1855’teki Bursa depreminden sonra Suphi Bey yönetiminde yaptırılan haritada Mahfel’in bulunduğu yerde (L) şeklinde boş bir arsa ve bunun batısında bir bahçe görülüyor. 1870 sonrası yine ( L) şeklinde bir binanın inşa edildiğini Avrupalı gezginlerin 1887’de Mahfel’de çekilen fotoğraflarından öğreniyoruz… Bu gizemli ama o kadar insanı da cezbeden bu yapının ilk adı Vorpahnam gazinosu… Bir Bursalı Ermeni tarafından işletilen gazino, dört küçük masadan ibaret ve binanın giriş kapısı, şu anda dolmuşların olduğu sokağa açılıyor.
O dönemde 5 metre olan Namazgâh Caddesi ve Setbaşı Köprüsü daha sonra 16 metreye çıkarılıyor. Bu sırada gazinonun yanında ve şimdiki Şehir Kütüphanesi’nin tam karşısında olan kasap, şarküteri, fırın, şekerci gibi dükkanlar yıkılıyor. Yol genişletme çalışmasının ardından gazinonun girişi de değiştiriliyor ve şimdiki kapıdan veriliyor.
Cumhuriyet öncesi Setbaşı’nda çoğunlukla Ermeniler oturuyor. Bu nedenle, Mahfel’in yan tarafındaki Mustafa Necip Sokak’ta, koltuk meyhaneleri bulunuyor. Hatta, bugünkü Şehir Kütüphanesi’nin bulunduğu alanda bir gazino da faaliyet gösteriyor. Buna karşılık Mahfel’in kuzeyinde ve tam karşısındaki cami o dönemde de var. Bir rivayete göre de, müezzin minareye çıktığında, elindeki kadehi göstererek “şerefe” diyen Ermenilerin olduğu da söyleniyor. Belki hoşgörüye dair bir espri ama düşündürücü…
Bu eğlence merkezini tamamlayan da Setbaşı Köprüsü’nün kuzey batı ucundaki Şark Oteli (Eski Saray Sineması) ve tiyatrosu oluyor. Şimdilerde boş olan ve 1912’de inşa edildiği savunulan otel, genellikle, Fransız uyruklu Levanten kesime (ticaret için gelen yabancılar) hizmet veriyor.
Milli Mücadele ve Mahfel
Birinci Dünya Savaşı sürerken Milli Mücadele için oluşturulan Türk Ocağı’nın Bursa’daki örgütlenmesi de bir süre bu mekânda yapılıyor. Türk Ocağı’nın açılış tarihi ise 12 Kasım 1913… Bu bilgiden yola çıkarak, bu eski Ermeni gazinosunun Türklere nasıl geçtiğini de anlıyoruz…
İşgal süresince Türk Ocağı 2 yıl 2 ay 2 gün kapalı kalıyor. Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın 17-29 Ekim 1922 tarihleri arasında yaptığı ilk Bursa ziyareti sırasında İsmet Paşa, Hamdullah Suphi, Türk Ocağı Bursa Şube Başkanı ve Bursa Milletvekili Muhittin Baha Pars ile Yahya Kemal Beyatlı’nın da katıldığı bir törenle Bursa Türk Ocağı yeniden faaliyete geçiyor. İzmir’den sonra açılan ikinci şube olan Bursa Türk Ocağı bir dönem mektep olarak da hizmet veriyor.
İstanbul’da görev yapan 472 ilkokul öğretmeni Atatürk’ün bu ilk ziyaretini haber alınca şükranlarını sunmak için Bursa’ya geliyor. Ulu Önder’in Şark Tiyatrosu’nda (Saray Sineması) yaptığı konuşmayı dinleyen öğretmenler, ertesi gün Mahfel’de gerçekleşen Türk Ocağı Bursa Şubesi’nin açılışına da katılıyor.
BURSA’NIN BULUŞMA NOKTASI MAHFEL
Mahfel’in işletmesi 1922’den sonra Rıdvan Bey’e (Akçaylı) veriliyor. Hatta halk arasında Rıdvan Bey’in kahvesi olarak anılıyor Mahfel… Bu tarihi binanın mülkiyeti 1956 yılından sonra İşçi Sigortaları Kurumu’na geçiyor. İlk işletmeci Rıdvan Akçaylı’nın ölümünden sonra damadı Hüseyin Oganer, 1967 yılına kadar bu geleneği sürdürüyor. Sonra da bu görevi Osman Enver Özer devralıyor.
Cumhuriyet döneminin Mahfeli nasıl bir kimliğe bürünüyor? Adı Cumhuriyet Aile Çay Bahçesidir artık… 1950 sonrası bürokratların, emeklilerin ve özellikle de emekli subayların toplantı yeri halini alıyor. Bir ara Eski Muharipler Derneği’nin merkezi olarak da kullanılıyor. Yıllar boyu çok farklı simalara ev sahipliği yapan, 1970’li yıllardan sonra tamamen kahvehaneye dönüşen Mahfel, 1980 İhtilali sonrası bir süre Askeri Lise öğrencilerine tahsis ediliyor.
1984 yılında bir talihsizlik de yaşıyor. Yoğun kar yağışı, sonradan inşa edilen salonun çatısını çökertiyor. Uzun süre onarım için bekleniyor… Yapının 1980 yılından sonra koruma altına alınması nedeniyle onarım belli koşullar sağlandıktan sonra gerçekleşiyor. 18 Ocak 1999 tarihinde çıkan yangın ise yeni bir dönemi başlatıyor…
Elektrik kontağından çıktığı savunulsa da şüpheler oluşuyor. Bu arada işletmeci değişiyor ve Koruma Kurulu kararına uygun biçimde yeniden restore ediliyor. 2001 yılından sonra da işletmeciliği Tahir Deveci yapıyor. Buraya kadar olan gelişmeleri Tahir Deveci’nin araştırmaları ile elde ettiğimi de belirtmeliyim.
2012 yılından sonra binanın mülkiyeti SSK’dan İl Özel İdaresi’ne geçiyor. Satış ve yeni bir proje önerileri üzerine duyarlı Bursalıların olayı gündeme taşıması ve protestosu sonucu Bursa Büyükşehir Belediyesi ve Başkan Altepe Mahfel’e sahip çıkıyor. Mahfel bir süre Büyükşehir Belediyesi tarafından işletiliyor. Belediye Başkanlığı’na Alinur Aktaş’ın getirilmesi ile işletme yüksek bir bedelle kiraya veriliyor. Günümüzde ise binanın mülkiyetinin Vakıflar Bölge Müdürlüğü’ne geçtiğini, mevcut kiracının ödemeyi de bu kuruma yaptığını hayretle öğreniyoruz. Yani, Cumhuriyet’ten sonra mülkiyet geçişinin sürekli kamu kurumları arasında gerçekleşmesi ve de kesin tapu işlemleri yapılmadığı için binanın geçmişi Osmanlı Dönemi’ne gidiyor ve Vakıflar buna dayanarak, tarihi belediye binası ile Mahfel’i bünyesine katıyor.
Bursa’yı içselleştiren her birey için Mahfel’in yeri, tadı ve anlamı başkadır belki, ama tek bir gerçek vardır; o da Bursa’nın sembolü olduğudur.
YORUMLAR