Etiquette: Uluslararası Sofra Kuralları

Eski adı ile adab-ı muaşeret, yeni adı görgü kuralları, uluslar arası adı ile de “Etiquette”… Etiket; sosyal anlamda kişinin, toplum ve iş dünyasında elde ettiği yere uygunluk belirtisidir. Yemek kültürü ve sofra adabı da tabi etiketteki en değerli kriterlerden biri.

Etiquette: Uluslararası Sofra Kuralları

MERİH KORUR – Bir insanla yemek yediğinizde o kişinin kültür seviyesini çok net anlarsınız.

Görgülü ya da görgüsüz; terbiye almış ya da cahil, iyi yetişmiş ya da sonradan görmenin en hızlı ve en net ayrımıdır sofra.

Özel tarifler, dünya mutfak kültürleri, sağlık hedefli yemekler, tadım menüleri, şık restoranlar, yeme-içme trendleri, özel davetler, kokteyller, iş yemekleri ve gurme yaşam lezzetleri..

Hepsi çok zarif, çok trend, çok havalı ve çok gündem..

Peki bu sosyal yemekleri, hangi kurallar eşliğinde yiyeceğimizi, sofradaki servis takımlarını hangi sıra ile nasıl kullanacağımızı, garson mesafemizi, sofrada uymamız gereken görgü kurallarını ve yemek yemeği bir Fransız veya İngiliz kadar zarif bir sanat ritüeli haline getirmeyi ne kadar biliyoruz?

Bizler, dünyanın en değerli, en sayılı mutfaklarından birine sahip olsak da yemek yerken uymamız gereken sofra görgü kurallarının bilinirliği ve uygulaması konusunda oldukça zayıf bir ülkeyiz.

Elle yeme, kaşıkla yeme, hızlı yeme, sesli yeme ata sporu halinde. Zarafet içinde masaya otursak da tabak önümüze konduğu an sanki içimizden timsah çıkıyor ve bu primitif karakter, ne yediğine, nasıl yediğine çok da dikkat etmeden hızlıca bitiriyor masayı.

Yemek yerken kendinizi dışarıdan izleyin, acaba yemek yerken nasıl görünüyorsunuz ya da etrafınızda yemek yiyen insanları izleyin, onlar nasıl görünüyorlar ve kararı siz verin lütfen…

Sosyal ortamlarda görsel ve işitsel olarak masa veya restoran kirliliği yaratan biri mi olacaksınız yoksa uluslararası kriterleri yalnız yemek yerken bile uygulayıp bu işten keyif alan, bu ritüel süreci medeniyet çıtası sayan biri mi?

Yemek yeme adabının aileden ve toplumdan yeterince öğrenilemediği gerçeği ile, bu yazımda doğru şekilde yeme, sofra kültürü ve evrensel eksende klasikleşmiş masa kurallarından bahsetmek istiyorum.

Bu kuralları öğrenmek, bir gün İngiliz kraliyet ailesine konuk gideceğiniz anlamına gelmese de bu uygulamaları alışkanlık haline getirmek toplumda mahcup olmama, özel ya da resmi yemeklerde saygınlığı koruma adına çok değerlidir.

İşte çok detaylı ve zengin bir konu olan etiketin temel disiplinleri;

Kumaş Peçete

  • Lütfen masanızda kumaş peçete varsa kullanın ve onu açıp gömlek yakasına, yeleğe ya da tabağın altına sokmaya çalışmayın.
  • Kumaş peçete çok açılmadan katlı olarak önce dize, servis bitiminde de origami oynanmadan serbestçe yemek tabağının kenarına bırakılır.
  • Kısa süreli kalkışlarda kumaş peçetenizi sandalye üzerine bırakabilirsiniz. Döndüğünüzde üstüne oturmayın!
  • Kumaş peçete ile sadece dudak kenarları silinir, burun ya da makyaj silinmez, hapşırma ya da ayakkabı silme aracı olarak kullanılmaz.
  • Peçete kağıtsa istediğinizi yapabilirsiniz, ama lütfen yangın çıkmaması için kül tablasına, salgın hastalıklara yol açmamak için tabağın içine bırakmayın. Doğru olan masa üzerine temiz bir kağıt peçete açıp kirlileri içine bırakmaktır. Bunu da yapmıyorsanız masa örtüsünü kirletme pahasına servis tabağının alt kenarına doğru itebilirsiniz.
  • Çatal ve bıçağın peçete ile silinmesi görgüsüzlüktür.

Çatal, bıçak, kaşık

  • Çatal, bıçak, kaşık gibi hiçbir servis ekipmanı kullanıldıktan sonra masa örtüsüne bırakılmaz.
  • Çorba kaşığı çorba kasesinin altındaki çorba tabağına, tabak yoksa içine bırakılır.
  • Yemek anında da, bitiminde de çatal, bıçak tabağın içinde kalır.
  • Çatal da bıçak da başı tabak kenarına, ucu masaya konup güneş çizer gibi tabağın etrafına dizilmez.
  • Dünyada çorba dışında hiçbir yemek kaşıkla yenmez. Evet bu pilavın çatalla yeneceği anlamına geliyor.
  • Çatal yemekte tek başına kullanılıyorsa sağ elde, bıçak ile kullanılıyorsa sol elde olmalıdır.
  • Kullanılırken çatal-bıçak bir elden diğer ele sürekli aktarılmamalı, konuşurken sallanmamalı, bıçak asla ağza sokulmamalıdır.
  • Çatal, bıçak kullanım sırası dıştan içe doğru, yemek sunum sırasına göre olur.
  • Yemek çatalı ile tatlı yenmez.

Ekmek

Ekmek yeme şekli seçkin restoranlarda test olarak görülür.

  • Ekmeği kendinize almadan önce masadakilere teklif edin.
  • Ekmek dilimlerini yemeden önce tabağınıza alın, tabağınızın üzerinde bölün.
  • Elinizle bölerek, her seferinde küçük lokmalar halinde tüketin.
  • Ekmek hiçbir zaman bıçakla küçük lokmalara ayrılmaz.
  • Ekmek bıçak temizlemek için kullanılmaz.

Çorba

Çorba içmek en büyük nezaket kurallarından biridir.

  • Çorba içerken dökmemek için çorba tabağını size yakın yere çekin.
  • Çorba içerken kaşığınızı dörtte üç oranında doldurun.
  • Tam olarak doldurursanız, ağzınıza götürürken damlaması, dökülmesi kaçınılmaz olur.
  • Kaşığınızı dikkatle ve yavaşça çorba tabağının ağzına kadar kaldırın.
  • Çorba tabağına doğru eğilin ve çorbanızı içmeye başlayın.
  • Kesinlikle dik olarak kaşığı ağzınıza götürmeyin.
  • Çorbanızın kaşığını yan tutun ve ağzınıza götürün.
  • Kaşığı kullanırken kaşığın hepsini ağzınıza sokmayın.
  • Çorba sonuna geldiğinizde çorba tabağının içindeki son kaşığı almak sorun olabilir. Bu durumda çorba tabağını size doğru değil, tam tersi istikamette eğin. İçindeki çorbayı bu şekilde alın. Bu hareket çok kibar ve risksiz bir çorba bitirme hareketidir.
  • Çorba bitince çorba tabağını hafifçe kendinizden uzaklaştırın.
  • Çorbaya ekmek doğranmaz.
  • Soğuması için üflenmez.
  • Kaşık, çorba içildiği sürece çorba tabağının içinde olmalıdır.

Salata

  • Salata, ortadan değil kendi tabağından yenir.
  • Salata yerken bıçak kullanılmaz.
  • Marul parçaları kesilmeden katlanarak yenir.
  • Ancak, çok büyük parçaları çataldan düşmesini önlemek için kesebilirsiniz.
  • Dereotu, maydanoz vb. yemeğin bir parçası ise çatal ile yenilebilir. Salata içinde ya da sosla servis edilmezlerse elle yenilebilirler.
  • Tek başına marul gövdesi daima bıçak ve çatal ile yenilmelidir.
  • Limon çatalla sıkılmaz, sağ elle sıkılırken sol el siper yapılır.
  • Hiçbir kadın salata yerken güzel görünmez, ilk buluşma yemeği değildir.

Et, balık

  • Et, balık, tavuk çatal bıçakla yenir. Evet balık elle yenmez.
  • Tüm etlerde tek kesim, tek lokma prensibi uygulanır.
  • Et ve tavuk kemikleri hiçbir zaman ağıza götürülmez.
  • Tavuğun derisi yenmek istenmiyorsa, deri çatal ve bıçak yardımıyla ayrılır.
  • Balık bıçağı sadece balığın kılçığını ayıklamak için kullanılır.
  • Balık bıçağı yoksa bunu ekmek parçası ile yaparız.
  • Balık yerken önce balığın kafasını çatal ve bıçakla kesin ve tabağınızın kenarına koyun.
  • Bıçağınızı balığın sırt kemiğine dayandırarak balığı kafasından kuyruğuna doğru dikey olarak kesin. Balığın üstünü açıp kılçığı komple çıkarabilir ya da balığın üst kısmını yiyip sonra kılçığı kaldırabilirsiniz.
  • Eğer ağzınızda küçük kılçıklar kalırsa başparmağınız ve işaret parmağınız yardımıyla bunları çıkarabilirsiniz.

Spagetti

  • Spagetti yerken çatal ve kaşık kullanılır, aşçı kırmayı unutmuş gibi bıçakla kesilerek yenmez.
  • Kaşık sol elde tabağa dikey yakın bir şekilde tutulurken, dişleri kaşığın iç yüzüne dayanmış olan çatal çevrilerek alınır ve lokma yavaşça ağıza sokulur.
  • Çiğnemeyi unutmayın.
  • Burjuva görünmek isteyenler spagettilerini tabak kenarını kullanarak, kaşıksız da tüketebilirler.
  • Erkekler için kesinlikle ilk buluşma yemeği değildir.

Elle yenilen yemekler

Resmi olmayan yemeklerde; kızarmış patates, sandviç, kek, kurabiye, tavuk kanadı, budu ve bazı meyveleri elle yiyebilirsiniz.

Garson ile sessiz kurallar

  • Menü listesi açık kaldığı müddetçe garson gelmez. Yemek seçimi yapılınca lütfen menü kitapçığını kapatın.
  • Siparişinizi menüdeki ismi ile, net ve kendi iradenizle verin.
  • Lütfen ne yiyeceğinizi sormayın, buna garson karar veremez.
  • Garsonu gelince tabağa atlamayın, garson servisi elinize değil, masaya yapar.
  • Garson ile sohbet edilmez. Garsona yardım etmek kibarlık değildir.
  • Garsonla göz göze gelince baş işaretiyle ya da ismi ile hitap ederek çağırılır, sipariş verilir ve hesap yine aynı şekilde istenir. Abartılı seslenişler, uçak indiriyormuş gibi yapılan el kol hareketleri, diğer müşteriler, garson ve müessese için inanılmaz rahatsız edicidir.
  • Yere düşen bir şey için masanın altında kaybolmanıza gerek yok, garson alacaktır.
  • Yemeğiniz devam edecekse, alınsın istemiyorsanız bıçak-çatalı tabağa “X” ya da “Ʌ” şeklinde bırakın.
  • Çatalın sivri uçları yukarıda, bıçak ile yan yana paralel hale getirmeniz (dördü yirmi geçe pozisyonu) garson için “yemek bitti” demektir. Bunu yapıp, tabağınız alınırken savaşa kalkmayın.
  • Yiyecek servisi soldan yapılır. Boş tabaklar sağdan alınır.
  • İçecek servisi sağdan yapılır, sağdan kaldırılır.

Ve biz..

  • En, en, en önemli kural; yerken ve içerken SESSİZ olmaktır.
  • Sofrada meteor düşmüş gibi gülmeyin, yüksek sesle sohbet etmeyin anlattığınız sizin için çok heyecan verici olabilir ama yan masa için gürültüdür.
  • Çocuğunuzun ağlamasına, masadaki ekipmanları bateri olarak kullanmasına, masa üstünü ya da altını kirletecek şekilde hareket etmesine engel olun. Yiyecek oyuncak değildir.
  • Yemek esnasında ağzınızı kapalı tutun ve kafa boşluğunuzdan orkestra yutmuşsunuz gibi sesler çıkmasına izin vermeyin.
  • Masaya oturunca panik yapmayın, sağdaki içecekler, soldaki yiyecekler size aittir.
  • Kürdan toplum içinde kullanılmak için değildir. O nedenle masada bulunmaz, hesap öderken verilir. Lütfen bu işlemi elinizi kapatarak değil, yalnız kalınca yapın.
  • Ağzınız açık yemeğinizi çiğnemeyin, çiğnerken konuşmayın, salondakiler yemeğinizin öğütüldüğü her aşamayı görmek zorunda değil.
  • Ses çıkarmadan içmeyi de öğrenmek zorundayız. Çorba ağza götürülürken yolda soğutulmaz, su da sessiz içilebiliyor birkaç antrenmanla başarabilirsiniz.
  • Çatal porsiyonunda kriter, ağıza alınan lokmanın asla yanağı şişirmemesidir. Yemeğinizi tam yutmadan diğerini sokuşturmayın.
  • Masada dik oturun, dirseklerinizi masanın üzerine koymayın ve dirseklerinizi yan sandalyenin karaciğerine kadar açmayın.
  • Bilekleriniz yemek süresinde zarif bir şekilde masanın kenarında olsun.
  • Tadına bakmadan yemeğe tuz, biber koymak aşçıya hakarettir. Bu birçok toplumda da önyargılı kişilik göstergesidir.

Yemek, girişmek değildir.

Eşsiz tatlarımızın yanında, yemeği sanat olarak kabul edip, sunum ve yeme estetiğini de ön planda tutmalı ve bu davranış estetiğini yeni nesillere kültürel miras olarak bırakmalıyız.

Çünkü.. Yemek bir zevk ve sanattır..

YORUMLAR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir