Öldükten ilk yarım saat sonra, tüm refleksler kaybediliyor. Göz kapakları tam kapanmıyor ama kaslar gevşiyor. Boşaltım sistemi, kendisini tamamen salıyor. Kişide idrar, sperm ve salya akıntısı görülüyor.
Ölümün ardından ortalama 10 saat içerisinde vücut tamamen kaskatı kesiliyor. Eğer ölüm bir boğuşma ya da mücadele esnasında gerçekleşmişse, bu katılaşma daha hızlı oluyor.
Ceset, her saat başı ortalama 1 derece daha fazla soğuyor. Soğuma işlemi, kilolu insanlarda daha yavaş meydana gelirken, çocuklar ve zayıflarda ise daha hızlı gerçekleşiyor.
”Livor mortis” denilen evre ise ölümden 3 saat sonra başlıyor. 4 ila 5 saat içinde kan, yer çekimi etkisi ile yavaş yavaş büyük damarlardan vücudun yere yakın kısımlarındaki küçük damarlara toplanıyor.
Vücudun ölmesiyle birlikte tüm eylemler bittiği için tırnak ve saç uzaması da duruyor. Çünkü tırnakve saçın uzaması için yeni hücrelerin üretilmesi gerekiyor. Üstelik bu işlem için oksijen en elzem şeylerin başında geliyor.
Ölümden 2 ya da 3 gün sonra, vücut inanılmaz derecede kokmaya başlıyor. Başlangıçta, çürüme gazları vücut boşlukları içinde kısıtlandıkları için karın, bu andan itibaren yeşil renge dönüyor. Gaz birikmeye başlıyor ve içeride kalan en küçük atığı da dışarı atmaya çalışıyor. Sonrasında bu gazlar, dolaşım sistemi içine ve oradan da komşu dokulara geçiyor.
4. haftanın sonunda yumuşak dokular sıvılaşmaya başladığı için yüz tanınmaz hale geliyor.
Günden güne şişen karın patlıyor ve göğüs çöküyor. Bazı kaynaklarda, bu evrenin mezarın dışından bile duyulabilecek kadar gürültülü olabildiği öne sürülüyor.
Ölümden sonraki 40. günde ise kaslar kemiklerden sıyrılıp dökülmeye başlıyor. Ölü yakınları, 40. günde hayır yemeği vererek, toprağın altındaki kişinin ızdırabını dindirebileceğine inanıyor.
YORUMLAR