Ebu Amr, BMGK’nın bakanlar düzeyinde düzenlenen “Ortadoğu” oturumunda konuştu.
Filistin halkına karşı yapılan tarihsel haksızlığın yaklaşık yüz yıldır devam ettiğine işaret eden Ebu Amr, Filistinlilerin “tüm halklar gibi kendi kendini yönetme, özgürlük, güvenlik, barış içinde bağımsız şekilde yaşama arzusunu taşıdığını ve bu uğurda fedakarlık gösterdiğini” söyledi.
Filistin Kurtuluş Örgütü’nün (FKÖ) sorunun çözümü için müzakerelerde tarih boyunca eşi görülmemiş tavizler verdiğine dikkati çeken Ebu Amr, Filistin’in 2012’de BM’de üye olmayan gözlemci ülke statüsü kazandığını hatırlattı.
Ebu Amr, “Filistin, iki devletli çözümü desteklemesi ve Filistin halkının bağımsız bir devlete sahip olma talebini somutlaştırması için BM’ye tam üye olarak kabul edilmeyi istiyor, bunun için çabalıyor.” ifadesini kullandı.
Filistin’in BM’ye tam üye olarak kabul edilmesinin Filistin halkına kuşaklar boyu yapılan haksızlığın bir kısmını telafi edeceğini ifade eden Ebu Amr, tam üyeliğin adalet ve barış için yeni bir ufuk doğuracağını söyledi.
Ebu Amr, Filistin’in BM’ye tam üye ülke olarak kabul edilmesinin iki devletli çözüm çabalarına katkı sağlamayacağı görüşünü savunanlara ise İsrail’in kuruluşunun 1948’de BM kararıyla resmileştiğini hatırlattı.
FİLİSTİN’İN ÜYELİK BAŞVURUSU
Filistin, 2011’de de BM’ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak bu müracaat, BM Güvenlik Konseyinde gereken desteği alamamıştı. Filistin 2012 yılında “gözlemci statüsü” almıştı.
Filistin’in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan’da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması için talepte bulunmuştu.
Guterres de 3 Nisan’da BMGK’ya mektup yazarak, Filistin’in talebini gündeme alma çağrısında bulunmuştu.
BMGK ise 8 Nisan’da Filistin’in talebini “Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi’ne” iletmişti.
BMGK’ye üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu.
YORUMLAR