Hamilelerin korkulu rüyası haline gelen gebelik diyabetinin (gebelik şekeri) tedavi edilmezse anne ve bebek üzerinde önemli sağlık sorunlarına yol açabileceğini ifade eden BHT Clinic İstanbul Tema Hastanesi, Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Bölümünden Prof. Dr. Mücahit Özyazar, sebebi bilinmeyen düşüklerin en önemli nedenlerinden birinin gebelik diyabeti olduğunu belirtti. Gebelik diyabetinin ileride oluşabilecek kalıcı diyabetin bir ön belirtisi olabileceğini söyleyen Prof. Dr. Özyazar, “Gebelik diyabetin yüzde 33’ü Tip 2 diyabet olarak kalır. Yüzde 33’ü iyileşir, yüzde 33’ü de bozulmuş şeker olarak kalır. Dolayısıyla ileriki süreçte hastaların yüzde 66’sının diyabet olma riski var. Bu bakımdan gebelik diyabetinin hem anne hem de çocuk için hayat boyu takibinin yapılması gerekiyor” dedi.
KALICI DİYABETİN ÖN BELİRTİSİ ‘GEBELİK DİYABETİ’
Gebelik diyabeti ile bilgi paylaşan Özyazar, “Gebelik kadının bütün hayatını değiştiren bir olay. Çünkü bütün hormonlarda değişiklikler oluşuyor. Bunlardan bir tanesi de şekerin yükselmiş olmasıdır. Gebelik diyabeti ortaya çıktığı ana kadar bir belirti vermiyor. Ancak gebe kaldıktan sonra diyabet olarak görülebiliyor. Gebelikte süt hormonu salgılanması var. Bu hormon plasentadan salgılanır ve insüline karşı zıt etki yaparak, kan şekerini yükseltir. Dolayısıyla gebelik diyabetinin ileride oluşabilecek kalıcı diyabetin bir ön belirtisi olduğunu söyleyebiliriz” dedi.
“TEDAVİ EDİLMEZSE CİDDİ SORUNLARA YOL AÇIYOR”
Gebelik diyabetinin anne ve çocuk üzerindeki zararlarından bahseden Özyazar, ”Hem anne hem çocuk hem de yeni doğan üzerinde sağlık sorunları oluşturabiliyor. Ayrıca annenin ileriki hayatını da zarara uğratabilir. Bu zararlar çocuk düşüklüğü ve çocuk deformasyonu olarak meydana gelebilir. İleride Tip 2 diyabet meydana gelebilir. Çocuklarda sarılık oluşabilir. Kalsiyum, magnezyum düşer. Şeker başlangıçta düşer sonrasında ise yükselir. Dolayısıyla iyi bir tedavi yapılmadığı sürece hem anne hem de bebek zarar görür.
Bu bakımdan ilk olarak tanı vermek gerekir. Gebeliğin 24 ila 28. haftalarında anneye günün herhangi bir saatinde 50 gram şeker içiriyoruz. Bu şekeri içtikten bir saat kan şekerine bakıyoruz. Eğer bu kan şekeri 130 ve üzerindeyse annenin ileride diyabet olma riski var. 2 gün sonra anneyi tekrar çağırıyoruz. 75 gram şeker içiriyoruz. Açlık şekeri 92’nin üzerinde, birinci saati 180, ikinci saati 153’ün üzerinde ise ve belirtilerin biri mevcutsa bu kişi gebelik diyabetidir” diye konuştu.
“SEBEBİ BİLİNMEYEN DÜŞÜKLERİN NEDENİ DİYABET”
Diyabette düşüğün kan şekeri yükseldiğinde insülin direnci ile birlikte gerçekleştiğini kaydeden Öyazar, “Diyabetin aşırı bir komplikasyonu var. Diyabet olan kişiler çok hızlı kilo alıyorlar. İnsülin direnci ile birlikte gebelikte düşüş meydana geliyor. Bunun yanı sıra tiroide de dikkat etmeliyiz. Eğer tiroit tedavi edilmezse maalesef gebelik düşükle sonuçlanıyor. Sebebi bilinmeyen düşüklerin içinde en önemlileri gebelik diyabeti ve tiroit hastalıklarıdır” dedi.
“HASTALARIN YÜZDE 66’SININ DİYABET OLMA RİSKİ VAR”
Tedavi sürecinden de bahseden Özyazar, “ Öncelikle annenin kan şekerini normale getirmeliyiz. Kan şekeri açlık durumunda en düşük 70, en yüksek 90 olmalıdır. Normal kan şekeri ise 130-140 civarında olmalıdır. Gebeler ilaç kullanamadığı için tedavimiz öncelikle diyet. Diyetle birlikte kan şekeri yine yüksek çıkarsa o zaman insülin tedavisine başlıyoruz. Gebelerde diyabet başladığı zaman insülin tek tedavidir. Bunun dışında gebelik bittikten sonraki takip de çok önemli. Hastalar gebelik sonrası diyabeti unutuyor. Gebelik diyabetin yüzde 33’ü Tip 2 diyabet olarak kalır. Yüzde 33’ü iyileşir, yüzde 33’ü de bozulmuş şeker olarak kalır. Dolayısıyla ileriki süreçte hastaların yüzde 66’sının kalıcı diyabet olma riski var. Gebelik diyabetinin hem anne hem de çocuk için hayat boyu takibinin yapılması gerekiyor” diyerek sözlerini sonlandırdı.
YORUMLAR