Bursa’da yaşayan iş insanı Ali Eren Soluk, yıllar önce bir off-road topluluğuna katıldı. Zamanla kendi başına araziye çıkan Soluk, kamp yaptığı bir akşam kırsal alanda terk edilmiş köpekleri fark etti. Sonrasında araziye her çıkışında yanında kuru mama götürmeyi ihmal etmeyerek yüzlerce hayvanın sevgisini kazandı. İşi dışındaki vaktinin çoğunu kırsaldaki köpeklerine ayıran Soluk, 5 yıldır kilometrelerce yol giderek terk edilmiş sokak hayvanlarıyla ilgileniyor. Beslemenin yanı sıra tedavilerini ve aşılarını da üstlenirken, zorlu kış şartlarına karşı onlara yuva yapmayı da ihmal etmiyor. Yıllardır aynı off-road aracıyla köpekleriyle ilgilenmeye gitmesi sebebiyle, Soluk’un aracını tanıyan köpekler, büyük bir sevinçle aracın peşine takılıyor.
“İnsan olduğumun farkına vardım”
İnsanlığın temelinde merhametin yattığını söyleyen Ali Eren Soluk, “Eskiden off-road grubumuz vardı. Daha sonra araziye yalnız çıkmaya başladım ve bu mazlumları fark ettim. İnsanlık görevimden dolayı onlara bakmaya özen gösterdim. Bir gün yine arazideyken yanıma geldiler ve onlara verebilecek hiçbir şeyim yoktu. Bizlere muhtaç olduğunu orada fark ettim. Hiçbirisinin orada olması gerekmiyor. Daha sonraki gidişlerimde yanımda yiyecek götürmeye başladım. Ben yiyecek götürdükçe onlar daha çok çoğaldı. Bana güvendiler, diğerleri de gelmeye başladı. İnsan olduğumun farkına vardım, Allah beni yiyip, içip, gezip ya da mal edineyim diye yaratmadı” şeklinde konuştu.
“Sadece mama desteği kabul ediyorum”
Uzun bir süre hiçbir destek almadan kendi imkanları dahilinde ilgilense de iyiliğin paylaştıkça büyüyebileceğini kaydeden Soluk, “Yaptıklarımı daha sonra sosyal medyada yayınlamaya başladım. Bana destek vermek isteyenler oldu. Başta kabul etmedim. İnsanlar güvendiği insanlara destek vermek isteyebilirler, çünkü ben kötü bir şey paylaşmadım. Buradaki huzura ve mutluluğa ortak olmak isteyebilirler. Düşündükçe iyiliğin paylaşıldıkça büyüyebileceğini anladım. Maddi yardım kabul etmiyorum. Sadece mama gönderirlerse buradaki mutluluğa ortak etmek anlamında mama desteği almaya başladım. Yeterli mi derseniz, maalesef yetmiyor. Fırınlardan günlük kalan ürünleri topluyorum. Günde 4-5 saat hazırlığımız sürüyor. Hepsini küçük parçalara bölüyorum. Bazı firmaların, öğlen kalan yemeklerini buradaki mazlumlara getirmeye çalışıyorum” ifadelerini kullandı.
Beslemenin yanı sıra tedavi ve yuva ihtiyaçları karşılanıyor
Yaptığı şeyin beslemekten öte, sağlık, yuva ve sevgi ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak her biriyle tek tek ilgilendiğini belirten Soluk, “Yaklaşık 5 yıldır doğada terk edilmiş köpeklerle ilgileniyorum. Eskiden her gün geliyordum. Şimdilerde gün aşırı geliyorum. Artık yaşım da geçiyor, bedenen de eskisi gibi müsait değilim. Gelmediğim günler için de kuru mamalarını yedekliyorum. Bu şekilde 26 tane noktam var. Sayısını tam olarak bilememekle beraber yaklaşık 500 köpekle ilgileniyoruz. Bunların sadece beslenmesi değil, aynı zamanda düzenli olarak parazit ilaçlarının da verilmesi gerekiyor. Burada daha özgürler. İnsan şiddetinden uzaklar. Ama kesinlikle böyle bir yerde olmalarını tasvip etmiyorum. Burada veteriner kliniğindeki arkadaşlarımızın desteğiyle tedavi de yapıyoruz. Sonrasında ben de öğrendim uyuz hastalığına hangi ilaç verilir, yaranın tedavisinin nasıl yapıldığını kendim de öğrendim. Veteriner destekli kendim de tedavi ediyorum” diye konuştu.
Her birinin ismi var
Yüzlercesine isim verdiğini ve hepsinin de ismini aklında tutabildiğini söyleyen Soluk, “İsim vermek bir değerdir. Kızarken de severken de ismiyle hitap ediyorum. Hepsinin bir ismi var. Hafızamda da tutuyorum. İnsan ismini aklımda tutamayabilirim. Ama onların ismini unutmuyorum. Hepsi de kendi ismini biliyor” dedi.
“Barınakların durumu içler acısı”
Belediyelerin sorumluluktan kaçması sebebiyle faturanın hayvanlara kesildiğini kaydeden Soluk, “Ülkemizde barınakların durumu içler acısı. O mazlumlar aç, susuz bırakılarak hayatta kalmak için birbirlerini parçalamak zorunda kalıyor. 5199 sayılı yasa 20 yıl önce çıktı, birçok belediye görevini yerine getirmedi ve bu mazlumlar ürediler. Maalesef görevini yapmayanlar bunun faturasını mazlumlara kesiyorlar. Bu mazlumların yeri barınaklar, cezaevleri değil. Orada da güçlüler var, bir kap yemek konuluyor güçlü olan yiyor. Zayıf olan aç kalıyor. Kesinlikle barınaklara karşıyız. Doğal yaşam alanları yapılmasını destekliyoruz. Orada gönüllüler çalışmalı. Üremenin de önüne geçilmesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.
YORUMLAR