CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, katıldığı canlı yayında gazetecilerin sorularını yanıtladı.
TELE 1 canlı yayınına katılan Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarından satır başları şu şekilde:
(Seçim sonuçları ve değişim talepleri) Bu kadar kirli bir seçim kampanyası bizim cumhuriyet tarihinde olmamıştır. Yani yalan, sahtekarlık üzerine bir kampanya hiç olmadı. Sahtekarlık yapan, montaj videolarına sığınan cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturamaz. Ben bunları söyledim. Öncelikle Saray’ın ahlaki meşruiyeti sorgulanması gerekir dedim. Medya bunu tartışmadı. Niye tartışılmıyor? Bunun ahlaki zeminde tartışılması gerekmiyor mu? Yasal olarak YSK kararıyla kazanmış olabilirler mi? Ama bu kazanmanın arkasında ahlak, adalet yoktur. Devletin valisi, jandarmasını, komutanını yanına alacaksınız; köy köy Erdoğan’ın bildirisini dağıtır mı ya? Hangi gerekçeyle bu tartışılmıyor mu? Eğer gazeteciler, toplum bunu tartışmıyorsa ahlaksızlığa prim verilmiş olur. Verilen de odur. CHP de tartışılacak ama önce ahlak ahlak…
Gazeteciliğin etik kurallarını benden iyi bilirsiniz. Yeni Şafak diye bir gazete 3 milyon liradan fazla parayı Erdoğan’a harcadı. Allah aşkına siz benim için bu kadar parayı harcadınız mı? Yeni Şafak gazetecilik mi yapıyor, tetikçilik mi yapıyor? Gazetecilik yapmıyorsanız ahlaksızlık yapıyorsunuz? Açıklasınlar 3 milyon TL’yi nereden buldunuz? Mehmet Şimşek’e çağrı yaptım; Yeni Şafak o parayı nereden aldı, nerelere harcadılar? Facebook yayınladı, biz de oradan öğreniyoruz. ‘Dile getirmediniz’ diyorlar bir de… Bize destek verdiği söylenen TV kanalları neden bunları konuşmuyorlar? Montaj videolara dava açtık. Sanıyorlar ki biz oturuyoruz hiçbir şeye ses çıkarmıyoruz. Ee ne yapalım kardeşim bizim TV kanalımız yok çıkıp bunları bunları yaptık diyelim. Bizim en büyük hatamız iç tartışmaları kendi içimizde başlatmamızdır.
Değişime en açık parti CHP’dir. Şimdi için değil tarih boyunca böyleydi. Bütün değişimin önünü açacağız eve dönüşümün de önünü açacağız. Cumhuriyet Halk Partisi elbet değişecek. Tek kişiyle olmaz. Hukuki zeminde olur. Kurultay olur, adaylar çıkar. Kim eleştiriyorsa kimsenin sözünü kesmem çünkü eleştirinin bu parti için ne kadar önemli olduğunu biliyorum. Ancak bu parti disiplini çerçevesinde olur.
(CHP’ye sağa kaydı eleştirileri) Biz sosyal demokrat partiyiz, biz ötekileştirilenin partisiyiz, biz halkta hiçbir ayrım yapmayan bir partiyiz. Biz vatansever bir partiyiz. Biz sadece CHP’lilerin hakkını savunan parti değiliz. Biz sıradan parti değiliz. Parti nereye kaydı? Ben işçileri, taşeronları savunmadım mı? Onların hakkını başka kim savundu? Parti hiçbir yere kaymadı. Can Atalay’ın, düşünce suçlusu diye tanımlanan tutsakların, tutuklu avukatların partisiyiz. Onların da hakkını da savunanların partisiyiz. Biz Sinan Ateş’in de, eşi ve çocukları öldürülen Emine Şenyaşar’ı da savunan bir partiyiz. Herkes kendi penceresinden ‘yok sağa kaydı’, ‘yok şuraya kaydı…’ Bunlar günlük kaygılar… İnanca, yaşam tarzına ve etnik kökenine müdahale varsa onu savunmak benim görevim.
Biz elimizden geldiği kadar mücadele ettik. 4+4+4 geçerken Meclis’teki mücadeleyi en çok CHP verdi. Başka hangi parti bunun mücadelesini verdi. Yine suçlanan biz olduk. Çünkü en rahat eleştirilen parti biziz. Zaten anlayamadığım da bu. Parçaya bakılıyor ama bütüne bakılmıyor. Biz Milli Eğitim Bakanlığını da eleştiriyoruz. Bakanlık, milli değil. Boğaziçi’ni görüyorsunuz nerede bir çapsız varsa Boğaziçi’nde artık. Eğitim sisteminden AK Parti seçmeni de rahatsız.
(İmamoğlu’nun değişim talepleri) Herkes cumhurbaşkanı adayı olabilir. İmamoğlu da aday olabilir. Şirketler ayrıdır. Partiler ayrıdır. Ekrem Bey elbet de aday olabilir, başarılı bir isimdir. Son seçimler biz 22 ilçeyi aldı. O ilçeler ve İBB Meclisi alınır. Ama ben asla ve asla halkın oylarıyla alınmış bir belediyeyi AK Parti’ye teslim etmem! Yani Ekrem İmamoğlu görevine devam edecektir…
(Yurtdışı gezileri) Geriye dönük baktığımda Amerika’ya Almanya’ya gidişimi anlatamamış olabilirim ama gidişim doğruydu. Ben oralara siyasi görüşmeye gitmedim. Demek ki hedefimizi anlatamamışız. Yurt dışı seyahatlerini iki ay, altı ay önce planlıyor. Zamanlama karşı tarafa da bağlı. Almanya ziyaretinde akşam gelip İmamoğlu’nu ziyaret ettim.
(Zafer Partisi ile mutabakat) Bütün partilerin ortak mutabakat metni var. ‘Kayyum meselesinde yargı kararı olmadan kimse görevden alınamaz’ deniyordu. Orada bir çarpıtma yapıldı. Yargı tamamen bitmiş bir durumda. Olay bir parti olayı değildir. Olay bir Türkiye olayıdır.
Büyük bir başarısızlık asla yok. Parti çalıştı, belli bir çizgiyi yakaladı. Başka belediyeleri de kazanacağız. Kimsenin gereksiz tartışmalarla partinin enerjisini tüketmesini istemiyorum. AK Partili kadınlar pazarlara çıkıp, başörtülü kadınlara hakaret ettiler. Bunu hazır olan kameralar yakaladı. ‘Siz bizi mahvediyorsunuz’ diye hakaretler yağdırdılar. Bunu yapan AK Partili kadınlardı. Başörtülü kadınlara yaptılar. Başı açık kadınlar CHP’li diye hep algılanıyor, dolayısıyla öyle bir algıyı yaratmak için yaptılar. Bunu tespit ettik. Ama kimsenin gereksiz yere partinin enerjisini tüketmesini istemiyorum. Biz mücadele edeceğiz ve bunu yapmak zorundayız. Bu mücadele demokrasi meselesidir. Tartışmaları kışkırtanlar var, o tuzağa kimsenin düşmemesini istiyorum. PM’de MYK’da rahatlıkla tartışabiliriz. Biz tek adam partisi değiliz. Kurallarını gereğini yapan bir partiyiz. Düşüncemi açıkladım, tartışma bitmiştir. Önümüze bakacağız.
Birisi, ‘ben aday olacağım da önümde şu engeller var’ diyorsa bütün engelleri kaldırmaya hazırım. Ben bugüne kadar çıkıp ‘ben genel başkanlığa adayım’ demedim, aday gösterilirsem ayrı bir şey. Delegelerin iradesine ipotek koyamam”
YORUMLAR