AV. ESRA AYDIN EKİCİ – Öncelikle hukuk sistemimizde İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi’ nin yerine bakalım. Kanunumuza göre usulüne uygun onaylanmış uluslararası sözleşmeler normlar hiyerarşisinde kanunla eş düzeydedir, fakat önemli bir husus var ki kanunlar bakımından anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesi’ ne başvurulabilirken bu sözleşmeler bakımından başvurulamıyor. Bu da demek oluyor ki aslında pratikte kanundan da üst Anayasa’nın altı konumda. İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi de ülkemizin taraf olduğu usulüne uygun onaylanmış bir sözleşme olduğu için kanunun üstü konumunda.
Şimdi ise İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’ ne başvurun şartları nelerdir ? Sözleşme ile korunan hakları ihlal edildiğini düşünen bireyler bireysel başvuru yapma hakkına sahiptir. Fakat en önemli başvuru koşulu ise İHAM’ a başvuru yapabilmek için kural olarak iç hukuk yollarının tüketilmesi gerekir. Ancak, birey etkili bir iç hukuk yolu olmadığı düşünülüyorsa doğrudan başvuru yapılabilir.
Örneğin, sözleşmenin ihlali nedeniyle açılmış bir dava varsa ya da yapılan bir yargılama sırasında sözleşmede düzenlenen bir hakkın ihlal edildiği düşünülüyorsa, kural olarak ilk derece mahkemesinin karar vermesinden sonra, süresi içinde istinaf ve varsa Yargıtay yoluna müracaat edilmesi, son olarak da Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yolunun tüketilmesi gerekir. İç hukuk yolları tüketilmeden başvuru yapılması halinde başvuru reddedilecektir.
EYT’ liler bakımından ise, Anayasa Mahkemesi’ ne bireysel başvuru yapılması tartışmalı bir konudur. Şöyle ki, bireysel başvuruda en önemli şart ise ihlal edildiği iddia edilen hakkın hem Anayasa ile hem de İnsan Hakları Avrupa Sözleşmesi ve ek protokollerle korunması gerekmektedir. Sadece Anayasa ile güvence altına alınmış haklar için maalesef ki bireysel başvuru yapılamıyor sosyal güvenlik hakkı ise Anayasa’ da korunma altına alınmış olsa da, İHAS ile korunma altına alınmadığından bu husus hakkında bireysel başvuru yapılamıyor. Fakat dikkat çekilmesi gereken nokta ise bu husus hakkında kesin ve net bir tavrın olmadığıdır yani kesinleşen bir durum mevcut değildir. Yine de şahsi kanaatim bireysel başvurunun da tüketilmesi gereken iç hukuk yollarından olduğudur.
Yine bir başvuru şartı ise başvurunun süreye tabi olduğudur. İHAM’ a başvuru süresi, iç hukuk yollarının tüketildiği veya hak ihlalinin ortaya çıktığı tarihten itibaren 6 (ALTI) aydır ve başvuru alelade bir dilekçe ile yapılamamaktadır bu başvuru için bir form doldurulması ve formun mutlaka bu süreçlere hakim bir kişi tarafından doldurulması gerekmektedir. Çünkü kişilerin yapacağı en basit hata red ile sonuçlanabilecektir.
Bireyler tarafından yapılan başvuru neticesinde mahkeme ilk incelemede, bireysel başvuruyu; süre yönünden, iç hukuk yollarının tüketilmemesi, başvurunun konusunun önemsiz olması, dayanaktan yoksun olması nedeniyle, mahkemenin saptadığı başkaca herhangi bir gerekçe nedeniyle başvuru hakkında kabul edilemezlik kararı verebilir. İHAM tarafından verilen kabul edilemezlik kararları kesindir.
Başvurunun ilk incelemesinden sonra kabul edilemezlik kararı verilmezse, dosyanın konusuna ve önemine göre çoğu zaman her iki tarafa yani hem başvurucuya hem de sözleşmeci devletin hükümetine dostane çözüm yoluyla davanın sonuçlandırılması konusunda tarafların görüşlerini sorar. Taraflar, gönderilen uzlaşma teklifini kabul ederlerse bunu mahkemeye bildirirler ve başvurucunun talep ettiği tazminat miktarının ödenmesine yönelik bir karar vererek başvuruyu sonlandırır
Dostane çözümle dosyanın çözümlenmesi mümkün olmaz ise, İHAM kabul edilebilirlik kararında; başvurunun içeriğine göre, sözleşmenin hangi maddelerinin ihlalinin söz konusu olabileceğini belirterek, başvuruyu ilgili hükümete bildirmekte ve bu konuda sözleşmeci hükümetin cevaplarını istemektedir
İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi bir karar verirse, kararlarında belirtilen ihlaller doğrultusunda, ihlalin meydana geldiği sözleşmeci devletin hükümeti, sorun yasal mevzuatta kaynaklanıyorsa, mevzuatta gerekli değişiklikleri yapmak, uygulamada bu uygulamanın sonlandırılması için gerekli önlemleri almak, bir tazminata hükmedilmiş ise de bunu başvurucuya ödemek zorundadır. Yerine getirmemekten imtina etmesi veya isteksiz davranması halinde ise, İHAM kararlarını uygulamayan sözleşmeci ülkelerin Avrupa konseyi üyeliğinin sona erdirilmesi de mümkündür.
YORUMLAR