Kendisi gibi oyuncu olan Bülent Şakrak ile evli olan başarılı oyuncu Ceyda Düvenci, samimi açıklamalarda bulundu. TRT ekranlarında yayınlanan Hülya Koçyiğit’in sunduğu ‘Film Gibi Hayatlar’ programına konuk olan Düvenci, özel açıklamalarda bulundu. Düvenci, hayata bakış açısı, mutlu evliliğine ve annelik hayatına kadar birçok konu hakkında konuştu.
Düvenci, “Dört yaşımdan beri yaşadığım şeyler benim için çok büyük hayat dersleri oldu. Ama ben acınılası bir yerden bakmıyorum meseleye… Hayatta kırık yerlerinizden güçleniyorsunuz. Benim için hayat öyle bir şey… Kırık yerlerimi altın suyuna batırıp, tekrar devam etmek gibi bir felsefem var.” ifadelerini kullandı.
Kariyer hayatına ilişkin konuşan Düvenci kariyerini iki tarihe ayırarak, “Bülent’ten öncesi ve sonrası var… Benim kariyerimin daha başarılı olması, kendimi keşfetmem, ne istediğimi tam olarak bulmam, bunu Bülent ve bana sağladığı huzur sayesinde oldu aslına bakarsanız. Yedi yıl önceki benle şimdiki ben arasında çok büyük fark var. Kariyerimde de çok büyük fark var, duruşumda da ve bakışımda da… Aynı mesleğe sahip olmak, birbirine çok aşık olmak ve birbirine sonsuz güvenmek, o güven zincirini kırmamak insanın meslek hayatında da çok büyük başarı sağlıyor.” dedi.
Oyuncu eşi Bülent Şakrak’ın türkülere olan aşkından söz ederek, “Bülent türküleri Çok seviyor, bizim çocuklar Neşet Ertaş’ı dedeleri zannediyor o kadar çok seviyor. Babaları sayesinde türkülere hakimler.” şeklinde konuştu.
Bülent Şakrak ile aşkını anlatan ve oğlu Ali’yi doğurmak için geçtiği yollardan söz eden ünlü oyuncu, “Kadın erkek sütun olmalı bir tapınağı tutan. Arada rüzgar da eser, yağmur da yağar, güneş de ışığını bırakır ama o mesafede kalırsın. Birbirini değiştirmez, dönüştürmezsin, birbirinin sağlamlığına güvenir ve kurarsın tepeyi. Benim sağlığım pek izin vermiyordu ama Ali’yi doğurmak için bir ameliyat oldum. Hemen arkasından hamile kaldım. Hamileliğimde nispeten bebeğin sağlığı çok iyiydi, benim biraz bozuldu ama hiç moralimi bozmadım.” dedi.
Kızımla beraber hayata karıştığımızda, çevreden aldığımız tepkiler, daha çok Melisa’nın hayatını zorlayacakmış gibi hissettim. Çünkü biz yaş gereği bir cevap verebiliyoruz, meseleyi sindirmiş oluyoruz ama büyüme çağındaki bir çocuk ve daha bedenine ve kendisine ne olduğunu yeni yeni algılayan bir çocuğumuz için maalesef toplumumuz çok duyarlı tepkiler vermiyor.
Böyle olunca ya sokakta insanlarla çok büyük kavgalar edecektim ya da eğitmeye çocuklardan başlayacaktım. Çocukları da nasıl eğitebilirim? Çocuk kitabıyla… Üç kitap yazdım. Bir tanesini Melisa ile birlikte yazdık. Tamamen kurgu o, bir macera, uzay yolu, Melisa’nın kurgusuydu. ‘Tatlı Bir Merhaba’ son kitabımız tamamen gerçek. Melisa’nın ana okuluna kabul edilme hikayesi ve anaokulunun ne kadar naif ve doğru yaklaştığını anlattım.
YORUMLAR