Haaretz gazetesinin Walla haber sitesinden aktardığına göre, Binyamin Netanyahu liderliğindeki Likud partisinin, aşırı sağcı ortağı Dini Siyonizm partisi ile yaptığı koalisyon anlaşması kapsamında İstanbul Sözleşmesi’ni imzalamamak için anlaştı.
Buna göre, tamamen sağ partilerden oluşan koalisyon, vardıkları anlaşmada, “yeni hükümetin İsrail’in İstanbul Antlaşması’na katılımını onaylamayacağını” açıkça belirtti.
Avrupa Konseyi, İsrail’in sözleşmeye katılma başvurusunu nisanda onaylamış, ancak anlaşmanın imzalanmasına ilişkin kabine oylaması sağcı muhalefetin itirazları nedeniyle defalarca ertelenmişti.
Göçmen karşıtlığıyla bilinen İçişleri Bakanı Adalet Şaked de İsrail’de ikameti olmayan şiddet mağdurlarına ikamet verilmesi ve mağdurlara tazminat sağlanması dahil olmak üzere anlaşmadaki birçok maddeye ilişkin endişelerini dile getirmişti.
Son yıllarda erken seçim ve koalisyon krizi sarmalına girilen İsrail’de 1 Kasım’da yapılan erken genel seçimde, eski başbakan ve muhalefet lideri Binyamin Netanyahu’nun başını çektiği sağ bloktaki partiler, 120 sandalyeli Meclis’e 64 milletvekili göndererek açık bir zafer kazanmıştı.
29 Aralık’ta yemin ederek göreve başlaması beklenen yeni hükümetin, İsrail siyasi tarihindeki “en sağcı” hükümet olması bekleniyor.
Netanyahu’nun öncülüğündeki koalisyon, Ultra Ortodoks Yahudi partilerden Şas ve Birleşik Tevrat Yahudiliği ile aşırı sağcı, ırkçı ve şiddet yanlısı politikalarıyla bilinen Dini Siyonizm ve Yahudi Gücü partilerinden oluşuyor.
İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?
Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye ilişkin Avrupa Sözleşmesi, 11 Mayıs 2011’de İstanbul’da gerçekleşen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin 121’inci toplantısında kabul edilmişti. Bu nedenle de İstanbul Sözleşmesi ismini almıştı.
Sözleşmede Türkiye de dahil 46 ülkenin imzası yer alıyordu. 32 ülke sözleşmeyi yürürlüğe koyarken, 11 ülke ise imzası bulunmasına rağmen sözleşmeyi yürürlüğe koymadı.
Türkiye sözleşmeyi yürürlüğe koyan ilk ülkeler arasında yer almış, 24 Kasım 2011’de Meclis’teki tüm partilerin ortak oylarıyla kabul edilmişti. Daha sonra ise Türk aile yapısına zarar verdiği, eşcinsel ilişkileri ve evlilikleri özendirdiği gerekçesiyle İstanbul Sözleşmesi tartışmaların odak noktası olmuştu. Türkiye, 2021’in Mart ayında Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı kararıyla İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmıştı.
Sözleşme, kadına şiddete yönelik korumayı genişletirken, taraflardan özellikle gençler ve erkekler olmak üzere, toplumun tüm bireylerinin her türlü şiddet olayının önlenmesine aktif bir biçimde katkıda bulunmasını teşvik etmeyi amaçlıyor.
İstanbul Sözleşmesi’nde kadına şiddet konusunda eğitimin müfredata dahil edilmesi, özel sektör ve medyanın teşvik edilmesi, tazminat, zorla evliliklerin feshi, ısrarlı takibin cezalandırılması, zorla evlendirme ve kadın sünneti yasağı, sözde “namus” adına işlenen suçlar dahil olmak üzere kabul edilemez gerekçelerle şiddet uygulanması başlıkları öne çıkıyor.
Başta kadın ve çocuklar olmak üzere şiddet mağdurlarına barınaklar sağlanması da sözleşmenin gereklerinden biri.
YORUMLAR