Beyin büyümesi, gelişimi ve işlevinde değişimlere yol açan nörogelişimsel bir bozukluk olan DEHB, genellikle çocukluk döneminde fark ediliyor ancak çoğunlukla yetişkinlikte de devam ediyor.
Odaklanma, zaman yönetimi ve dürtüleri kontrol etmede sorun yaşamak gibi belirtilerle kendini gösteriyor.
Daha önce yapılan bazı araştırmalarda DEHB’in, beklenen yaşam süresini kısaltabileceği öne sürülmüştü. Ancak hakemli dergi British Journal of Psychiatry’de bugün (23 Ocak) yayımlanan çalışmada ilk kez ölüm verileri kullanılarak böyle bir çalışma yürütüldü.
University College London’dan bilim insanları, Birleşik Krallık’taki (BK) 9 milyondan fazla yetişkinin 2000-2019 dönemindeki birinci basamak sağlık hizmeti verilerine başvurdu.
DEHB tanısı almış 30 bin yetişkinin verilerini, DEHB olmayan 300 bin kişininkiyle karşılaştırdılar. Araştırmacılar yaş, cinsiyet ve aldıkları sağlık hizmeti seviyesini göz önünde bulundurarak katılımcıları eşleştirdi.
Bulgular, DEHB tanısı alan erkeklerin beklenen yaşam süresinin 4,5 ila 9 yıl; kadınlarınsa 6,5 ila 11 yıl kısaldığını gösteriyor.
Makalenin başyazarı Dr. Liz O’Nions “DEHB’li birçok kişi uzun ve sağlıklı bir hayat sürse de ortalamada, beklenenden daha kısa bir yaşam sürdüklerine dair bulgumuz, destek ihtiyaçlarının karşılanmadığına işaret ediyor” diyor:
Erken ölümlerin arkasındaki nedenleri bulmamız çok önemli. Böylece gelecekte bunları önleyecek stratejiler geliştirebiliriz.
Bilim insanları yeni çalışmanın neden-sonuç ilişkisi kurmadığını vurguluyor. Makalenin bir diğer yazarı Prof. Joshua Stott, DEHB’li kişilerin ruh sağlığı sorunları yaşama ihtimalinin daha yüksek olduğuna ve sağlık hizmetlerine erişimde daha fazla zorluk yaşayabildiğine dikkat çekiyor.
Bu nedenle düşük yaşam beklentisinin DEHB’in doğrudan bir sonucu olmadığını düşünüyor. Prof. Stott “Ne yazık ki DEHB’li kişilerin daha yüksek intihar oranlarına sahip olduğunu biliyoruz” diyerek ekliyor:
Ayrıca sigara, içki ve muhtemelen aşırı yeme gibi riskli davranışlarda bulunma olasılıkları da daha yüksek.
BK’deki açık öğretim kurumu Açık Üniversite’den (Open University) Dr. Kevin McConway, yeni çalışmanın etnik köken ve sosyoekonomik durum gibi etkenleri hesaba katmadığına ve yaşam süresinin kısalmasında bunların rol oynayabileceğine dikkat çekiyor.
Araştırmada yer almayan Dr. McConway bazı genetik veya çevresel faktörlerin, DEHB teşhisi ve normalden daha erken ölme ihtimalini ayrı ayrı etkileyebileceğini belirtiyor.
King’s College London’dan Dr. Oliver Howes da yer almadığı çalışmanın, DEHB’in diğer tıbbi sorunlarla beraber tespit edilip edilmediğini ve tedavinin etkisini incelemediğini söylüyor.
Yine de araştırmanın, DEHB’in yarattığı etkiye dikkat çektiğini ekleyen Dr. Howes şöyle diyor:
Bulgular, insanların ihtiyaç duyduğu yardımı alabilmesi için ruh sağlığı hizmetlerine çok daha fazla yatırım yapılması gerektiğinin altını çiziyor.
YORUMLAR