Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’dan enflasyon açıklaması

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, enflasyona ilişkin, “Tek haneli rakamlara da 2026, 2027 perspektifinde ulaşacağız. Bizim planımız, programımız bu şekilde ve kararlı bir şekilde bunu hayata geçiriyoruz” dedi.

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’dan enflasyon açıklaması

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, MÜSİAD Ankara 26. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu. Dünyada son yıllarda pandemi hadisesi yaşandığını belirten Yılmaz, bunun dünyadaki ekonomik aktiviteyi yavaşlatırken, diğer taraftan sosyal dengeleri bozduğuna ve devlet üzerinde büyük bir borç yükü bıraktığına dikkat çekti. Hem azalan ekonomik aktivite hem de artan sosyal harcama ihtiyaçları nedeniyle bütün dünyada devletlerin borçluluk oranlarında ciddi artışlar yaşandığını belirten Yılmaz, “Pandemi bitti, bir toparlanma süreci başladı ama hala dünya tam olarak eski günlerine dönebilmiş değil. Geçen yıl yüzde 3 civarında bir büyüme kaydetti dünya ekonomosi. Tarihsel ortalamalarının hala altında. Bir taraftan da bu pandeminin etkisiyle oluşan enflasyonist ortam var. Buna yönelik ortaya konan sıkı para politikaları var. Bunun da getirdiği sonuçlar var” diye konuştu.

Dünya ekonomisinin hem ekonomik büyüme hem ticaret anlamında normal bir dönemden geçmediğini ifade eden Yılmaz, “Buna ilave olarak dünyada giderek artan bir bloklaşma ve korumacılık eğilimi görüyoruz. Uzun zaman daha liberal bir küresel düzenden bahsedildi dünyada. Çok farklı söylemlerle ortaya çıkan yönetimler, yaklaşımlar var. ABD-Çin rekabetinden diğer meselelere varıncaya kadar korumacılık eğilimlerinin güçlendiği, bloklaşmaların arttığı ve rekabetin uluslararası kurallar dışında da sürdürüldüğü bir ortamdayız. Bu yıla baktığımızda çok radikal bir değişim görmüyoruz. Ama geçen yıla göre nispeten bizim için daha iyi bir perspektif olduğunu söyleyebilirim. Dünya ekonomisinde belli bir toparlanma devam edecek” dedi.

Yılmaz, “Diğer taraftan yine düşen faizler, dünyadaki merkez bankalarının faiz düşürmesi dünyadaki finansal maliyetleri de olumlu yönde etkileyecek, gelişmekte olan ülkelere dönük finansal açıkları da kolaylaştırmış olacak. Bu bizim için bir avantaj. Bir taraftan da emtia fiyatlarının ılımlı seyrettiğini görüyoruz. Türkiye malum enerji başta olmak üzere ithalatçı bir ülke bu noktada. Emtia fiyatlarında da daha olumlu bir perspektif var, tahminler var. Bu da yine olumlu bir durum bizim için. Bir diğeri, ticaret ortaklarımızdaki büyüme; ihracatımızı analiz ettiğimizde burada da daha fazla ticaret ortaklarımızın büyümesinin etkili olduğunu görüyoruz” şeklinde konuştu.

Yılmaz, sadece ekonomik olarak değil jeopolitik gelişmelerle de dünyadaki ekonomik ortamın şekillendiğini aktardı. Kahramanmaraş’ta yaşanan deprem nedeniyle bütçe açığı oluştuğunu belirten Yılmaz, bunu telafi edeceklerini söyledi. Yılmaz, “Tarihi ortalamamıza bakarsanız, bizim dönemi kastediyorum, 2.6 civarında bütçe açığının milli gelire oranı. Gelecek yıldan itibaren yine o tarihi ortalamalara dönmüş olacağız. Bunu başardığımızda bütçemizde bir mali alan oluşmuş olacak. Bu alanı da iki temel öncelik için kullanmayı düşünüyoruz. Birincisi reel sektörün desteklenmesi, ikincisi farklı sosyal kesimlerin refahının desteklenmesi, sosyal adaletin güçlendirilmesi. Bu iki temel öncelik çerçevesinde de bütçe imkanlarımızı, mali imkanlarımızı önümüzdeki yıllarda kullanacağız” dedi.

“Yıllık enflasyonumuzdaki düşüş devam edecek”

Dünyada da problem olan enflasyonun Türkiye’de daha yüksek oranlarda olduğunu ifade eden Yılmaz, bununla kararlı şekilde mücadele ettiklerini vurguladı. Yılmaz, “Geçtiğimiz yılın mayıs ayında zirve noktasına ulaştı. Yüzde 75’ler, o zaman da ifade etmiştik. Yılın ikinci yarısında hızlı bir şekilde geriledi. Mayıstan itibaren bakarsanız son açıklanan rakama kadar 31 puan bir gerileme oldu ve enflasyonu yüzde 44 gibi bir rakamla kapattık. Bu yılın ocak ayı henüz çıkmadı. Ocak ayları nispeten yüksek olur. Yıllık ücret ayarlamalarının, fiyat ayarlamalarının yapıldığı bir ay olduğu için ocak ayı genel ortalamaların üstünde olur. Ama geçen yılın ocağına göre bu yıl ocakta yine daha düşük bir enflasyon bekliyoruz. Dolayısıyla yıllık enflasyonumuzdaki düşüş devam edecek. Önümüzdeki aylarda öncelikle yüzde 40’ın altını göreceğiz. Yıl sonunda ise artık 20’li rakamlara gelmiş bir enflasyon olacak. Tabii ki enflasyonu tek haneli rakamlara düşürünceye kadar bu işleri konuşmaya devam edeceğiz. Ama artık bugünkü kadar enflasyonu konuşmayacağız” şeklinde konuştu.

“Enflasyonu düşürürken aynı zamanda sürdürülebilir büyümeyi ve kalıcı sosyal refahı hedefleyerek bunu yapıyoruz”

Enflasyon tartışmalarına değinen Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:
“İşte ne kadar büyümeden fedakarlık edelim, etmeyelim. İstihdam, büyüme bir tarafta, fiyat istikrarını sağlamak diğer tarafta. Bu konuda şöyle düşünüyoruz. Elbette birtakım sorunlar, sıkıntılar olabilir. Kısa vadede enflasyonla mücadele bir miktar büyüme hızınızı düşürebilir. Bütün dünyada da böyle, bizim tarihimizde de böyle. Ama şunu unutmamamız lazım ki, enflasyonun düştüğü aynı zamanda fiyat istikrarının olduğu dönem öngörülebilirliğin olduğu, yatırım ortamının iyileştiği, sürdürülebilir büyümenin sağlanabildiği dönemlerdir. Bizim tarihimize en hızlı hangi dönemlerde büyümüşüz diye baktığınızda enflasyonun ortalamasının daha düşük olduğu dönemlerde büyümüşüz. Enflasyon arttıkça büyümemiz darbe yemiştir. Dolayısıyla kısa vadede bazı etkilenmeler olsa da, orta ve uzun vadede düşük enflasyon ve büyüme birbirinin zıttı değil, bir çelişki yok burada. Tam aksine büyümeyle düşük enflasyon bir arada sürdürülen süreçler. Aynı şey gelir dağılımı için de geçerli. Enflasyonun yükseldiği dönemler, gelir dağılımını bozan dönemler. Enflasyonun düşmesi ise gelir dağılımını iyileştirici bir etki yapıyor. Dolayısıyla biz enflasyonu düşürürken, aynı zamanda sürdürülebilir büyümeyi ve kalıcı sosyal refahı hedefleyerek bunu yapıyoruz. Kısa vadede bazı fedakarlıklar elbette oluyor. Bunlar olmadan da amacınıza ulaşamıyorsunuz. Dolayısıyla bu fedakarlıkları yaparken orta ve uzun vadede çok daha büyük kazançlar için getiriler için bunu yapıyoruz.“

“Kalıcı bir satın alma gücü artışı için enflasyonun düşmesi olmazsa olmaz”

Vatandaşların önceliği neyse kendilerinin de önceliğinin o olduğunu dile getiren Yılmaz, “Kalıcı bir satın alma gücü artışı için enflasyonun düşmesi olmazsa olmaz. Dolayısıyla bütün politikalarımızı buna göre önceliklendirmiş durumdayız. Bunu da rastgele yapmıyoruz. Siyasi olarak da bizim anlayışımız şudur; vatandaşımızın önceliği neyse bizim önceliğimiz odur. Vatandaşımız şu anda enflasyonu birinci mesele olarak görüyorsa, bizim de birinci meselemiz budur. Dolayısıyla bütün araçlarımızla, bütün politikalarımızla bunu düşürme yolundayız. İnşallah 2025 yılı bu anlamda farklı bir dönem olacak. Beklentilerin de giderek kırıldığını görüyoruz. Özellikle piyasa aktörlerindeki beklentilerin hedeflerimize yaklaştığını görüyoruz. Reel sektörün beklentileri henüz tam arzu ettiğimiz düzeyde değil. İnşallah Türkiye, 2025’in sonuna geldiğimizde enflasyon sorununu büyük oranda çözmüş olacak. Tek haneli rakamlara da 2026, 2027 perspektifinde ulaşacağız. Bizim planımız, programımız bu şekilde ve kararlı bir şekilde bunu hayata geçiriyoruz” dedi.

Enflasyonla mücadeleyi para politikalarından ibaret görmediklerini vurgulayan Yılmaz, “Para politikaları bunun bir kısmı. Daha bütüncül bir çerçevemiz var. Vergi gelirlerini daha adaletli, tabana yayan, kayıt dışılığı engelleyen bir anlayışla hareket ediyoruz. Ve bu yönde de çabalarımızı sürdüreceğiz. Yapısal tarafa geldiğimiz zaman işin özü verimliliği arttırmak, rekabeti arttırmak. Yapısal dönüşümün özü bu. Kamuda da, özel sektörde de her alanda verimliliği arttırmadan bugünkü dünyada ayakta kalmanız mümkün değil. Verimliliği arttırmak durumundayız. Rekabeti arttırmak durumundayız. Burada düzenleyici kurullarımıza da büyük görev düştüğüne inanıyorum, Rekabet Kurulu başta olmak üzere. Bizim rekabetin daha düşük seviyede olduğu piyasalara daha dikkatli bir şekilde bakmamız gerekiyor. Bunun çabası içindeyiz” ifadelerini kullandı.

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir