi.
BURSA’DA SU MUSLUKTAN MI İÇİLİR?
Prof. Dr. Kayıhan Pala sözlerini şöyle tamamladı:
“Nilüfer Belediyesi 2015 yılından beri su analizi yapıyor. Kentsel mahallerde klor düzeyi yüzde 22’ye kadar inmiş. Bu dünyada da kabul dilebilir bir orandır. Nilüferin kentsel mahallelerinde suyun temiz olduğunu söyleyebiliriz. Suyu temiz tutalım derken yüksek klor düzeyini sağlamak yararlı değildir. Kırsal mahallelerde hayrat çeşmelerde kirlilik hala yüksek. Hayrat çeşmeleri klorlanamadığı için yüzde 85’i kirli hayrat çeşmelerine özellikle köylerde daha fazla olduğunu görüyoruz ancak güvenli değil. Güvenli olmayan çeşmelerin mutlaka kapatılması lazım. Kentlerde güvenli içme suyu sağlanmasında Dünya Sağlık Örgütü’nün en çok üzerinde durduğu konu, bağımsız bir denetim yapısının kurulmasıdır.
Bursa’da evde su içilir mi? Toplumun kafasındaki soru işaretlerini gidermek için bağımsız bir şekilde denetlenmesi lazım. BUSKİ’nin bağımsız bir grup kurarak denetleme sağlamasını talep ediyoruz. Bursa her çeşmeden su içilebilecek bir hale gelebilir. Bunun için bağımsız gözetim gereklidir. Bursa’da arıtma tesisinden çıkan su yüzde 100 güvenlidir, ancak dağıtıma gittiği süreçte geçtiği aşamalara dikkat edilmeli. Bütün bunların açıklıkla izlenebileceği bir mekanizmaya ihtiyaç var. Yerel yönetimlere bu anlamda büyük iş düşüyor.”
YORUMLAR