“Ortaoyuncular 1980 yılında ‘Şahları da Vururlar’ ile başladı, 5 yıl oynadık. Meşhur olmanın sıkıntılarını yazıyorum zaten kitaplarımda. Eskiden herkes cebinde fotoğraf makinesi taşımıyordu, imzalı resim istiyorlardı. Şimdi herkesin elinde bir cep telefonu, ‘selfie çekebilir miyiz?’ manyaklığı. Ben de Sait Faik gibi ismi bilinen cismi bilinmeyen bir yazar olmak isterdim.”
Dijital ortamda bir projesi olup olmadığı sorulan Şensoy, “Benim bu dijital şeylerle alakam yok. ‘Şahları da Vururlar’ı yeniden oynamak istiyorum, içimde ukde kaldı” dedi.
“YÜZÜME BİR KERE GÜLMEDİ”
Babası Yusuf Cemil Şensoy’un tiyatrocu olmasını istemediğini de anlatan Ferhan Şensoy, o günleri şöyle ifade etti:
“Babam tiyatrocu olmamı istemiyordu. Sürüneceğimi düşünüyordu. ‘Şahları da Vururlar’ın 3’üncü yılında izlemeye geldi annemle. Heyecandan ölmek üzereydi. Ben sahneye çıkınca babam suratıma hiç gülmedi. Ben yokken kahkahalar atıyor, ben çıkınca sus pus. Yıllar sonra bir akrabamıza şöyle demiş: ‘Ferhan çok büyük işler başardı, hiç tahmin edemediğim yerlere geldi, onunla gurur duyuyorum.’ Babam benimle gurur duyduğunu bana hiç söylemedi.”
Ferhan Şensoy, “Yazma ritüelleriniz neler” sorusuna şöyle yanıt verdi:
“Yazma ritüelim yok. Geceleri yazarım, sessizlikte yazarım. Kalabalık bir aileyken yazmak için odama çekilirdim, bazen otele giderdim. Sonra çocuklarım büyüdü, onlar da anlayışla karşıladılar bu durumu. Yazmak benim için yalnız bir serüven. Kavuk büyük bir sorumluluktu, Rasim’e (Öztekin) devrettim, o da Şevket’e devretti. Bu sorumluktan kurtulmak bana huzur oldu. Bundan sonra tek derdim dosyalarımı kitap eylemek ve ortaoyuncuların devamı…”
YORUMLAR