Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, müjdeyi 2018 yılında TRT Haber ekranlarında vermişti.
Bugün ise ilk fidan dikim töreni Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla gerçekleştirildi.
5 milyon 61 bin metrekarelik alanda İstanbul’un fethini temsilen 145 bin 300 ağaç dikiliyor.
İlk fidanı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Erdoğan toprakla buluşturdu.
Eşi ile birlikte Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nin ilk fidanlarını diken Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra fidanlara can suyu verdi.
Binlerce İstanbullu İstanbul’un Fethi’nin yıl dönümünde yapılan kutlamalara katılmak için Atatürk Havalimanı’na akın etti.
Fetih coşkusu, SOLOTÜRK uçuş gösterisi, konserler ve mehteran gösterileriyle başladı.
Düzenlenen törene Cumhurbaşkanı Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Mustafa Şentop, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Mustafa Destici de katıldı.
Atatürk Havalimanı’nda düzenlenen İstanbul’un Fethinin 569’uncu Yılı Kutlamaları’nda konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Suriye’nin kuzeyinde teröristleri yere gömüyoruz. Teröristlerin kökünü kazıyana kadar da devam edeceğiz” dedi.
İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar:
“Aziz milletim, ‘Konstantiniye muhakkak fetih olunacaktır. Onu fetheden komutan ne güzel komutan ve onun ordusu, askeri ne güzel askerdir’ buyuran sevgililer sevgilisi Peygamber Efendimizin İstanbul’un fethiyle 569’uncu yıldönümünü kutladığımız bugünde aldığım resmi rakamlarla şu anda 560 bin kişi karşımda bulunuyor. Siz ne güzel insanlarsınız. Sizler İstanbul’un inşallah 2023’e giden bu yolda hazır olduğunuzu gösterdiniz.
Aziz milletim, Sayın Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı, sevgili İstanbullular, değerli kardeşlerim, Fatih’in İstanbul’u fethettiği yaştaki kıymetli gençler, geleceğimizin teminatı sevgili çocuklar, hepinizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. İstanbul Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nden 81 vilayetimizin tamamındaki tüm vatandaşlarımıza selamlarımı gönderiyorum. Rabbime beni böyle şanlı bir milletin ferdi olarak dünyaya getirdiği için hamd ediyorum. Rabbime, bana bu fetih nesline hizmet etme şerefi bağışladığı için hamd ediyorum. Rabbime bizleri bugün burada, şu güzel iklimde buluşturduğu için hamd ediyorum. Bugün İstanbul’un fethinin 569’uncu yıldönümü. Ve Cumhur ittifakı olarak bir aradayız. Bu yıl dönümünü temsilen 569 yeni çerimiz burada. Bu demektir ki fethin 600’üncü yılına adadığımız 2053 vizyonumuza bir adım daha yaklaştık.
2053 vizyonumuzu temsilen 600 evladımız da burada. Bu sembollerin her biri geleceğe tutulmuş birer ışıktır. Bugün burada, bütünüyle bulunan evlatlarımız yarın kendi sorumluluk alanındaki başarıyla milletimizin iftihar vesilelerine dönüşeceklerdir. Bugün burada vizyon olarak konuştuklarımız, yarın ülkemizin hakikatları olarak önümüze çıkacaktır. Yahya Kemal’in deyimiyle biz İstanbul’da mekanı değil, zamanı fethettik. Fetihler işte böyle çağlar üstü olur. Çağlar işte böyle açılır ve böyle kapanır. Geceler vardır uykuyla geçer, sarhoş kusmuklarıyla lekelenir. Geceler vardır, ihtiraslar çağıldar, yuvalar yıkılır. Geceler vardır, dirilişe gebedir. Bir çağ kapanır bir çağ açılır. Evet, çağ açıp çağ kapatan ecdada rahmet olsun. Çağ kapatıp çağ açacak evlatlarımızın gazaları şimdiden mübarek olsun.
Zaman bendedir ve mekan bana emanettir şuurundaki gençlerimizin gayretleri kutlu olsun. Dünyada mücadele yöntemleri giderek farklılaşıyor, karmaşıklaşıyor, sofistike hale geliyor. Günümüz şartlarında bilimden teknolojiye, sanattan spora her alanda verilen mücadeleler gaza mertebesindedir. Bunun için çocuklarımız hem bileği güçlü, hem yüreği kavi, hem gönlü zengin, hem zihni aydınlık şekilde yetiştirmemiz gerekiyor.
Tıpkı Alparslan gibi, tıpkı Kılıçarslan gibi, tıpkı Osman Gazi gibi, tıpkı Fatih gibi, tıpkı Kanuni gibi, tüm bu isimler içinde Fatih, her devirde dünyanın göz bebeği olan bugünde aynı vasfını sürdüren İstanbul’u fethetmiş olmasıyla tarihimizin özellikle kaydına geçmiş, kalbimizde ayrı bir yere sahip olmuştur.
İstanbul’un fethi, dahiyane planların, büyük emeklerin, ustaca hazırlıkların, emsalsiz fedakarlıkların, sarsılmaz bir azmin ve kararlılığın neticesinde gerçekleşmiştir. Esasen bizim tarihimizde kolay kazanılmış hiçbir zafer yoktur. Ama İstanbul’un fethi, Anadolu’nun ebedi Türk yurdu olarak kalacağının tarihe kazınmış mührüdür. Şimdi buradan sesleniyorum; Fethin 569’uncu yılı mübarek olsun. Fetihlerin anası bu fethin daha nice yılları, asırları şimdiden mübarek olsun. Fatih’ten Allah razı olsun. Fatih’in asırlardır izini takip eden torunlarından Allah razı olsun. Bugün de Fatih’in izinden gitmek için kendini yetiştiren evlatlarımızdan Allah razı olsun.
Değerli kardeşlerim, Osmanlı fetih hazırlıklarına Orhan Gazi devrinden itibaren başlamıştır. Devrin haritalarına bakıldığında Bizans’ın, Osmanlı’nın, Anadolu ve Rumeli topraklarının ortasında düğün gününü bekleyen bir gelin gibi durduğu görülür. Yıldırım Beyazıt, Musa Çelebi ve 2’nci Murat tarafından gerçekleştirilen kuşatmaların başarıyla sonuçlanamamasının kendi içinde pek çok sebepleri vardır. İstanbul’u fethederek Müslümanların 7 asırlık hayalini gerçeğe dönüştüren Fatih Sultan Mehmet aynı zamanda Bizans’ı ve entrikalarını da tarihe gömmüştür. İnşallah bugün de 2023 hedeflerimizi hayata geçirerek, 2053 vizyonumuzu adım adım inşa ederek, çağımızın Bizans’larını ve oralarda kurgulanan entrikaları tarihimizin tozlu raflarına kaldırmaya hazır mıyız? Gazamız mübarek olsun. Savaşın, zulmün, haksızlığın, adaletsizliğin, ahlaksızlığın çukurunda çırpınan insanlığa üstadın dizeleriyle diyoruz ki ‘Durun kalabalıklar. Bu cadde çıkmaz sokak. Haykırsam kollarımı makas gibi açarak. Durun bir dünya iniyor tepemizden. Çatırtılar geliyor karanlık kubbemizden’ Dünyanın kubbesinden gelen çatırtılar kimi zaman salgın hastalık, kimi zaman doğal afet, kimi zaman kıtlık, kimi zaman oluk oluk akan kan olarak karşımıza çıkarken işte biz bu hissiyat içinde ne diyoruz: Durun kalabalıklar. Şimdi Rusya Ukrayna’da durum bu mu? Felaket bu mu? Bütün bu felaketler karşısında Türkiye ne yapıyor? İşte bu yanlış gidişe ‘Durun’ demenin gayreti içerisinde.
Suriye’de Irak’ta, Libya’da ‘Durun’ diyoruz. Akdeniz’de Ege’de ‘Durun’ diyoruz. Ukrayna’da Kırım’da ‘Durun’ diyoruz. Bosna’da Balkanlar’da ‘Durun’ diyoruz. Karabağ’da Kafkaslar’da ‘Durun’ diyoruz. Filistin’de Türkistan’da Arakan’da ‘Durun’ diyoruz. Bu karanlık kubbenin ülkemizdeki aparatlarına da ‘Durun’ diyoruz. Şimdi sizlerin huzurunda bunlara sesleniyorum. Ey ülke ve millet düşmanlarının senaryolarının figüranlığına soyunanlar. Ey kendi medeniyetine, tarihine, kültürüne, değerlerine husumet besleyenler. Ey ihtirasları gözlerini körleştirip kalplerini nasırlaştıranlar. Hepinize sesleniyor ve diyorum ki: Ey düşmanım, sen benim ifadem ve hızımsın gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın. Hiçbir siyasi çıkar hevesi, hiçbir şahsi ikbal kaygısı, hiçbir etnik veya mezhebi bağnazlık hissi, hiçbir maddi beklenti hırsı bu mübarek milletin hayallerini, bu mübarek ülkenin geleceğini tehlikeye atmaya değmez. Gelin hayırda yarışalım, gelin eser ve hizmette yarışalım, gelin sorunların ve sıkıntıların çözümünde yarışalım, gelin vizyonda yarışalım. Biz hepsine varız. Cumhur ittifakı olarak biz, hepsine varız. Tavizsiz varız. Ama bu yarışı asla kör düşmanlığa, yıkıcı siyasete, iftira ve yalan rüzgarına çevirmeyin. Akşam yanar, sabah yanar. Bununla bir yere varamazsınız. Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Yatsı geldi geçiyor Bay Kemal.
Bir 150 bin lira bir yargıdan aldık. 100 bin lira bir yargıdan aldık. Toplam 250 bin lira yaptı. Ve şimdi bunları Bay Kemal’in iftira attığı o vakıflara gönderdik. Hiç olmazsa bir hayrı olsun ya.
Türkiye, küresel güvenlik ve ekonomik dalgalanmalar içinde kendine bir yol açmaya çalışırken bunu sabote edecek işler yapmayın. Türkiye asırlık sorunlarının çözümü için sınırları boyunca güvenlik koridoru oluşturacak operasyonlar gerçekleştirirken buna zarar erecek davranışlar sergilemeyin. Bize akıl veriyor, ne diyor ‘Gidin Esed ile görüşün.’ Sen görüşüyorsun yeter zaten. Biz, Suriye’nin kuzeyinde teröristlerle mücadele ediyoruz. Teröristleri biz yere gömüyoruz. Ve devam edeceğiz. Buralarda teröristlerin kökünü kazıyana kadar devam edeceğiz. Şehitlerimize bu vesileyle Allah’tan rahmet diliyorum.
Türkiye mevcut altyapısının üzerinde yeni bir kalkınma hamlesi başlatırken. Günlük sıkıntılar üzerinden asıl hedeflerimize darbe vuracak kurnazlıklar sergileme kolaycılığına kaçmayın. Türkiye egemenlik haklarına yönelik tacizlere karşı tarihi bir haysiyet mücadelesi yürütürken mandacı zihniyeti hortlatacak atraksiyonlara yönelmeyin. Bu konuların Tayyip Erdoğan’ın şahsıyla, hükümetiyle, partisiyle, ittifakıyla bir ilgisi yoktur. Bunların hepsi de Türkiye’nin meselesidir. Bunların hepsi de Türki milletinin meselesidir. Bunların hepsi de gözü ve kalbi ülkemize yönelmiş yüz milyonlarca dostumuzun, kardeşimizin meselesidir. Bunların hepsi de asırlık kayıplarımızı telafi etme, ortak hedeflerimize ulaşma meselesidir. Kendi ülkesinin, kendi milletinin, kendi devletinin derdiyle dertlenmeyen, bu ülkenin siyasetçisi de olamaz, aydını da olamaz, sanatçısı da olamaz, iş insanı da olamaz. İşte bunun için diyoruz ki, gelin ülkemizi Cumhuriyetimizin kuruluşunun yüzüncü yılına adadığımız 2023 hedeflerine beraberce ulaştıralım. İşte bunun için diyoruz ki gelin ülkemizi fethin 600’üncü yılına adadığımız 2053 vizyonuyla mutlaka buluşturalım. İşte bunun için diyoruz ki ülkemizi Malazgirt’in 1000’inci yılına adadığımız 2071 hayallerine mutlaka kavuşturalım. Bu uğurda gerekirse her platformda 7 düvelle kavga edelim.
Bugüne kadar bize ‘Kaçacak’ diyenlerin hepsi de zoru görünce kuyruklarını kıstırıp kaçtılar. Kimi terör örgütlerine sığınarak kaçtı, kimi yabancı istihbarat örgütlerinin kucağında kaçtı: Almanyalı olanlar var, Fransalı olanlar var, Belçika’da, Hollanda’da olanlar var. Bunlar da oralara gittikleri zaman onlarla sohbet ediyorlar. Kimi kılık değiştirip kamyon kasasında, bot üstünde kaçtı. Kimi darbecilerin açtığı yoldan belediye başkanının evine kaçtı. Nasıl kaçarlarsa kaçsınlar hepsinin de ihaneti önünde sonunda ortaya çıktı. Allah ömür verirse kimin son nefesine kadar bu ülkeye hizmet edeceğini, kimin kaçıp gavurun kılıcını çalacağını hep birlikte göreceğiz. Çünkü biz bu ülkenin ve milletin sevdalısıyız.
Türkiye kartallar gibi yalnız uçmak zorunda kalsa da leş kargalarını güdümüne girmeyecek, ellerine kalmayacaktır. Türkiye’nin davası Hak davadır. Türkiye tek başına da kalsa, bu yolda bu Hak yolunda yürümeyi sürdürecektir. Milletimiz tek başına da kalsa bu kutlu mücadeleyi sürdürecektir. Üzülme bu davanın sahibi Hak’tır. Hak olan davada zafer muhakkaktır. Biz, muhakkak olan zafere inancımızla büyük ve güçlü Türkiye davası yolunda yürümeye devam edeceğiz. Ülkemizde yaptığımız onca eseri görmeyenlerin, New York’ta BM binası karşısında yükselen, 36 katlı Türk Evi’nin temsil ettiği misyonu görmeyenlerin, Diyanet Vakfı’nın Maryland’deki merkezinin üstlendiği vazifeyi görmeyenlerin, New York’taki 21 katlı yurt binasının gerisindeki gayeyi görmeyenlerin özellikle görmelerini de beklemiyoruz. Peki bu yurt binasının yapılmasından kimler rahatsız? FETO’cular rahatsız, PKK’lılar rahatsız, Ermeni ve Rum lobileri rahatsız, Sivil Toplum Kuruluşu görünümlü istihbarat aygıtları rahatsız bir de CHP ve Bay Kemal rahatsız. Çünkü bu yurt hizmete girdiğinde Amerika’ya giden gençlerimizi terör örgütleri başta olmak üzere ülkemiz düşmanı yapılar ağlarına düşüremeyeceklerdir. Çünkü bu yurt hizmete girdiğinde anne ve babalar evlatlarını huzur-u kalple oraya eğitime gönderebilecekler. Bunların asıl derdi o yurdun inşası için harcanan para değildir. Hamdolsun bu millet o yurdun benzeri yüzlerce eserle dünyanın dört bir yanında bayrağını dalgalandırıyor. Unutmayın, bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak, eğer üstünde ölen varsa vatandır. İşte bu Türkiye düşmanlarının oyunlarını bozuyor. Kahırlarından ölseler de biz bu oyunları da bozacağız. Hasetlerinden çatlasalar da biz bu eserleri tamamlayıp milletimizin hizmetine vereceğiz.
Kardeşlerim işte bütün bunlarla beraber bu yolda kararlılıkla devam ediyoruz. Hayatları boyunca ülkeye ve millete kazandırdıkları tek bir eserleri olmayan, hep olduğu gibi boyunlarını büküp yutkunarak orada verilen hizmetleri seyredecekler. Diğer alanlarda olduğu gibi burada da büyük ve güçlü Türkiye’nin inşasına engel olamadıkları için efendilerinden yedikleri zılgıt da yanlarına kar kalacak.
Değerli kardeşlerim, biliyorsunuz Gezi Olayları sırasında İstanbul sokaklarını ‘Zulüm 1453’te başladı’ yazılarıyla bu zihniyet kirletti. Tabii burada tek meselenin İstanbul olmadığını bilmemiz lazım. Bu nefretin sokaklara taşmasına Ayasofya mücadelesi başlı başına bir sebeptir. Fatih’in kutlu bayrağımızı taşıdığı yerler başlı başına bir sebeptir.”
MHP Genel Başkanı Bahçeli, “Kutlu şehrimiz sahipsiz ve çaresiz değildir. Sel olunca denize, deprem olunca kayağa, kar yağınca balığa gidenler hesap vakti geldiğinde İstanbullu kardeşlerimizin tokadını yiyecekler, geldikleri gibi gidecekler.” dedi.
Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar:
“Türkiye’nin geleceğini zillet değil Cumhur tayin edecektir. Bakanlıklarımızın kapılarına dayandılar, kurumlarımızın kapılarını zorladılar açılmadı. Utanmadan sıkılmadan bürakrasiyi tehdit ettiler tutmadı. Hangi tercihe müracat ederlerse etseler boşunadır. Kaderin üstünde kader bir kez daha tecelli edecek. İftira siyaseti kaybetmeye mahkumdur.
Kutlu şehrimiz sahipsiz ve çaresiz değildir. Sel olunca denize, deprem olunca kayağa, kar yağınca balığa gidenler demokratik hesap vakti geldiğinde İstanbullu kardeşlerimin tokadını yiyecekler, geldikleri gibi gidecekler.
Arkamızda cumhur var, millet var, tarih var. Türkiye’nin büyüme, yükselme, güç ve kudret kazanma hedefinin önüne kimse geçemeyecektir. Millet iradesinin önünde hiçbir bariyer duramayacaktır.
Türk milleti Bizans’a indirdiği kamçı darbeleri ile kıtaları inletmiştir. İstanbul’un fethi sıradan bir askeri başarı değildir.
Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi’nin proje ve yapımında desteği bulunan başta sayın Cumhurbaşkanımız olmak üzere herkese teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum. Hayırlı uğurlu olsun İstanbul. Fethimizin 569. yıl dönümü kutlu olsun.”
YORUMLAR