AV. ESRA AYDIN EKİCİ – Kamu başdenetçisi yani ombdusman Şeref Malkoç kuruma yapılan başvurulardan üçte birinin kadınlardan oluştuğunu ve en çok işyerinde mobbingden şikayet edildiğini açıkladı. Aynı konuda bu kadar fazla başvuru yapılması işyerlerinde mobbingin bilinenden daha fazla olduğu gerçeğini ortaya çıkardı.
Öncelikle mobbing nedir ona bakalım. Türkçe’de işyerinde uygulanan “zorbalık, duygusal taciz ya da yıldırma” sözcükleriyle adlandırılan “mobbing”, özellikle hiyerarşik yapılanmış gruplarda gücü elinde bulunduran kişinin ya da grubun, diğerlerine uzun süreli sistemli baskı uygulaması, duygusal saldırı ve yıpratma yaratması olarak tanımlanmaktadır. Yani işyerinde sizden üst konumda olan birinin, normal şartlarda ortalama çalışma seviyesine sahip bir kişinin 2 günde bitirebileceği bir işi sizden bir saatte bitirmesini istemesi, bitiremediğinizde başarısız olarak sizi üst yönetime bildirmesi mobinge örnek olarak verilebilir.
Mobing, kişinin konumundan daha alt konumda bir işe verilmesi, mesleki yeterliliğinin, başarısının objektif kriterlere dayanmadan sorgulanması, kişinin görmezden gelinmesi, gruptan dışta bırakılması, küçük hataların büyütülerek kişinin çalışma grubu içerisinde rencide edilmesi şeklinde ortaya çıkabilir. Tabi bu örnekler her zaman çoğaltılabilir. Burada dikkat edilmesi gereken ise her ne kadar hiyerarşik bir düzen içinde üstün alta yaptığı yıldırma olarak tanımlanmış olsa bile, sadece işveren tarafından değil, çalışma arkadaşları tarafından da yapılabilecektir. Mesela, kişinin mesai arkadaşının yaptığı bir hatayı, sunum yaparken tüm çalışma grubuna hatayı yapan işçiyi rencide edecek şekilde anlatması buna örnek verilebilir. Yine aynı şekilde işçinin on yıldır çalıştığı işyerinde konumunu değiştirerek, işe yeni başlayan işçilerle aynı konuma indirilmesi de mobbinge örnek olarak verilebilecektir.
Mobbing günümüzde maalesef ki işveren tarafından işçiyi istifaya zorlama aracı olarak kullanılmaktadır. Bunun çok fazla kullanılmasının sebebi ise diğer fesih sebeplerine göre daha soyut ve ispatı güç olmasıdır. Yargıtay özellikle mobbing konusunda şu zaman için ortak bir görüşte birleşmediği gibi, mobbing olan davranışların sınırlı olarak sayılmadığı ve olaya göre değerlendirilmesi sebebiyle ortak bir içtihat henüz oluşturamamıştır.
Mesela, bir dosyada rastladığım bir olaydan bahsetmek istiyorum. Prim usulü çalışan bir işyerinde yönetici konumundaki bir kişi işçiye attığı mailde “eşşek gibi çalışacaksınız, size verdiğimiz parayı hiç bir yerde bulamazsınız, madem bu kadar para veriyoruz, o kadar çalışacaksınız” yazmış ve dosyadan alınan raporda “bunun mobbing olmadığını olsa olsa çalışmak için motive amaçlı bir mail olduğundan” bahsedilmiştir. Kanımızca işçiye bu şekilde mail atılması mobbingdir fakat iş hukukunda uzman bilirkişi bunun tam tersini iddia etmiştir. Görüldüğü üzere mobbing iş hukukunda daha net kriterlere bağlanması gereken bir kurumdur.
İşyerinde mobbinge uğrayan bir işçi, öncelikle iş akdini haklı nedenle feshedebilecektir. Haklı nedenle fesheden işçi ise kıdeme hak kazanacaktır. Eğer işçiye bu mobbing “Dil, ırk, cinsiyet, siyasal düşünce, felsefi inanç, din” ve mezhep ve benzeri sebeplere dayalı ayırım yapılmak suretiyle yapılıyor ise işçi, dört aya kadar ücreti tutarındaki uygun bir tazminat (ayrımcılık tazminatı) da isteyebilecektir.
YORUMLAR