Kan kanserleri ve kan hastalıkları ile ilgili gelişmelerin ve yeni tedavilerin tartışıldığı 17’nci Dünya Aferez Kongresi, 14-17 Eylül tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi. 31 ülkeden yüzlerce uzmanın katıldığı kongrenin ana konusu ise özellikle kan kanserlerinde “çığır açan gelişme” olarak değerlendirilen CAR-T hücre tedavilerinde gelinen son durum oldu. CAR-T hücre tedavisi, ‘hastanın bağışıklık sistemini kanserle savaşmak için yeniden programlama’ olarak tanımlanıyor. Bu tedavide, hücresel bağışıklık sisteminin kandaki ana elemanı olan ‘T hücrelerinin’ genetiği değiştiriliyor, kanseri tanımayan bu bağışıklık sistemi hücrelerinin, kanseri tanıyan ve onunla savaşan hücrelere dönüştürülmesi hedefleniyor.
TÜRKİYE’DE İLK UYGULAYAN MERKEZ
CAR-T hücre tedavisi öncelikli olarak lösemi, lenfoma ve multipl myeloma gibi hematolojik kanserlerde kullanılıyor. Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FDA ve Avrupa İlaç Ajansı EMA’dan da onay alan bu yeni tedavi yöntemiyle ilgili, diğer kanser türlerinde de çalışmalar sürüyor. Dünya Aferez Birliği (WAA) Başkanı ve Türkiye’de ilk kez multiple myeloma hastalarında klinik araştırma kapsamında CAR-T hücre tedavisi çalışmalarına başlayan merkez olan Ankara Onkoloji Eğitim ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Fevzi Altuntaş, kendi merkezlerinde yürüttükleri Faz 1 ve 2 klinik çalışmalarda elde ettikleri sonuçların umut verici olduğunu ancak uzun vadeli sonuçları görmek için biraz daha zamana ihtiyaç olduğunu kaydetti.
“UZUN DÖNEM SONUÇLARINI DA GÖRMEMİZ GEREKİYOR”
Prof. Dr. Altuntaş, “Biz 17’nci Dünya, 22’nci Avrupa Aferez Kongresi’nde ana temamız CAR-T hücre tedavisi oldu. Tüm dünyada olduğu gibi biz Türk bilim insanları da CAR-T hücre tedavisi konusunda neler yapabiliriz, hangi işbirliklerini düşünebiliriz, yasal altyapımızı nasıl güçlendirebiliriz, klinik endikasyonlarla laboratuvar şartlarımızı nasıl iyileştirebiliriz, dünyada bu alanda çalışan bilim insanları ile ortak fikir alışverişinde bulunduk. Bu nedenle de çok verimli bir kongre oldu. 5 kıtadan yaklaşık 31 ülkeden bilim insanları burada bulundu. CAR-T hücre tedavisi, esasında kanserde çığır açan bir tedavi. Dünyaya baktığımızda da çok hızlı geliştiğini görüyoruz. Özellikle hematolojik maligniteler dediğimiz lenf bezi kanseri, kan kanseri, kemik iliği kanserlerindeki ilk sonuçları oldukça yüz güldürücü. Bu konudaki çalışmaların kısa ve orta dönem sonuçları da yayınlandı ve bunun da iyi olduğunu söyleyebiliriz. Ama uzun dönem takip sonuçlarını da görmemiz gerekiyor” dedi.
“ÜLKEMİZİN BU TEDAVİLER İÇİN GELİŞMİŞ ALTYAPISI VAR”
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de CAR-T hücre tedavisi konusunda çalışmalar yürütüldüğünü kaydeden Prof. Dr. Altuntaş, “Akademik düzeyde, klinik araştırma düzeyinde devam ediyor bu çalışmalar. Gururla söyleyebilirim ki CAR-T hücre tedavisi çalışmalarını Türkiye’de ilk defa hematolojik kanserlerde başarıyla tamamlayan bir merkez olduk. Ülkemizin CAR-T hücre tedavisi başta olmak üzere, hücresel tedaviler için gelişmiş altyapısı var. Kendi merkezimiz de dahil olmak üzere, Ankara’da CAR-T hücre tedavisi çalışmalarının yapıldığı merkezlerimiz mevcut. Biz, hematolojik kanserlerde otolog (yani kişinin kendi hücrelerinden) CAR-T hücre tedavisinin Faz 1 ve 2, yan güvenlik, doz ve etkinlik çalışmalarını tamamladık. Ön sonuçlarımız oldukça iyi. Ancak uzun vadeli takiplerini de yapmamız gerekiyor. Yine allojenik dediğimiz yani hastanın kendisinden olmayan, (başka bir vericiden) hücrelerin kullanıldığı CAR-T çalışmalarının da Faz 1 araştırmalarına başladık hematolojik kanserlerde. Ama şu an için daha çok erken dönemdeyiz. Bu uygulamalarda uzun dönem sonuçlarını görmek lazım. Çünkü allojenik CAR-T terapisinde dünyada da bilimsel araştırmalar henüz çok çok yolun başında” sözlerini kullandı.
“UYGUN HASTALAR KLİNİK ÇALIŞMALARA KATILMALI”
Standart kanser tedavilerinden sonuç alamamış hastaların klinik araştırmalar için gönüllü olması gerektiğinin de altını çizen Prof. Dr. Altuntaş, sözlerini şöyle noktaladı: “Klinik araştırmalar bu hastalar için son derece önemli. Bu nedenle de klinik araştırmalar sadece bir tedavi seçeneği olarak algılanmamalı, aynı zamanda da bir sorumluluk olarak görülmeli. Hastalarımız, şayet tüm tedavi yolları tükenmişse, Car-T tedavileri de dahil olmak üzere, yeni çalışmalar var mı, doktorlarının gözetiminde bunlara gönüllü olmayı istesinler. CAR-T hücre tedavisi her derde deva değil, bunun da altını çizmek lazım. Başarısızlık oranları da var. O nedenle hasta seçimi önemli. Hastalığın hangi evrede olduğu, ürünün (hücrelerin) hazır olup olmaması, üretim süreci ve maliyeti gibi faktörler de var. Yani tek bir parametreye bağlı değil. Pahalı bir tedavi, buna ulaşılabilirlik de önemli. Tabii ki bu hücrelerin üretilmesi için de bir zaman gerekiyor. Hastalık o süreci bekleyebilecek durumda mı, ya da başka bir olumsuz durum gelişiyor mu hastada, bu çok önemli. Tabii ki hastalığın agresif olup olmaması ya da yavaş seyretmesi ve hastalığın tipi, bu çalışmaları katılacak hastalar açısından önemli. Kısaca, uygun hastaya, uygun zamanda, uygun dozda ve yetkin bir ekip tarafından bu tedaviler verildiği zaman, evet hayat kurtarıcı olabiliyor.”
YORUMLAR