İklim değişikliğinin bitkileri daha rahat tutuşur ve toprağı daha kuru hale getirdiğini belirten uzmanlar, bunun yangınları çıkmasını kolaylaştırdığını söylüyor. Uzmanlara göre yangınlar çıktığında, artık etkileri de daha büyük oluyor.
Ancak tabii etkiler bir bölgeden diğerine değişiklik gösteriyor, yangınları artıran başka faktörler de olabiliyor.
Hakemli bilimsel dergi Reviews of Geophysics’te yer alan son makalelere göre, bu yüzyılın başından beri yüksek enlemlerde bulunan ormanlık bölgelerdeki yanmış alanlarda en az yüzde 50 arttı. Ancak aynı dönemde Afrika’daki çayırlarda da daha fazla yangın görüldü. Bunda tarım arazilerinin artırılması ve toprağın kullanımı etkiliydi.
Bu durum tüm dünyada kontrol dışı yangınların sayısında ve yanmış alanlarda artışla sonuçlandı.
Hava sıcaklığındaki her bir ekstra derece artışıyla, kontrol edilemeyen yangın probleminin artması bekleniyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Çevre Programı tarafından hazılanan ve bu yılın başında yayımlanan bir rapora göre, “aşırı yangınlarda” küresel olarak 2030’a kadar yüzde 14, yüzyıl sonuna kadar da yüzde 50 artış bekleniyor.
Derginin yazarları, permafrost (yılın her dönemi donmuş olarak kalan topraklar) ya da yağmur ormanları gibi geçmişte nadiren yangın çıkan bölgelerin yanmaya daha müsait olduğunu belirtiyor. Ayrıca, gelişmemiş ülkelerin desteğe ihtiyacı olduğunu ekleyerek hükümetleri yangınlara karşı daha iyi hazırlanmaya çağırıyor.
BBC’ye konuşan, kontrol edilemeyen yangınların önlenmesi için çalışan uluslararası sivil toplum kuruluşu Wildland Fire’ın Başkanı Dr. Joaquin Ramirez, gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerdeki bütçe açığına dikkat çekiyor. Ramirez, ABD’nin yangınlarla savaşmak için ayırdığı yıllık bütçe 10 milyar dolarken, Meksika’da bunun 50 milyon dolar olduğunu ekliyor.
Pek çok ülkede köylüler yangınlarla tek başlarına, elleriyle savaşmak zorunda kalıyor.
Mayıs ayında Pakistan’ın kuzeyindeki Sherani çam ormanlarında büyük bir yangın çıktığında, çam fıstığından gelir sağlayan köylüler dallar ve süpürgelerle alevleri söndürmeye çalıştı.
Köylülerden Ghulam Sakhi, “Ancak alevlerin yanına gittiklerinde onların ne kadar büyük olduklarını fark ettiler. Rüzgar güçleniyordu ve alevleri yelliyordu” diyor.
Sakhi’nin kuzenleri, 35 yaşındaki Kalaa Khan ve 30 yaşındaki Mohammad Noor dumandan göremez olmuşlardı. Alevlere doğru yürüdüklerini ve etraflarının sarıldığını fark edemediler. Arkalarında bıraktıkları dul eşleri ve çocukları şimdi açlıkla mücadele ediyor. Sakhi, “Bu gibi yangınlarla savaşmak için hiçbir desteğimiz, kaynağımız yok” diye konuşuyor.
Pakistan’dan çevre aktivisti Salmeen Khpalwak, afet yönetim yetkililerinin bu yangından habersiz olduğunu ve yardım talebine hemen cevap vermediğini söylüyor. Günler sonra söndürme çalışmaları için bir helikopter gönderildi ancak sonuç alınmadı.
Yangının büyük kısmı ancak İran’dan binlerce ton su taşıma kapasiteli uçak gönderilmesinin ardından söndürülebildi. Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre, o ana kadar 26 bin hektarlık ormanın yüzde 40’ı yok olmuştu.
Pakistan’ın başkenti Islamabad yakınlarındaki Margalla Hills Ulusal Parkı’nda çalışan Zaheer Mirza, görevlilerin de eğitim ve ekipmandan yoksun olduğunu söylüyor.
Alevleri söndürmek ve yayılmasını engellemek için genellikle ev yapımı aletler kullanıldığını ekleyen Mirza, bunların çoğunlukla faydasız kalabildiğini ve yangının şiddetlendiğini ekliyor.
İklim değişikliğiyle savaşta genelde atmosferde yayılan karbon ve diğer zararlı gazların azaltılmasına yönelik harcamalar yapılıyor. Ancak iklim değişikliğinin sonuçlarıyla başa çıkma ve adaptasyon konusunda yardıma ihtiyacı olan ülkelere destek o kadar güçlü değil.
Uluslararası çevre enstitüsü IIED’den Duncan Macqueen’e göre, adaptasyona harcanan paranın da ancak çok küçük bir kısmı yangınlarla savaşa ayrılıyor. Macqueen birkaç yıl önce Belize’de çalışırken ABD Orman Hizmetleri tarafından tek bir kontrol edilemeyen yangın eğitimi yapıldığını söylüyor ve ekliyor:
“Ancak bu yalnızca bir yerde oldu. Ülkenin diğer bölgelerinde eğitim ya da bu tarz bir destek gerçekleştirilmedi”.
Kaynak: BBC
YORUMLAR